KİTAPLAR ALEMİNDE USTA İŞİ Stefan ZWEİG, Çev. Tahsin YÜC- EL, Varlık Yayınları (1954, 128 sayfa, Krs. K itapta Zweig'ın Usta işi, Satranç Ustası adlı uzun hikâyeleri ile Cen- evre Gölü Vakası (Çev. Zeyyad SEL- İMOGLU), Herkesin Dostu: Anton( Çev. Muzaffer REŞİT), Görünmez Kolleksıyon adlı kısa hikâyeleri yer almı adamı ağzının içine baktıran masalcıbaşılardaıı. Oturmuş, gördükle- rini, başından geçenleri tatlı tatlı anla- tıyor siz de merakla inliyorsunuz. Hikâyelerini ballandırmasını biliyor hakçası. İşi hikâyesinde bir yankesici macerası anlatılır. Bu sanatın ne kadar güç, soğukkanlılık isteyen bir sanat olduğunu iyice anlarsınız. Yankesiciyi yakalatmakla, merakım gidermek ar- asında bocalayan hikayeci daha çok ke- ndi ruh halini başarıyla çizer. Satranç Ustası hikâyesinde, satranç oyununu bilmiyenleri bile heyecanlan- iki oyuncu karşı karşıyadır. Sonunda ağır kanlı Czentovic sinir har- vvetli çizgilerle meydana çıkarılmıştır, Gölü Vakası 'nda: kendi dılınden başka dil bilmiyen — bir Rus mültecinin kısa, hazin hikâyesi, Gör- unmez Kolleksiyon' da, kör bir kollek- siyon meraklısının sanat askı, Herkesin Dostu'nda Anton adlı bir iyilikseverin hayatı konu olarak ele alınmıştır. weig Türk okuyucusuna zaten ya- bancı değildir, . sevilmiş ve tutulmuş bir yazardır. Bur kitapta toplananı hik- âyelerinin de zevkle okunacağını san- ıyoruz. Çevirenler güzel, sade bir me- tin meydana getirmeyi başarmışlar ünkü. YAMAN ADAM Yazan: 1936) odern İspanyol edebiyatının seçkin M yazarlarından Unamuno'min beş hi- kâyesi girmiş — kitaba: Yaman Adam, İki Ana, Lumbria Markisi, Aşkın Hu— cumu, Sessizlik Mağarası. Kitabın başında Unamuno'nun kı- sa bıyografısı ile eşerleri üzerine — bir Önsöz yer' almış. Dikkate değer bir yazar. Yaman A. dam hikâyesinde, kendi kendini yara- tan Alejandro; güzelliğine değil, kişili- ğine âşık olacak, onun da gerçekten sevebileceği bir erkek ariyan Julia'yı kendine bendetmek kudretini gösteren adamdır, Julia Alejandro ile onun arzuları- altında kalmıştır. Alejandro 24 na engel taramayan, bükülmez iradeli bir kişidir. Julia ile evlenmeği dile- miş, evlenmiştir. Erkek çocuğu olmalı- dır, olur. Hiç bir kadın onu aldatamı- yacağı gıbı Julia da onu aldatamıya- Handiyse çıldıracaktır. Sonunda sevil- diğini anlar, ama bu sevgi onun Ölü- mü demek olur. Aleiandro'nun eğil- mez iradesi yalnız ölümü yenememiş, hattâ kendisini de kucağına — çekmiş- tir. Aşk yaşamaya dayanamıyacak ka- dar güçtür. Hikâyeden kısa bir parça alıyoruz: "Evet, benim karım ölemez. Gelsin hele ölüm, gelsin, hele. Ama bana, bana gelsin hele!" "Ah, Ale- jandro... Ben ki, beni sevdiğinden şüphe ediyordum...", "Doğru. Ben se- ni sevmedim. Aşk denen şey nu bin kere söyledim, bir aptallıktır Julia .... Aşktan dem vuran o sefil korkular — karılarının — ölmesine göz yumarlar!" DONRAMİRO zan: — Enrigue Larreta — iren: Nurullah Ataç. yayını, Lâtin Amerika Klâsikleri: 1. (442 370 ku- ruş, 1954 VI ncı yüzyıl ortalarında İspanya- yı yaşatmış yazar. Memleketini kı- zının bir Arap kahramanıyla sevişme- sinden doğma Ramiro yüzündeni terk eden Don İnyigo, şövalyeler şehri A- vila'ya gelip