(fillen) müdafaa eden Sebati Ataman (Zonguldak — C. H. P., sene 1950; Zonguldak — D. P,, sene 1954) oldu. Allahtan ki hatip, bir ara "hayatta bu- lunsaydı Cervantes'e mevzu verecek" de bu k kimsel erden dem vurdu u kanu- n Don Kışotunun kim oldugu böy- lece anlaşı Kanun teklıf'ını Pertev Arat (İzmir P.), Sebati Ataman (Zongul- dak halen D.P.), Nusret Kırışçıoglu (Zonguldak — D.P.) ve Selâmı Dinç- er (Kocaelı — (D.P.) yapmışlardı Dördünün de memurlardan şikâye- ti buyuktu Aralarından konuşanlar oldu ve onların konuşmalarından ka- nunun sebebi hikmeti anlaşıldı. "şahsi tecrübe" lerine dayanarak ko- nuşuyorlardı. Sebati Ataman, valilik zamanından misaller verdi. rın Halk Partisini takım vatandaşı "git, se diye kovduklarını, onların işini yap- madıklarım anlattı Unuttuğu, o za- man kendisinin de bir"C.H. P. li vali" bulunduğunu, o kadar ki C. H. P. lis- tesinden aday gösterilip kazanır gibi olduğunu söylemekten ibaret kaldı. Bu hususu hatırlatsaydı, Maeclis, Sebati Atamanın maiyetindeki küçük, zavallı memurların "Sebati Atamana yaran- mak" için Halkçı göründükleri ihtima- lini gozden uzak tutmazdı. Fakat Sebati Ataman unuttu. Belki de "kırmızı plâkalı arabaya giden yol" un bu nevi dalgınlıklardan geçtiğini, bir k evvel görmüştü. M rluktan geldıgı halde memur- ları n C. .den nam- zetlıgını koydugu halde memurken C. H P." namzetliğini koyanların "günah"larınıbirerbirer saydı dök- tü. O kadar da çok misal veriyordu ki... Sayıştay Başkanlığından — gelen Mümtaz Tarhan da, memurların aley- hinde bulunmuştu. Pertev Arat da bulundu. Zaten, hazırladıkları tasarının mu. cip sebeplerini şöyle anlatıyorlardı: Uzun yılların bırıktırıp getirdiği kırtasıyecı!ık ıîıyatl 'arının âmme hiz- ülmesinde iras ettiği za- için bu hizmeti ir teb Memur statümüzü ihdas ettiği re- havet neticesi memuru atalete sevkeden kaıa'elerı yerıne halka hizmet duygu- unu — yaratacak — ve — memurlarımızı dogru çalışma yoluna getirebilecek bir hükmün aynı manda bu sakim iti- yadı bertaraf edecek terbiyetkâr tesir- ler hâsıl Pedeceğine de şüphe — edile- mMez, takım hükümler silsilesinin ya- iyi her mek hükümler için tatbikı zaruri — bir vazıfe olmalıdır. Kağıt üzerine tesbit edilen vasıfla- AKİS. 10 TEMMUZ 1954 Behçet Uz C. H.P. lileri tasfiye edecek rın yanında memur haleti ruhiyesinde halka müteveccih hizmet anlayışını şahst ahlâk ustunlugunu de tesise hiz- ve müeyyidelere "terbiyetkâr" evvel, vakkat encümende açmış, encümendeki demokrat me rdır. bekledikleri tas arının Mümtaz Tarhan Memurları sevmiyen eski memur "terbiyet- itirazlara yol bu YURTTA OLUP BİTENLER lardan Kemal özçoban (Afyon), A. Eryurt (Erzurum), Turan Güneş (Ko- caelı) İzzet Akçal (Rize) imzalarının duğu" şerhini koymayı unutmamışlar- dır. Muhalefet, hiç bir kazanma şansı olmadıgı halde tasarının kanunlaşma- sına mâni omaya çalışıyordu. Teklif, itirazlara rağmen, muvakkat encü- menden geçtiğine ve muhalif kalan h li mebusların ağzım "parti pres- tiji” ka dıgına bızza Başvekil de ta- sarıyı mud faa ne gore böyle bir şans hakikaten mevcut değildi. İki eğlenceli hâdise oldu (Sebati Atamanın konuşması hariç); 1 H P. adına Nüvit Yetkin tasarıyı vermek üzere müzakereleri başından itibaren eden İsmet İnönü kalktı ve bir lider kürsüye gelmişken, öteki çıktı. Adnan Menderes kürsünün kenarından, giden "meslektaş” 1ına müstehzi bir selâm verdi, ama kızdığı da belli oldu. Nitekim lâfa şöyle başladı: "Tasarıyı bır istibdat kanunu gibi göstermek isteyen bu sırça köşk sakin- leri köşklerine ağırca taşlar atılabile- ceği ihtimalini unutmasınlar. Esasen Genel Başkanları da bu taşların altın- da ezilmemek, ak 1ç1n huzu- runuzu terketmış b l