yerleşir. Ünlü bir gecmi- şi ve koyu katolik olan İnyiso, kızının günahını, onu, yeğeni Alcantara'ya ni- kâhlıyarak — örtbas etmiş, kederinden çılgına dönen Alcantara'da savaşa gi- derek. Fransız protentanlarıyla yapı- lan bir çarpışmada ölmü kanında Arap kanı oldu- ğundan habersiz, korkunç günahından temizlenmek kayğusuyla hareket eden un çok sıkı katolik ter- bıyesıyle yetiştirilmektedir. Zamanla Ramiro iki etki altında kalır: Biri hocası papaz Orosco'nun gösterdiği, dünya nimetlerinden el-etek çekerek bir büyük din adamı olmak yolu, öteki; konaklarında at-ağası Med rano'nun anlata anlata bitiremediği dünyayı çizmeleriyle titreten ünlü ci- hangirlerden biri olmak yolu Arapların hazırladığı sanılan bir ayaklanmanın elebaşılarını yakalamak ödevi kendisine verildiği vakit, o bek- lediği fırsatın çıktığını sanır Ramiro. Ama, din uğruna giriştiği bu müca- delede, çok gü ir müslüman Arap kadınına kendini kaptırmaktan da kurtulamaz Ruhunda ilk çöküntü — başlamıştır böylece. Sıyrılmak istedikçe batar. A- rap kadını yakalatması, büyücü diye onun yakılması ile ettiği kötülükleri Tanrı yanında bağışlatacağını umması da boşa çıkmıştır. Ramiro gerçek süküna ancak ölü. müne yakın bir zamanda, artık bütün hazları — tattıktan, türlü — aşağılıklara düştükten sonra kavuşabilecektir. KATHARİNA KNİE arl ZUCKMAYER, Çev: rref HEKIMOGLU (Mf. V. yayınları 1954 134 sayfa, 100 Krs. harp D ört perdelik dram olan piyes, lerinden kalma sanatını bütün güçlük- lere rağmen devam ettirmek azminde. Trupda kızı Katherina, yeğenleri, yaço, vesair kimseler çalışıyor. İlk perde, sanatına aşkla bağlı ve namusa önem veren Knie babanın; açlıktan bir deri bir kemik hale gelmiş olan cambazhanenin eşeği Maali için, konakladıkları köye yakını bir çiftlik ambarından üç çuval yulaf çalan kızı- nın, bu hareketini itirafı ile, uğradığı buyuk sarsıntı üzerine kapanır. Çiftlik sah bı iyi bır adamdır ama. Kızı tevkif ettirmez. Hattâ onu kan- dırarak cambazhaneden, ayırır. Piyes, sade, hareketli hava içinde, baba, onun artık ocağına döndüğünü sandığı sıra, çitliğine sığındığı adamla evleneceği haberini alarak göçüp gi- der. Bir gözyaşı, bir ağlama — sesi bile yoktur piyeste. Dördüncü perde, palyaço Julius'un. Knie babanın mezarına sığmadığı ıçın konamıyan terazisi ve şemsiyesi önün- de söylediği nutuk ve baba sanatını devam ettirmek kararı ile, onun ölü- münden Ssonra trupun idaresini ele alan Katharina'nın, — çevresindekile- ri gayrete getiren sözleriyle sona erer. EN _GÜJEL TÜ_RK Yasar NABİ, Varlık Yayınları (1954 I4l sayfa, 100 Krs ) aşar Nabi, 1864 ile 1910 arası do- araya getirep ikinci ciltle" cağını bize haber veriyor. rinde bir teşebbüs. Kitapta: Hüseyin Rahmi, Halit Zi- ya, Halide Edip, Memduh Şevket, Ö- mer Seyfettin, Yakup Kadri, Halikar- nas Balıkçısı (Cevat Şakir), Refik Halit, Abdülhak Şinasi, Reşat Nuri. F. Celâlettin (Dr. Fahri Celâl), Bekir Güzel, ye- Sıtkı, Kenan Hulusi, Sait Faik, Sâmet Ağaoğlu, Sabahattin Âli, İlhan Tarus yer almışlar. ekir Sıtkı'dan sonrakiler, yeni hi- B kâyeciliğimizin — öncüleri, yeni neslin zaten iyi tanıdığı çehreler. Hele Sait Faik. AKİS, 31 TEMMUZ 1954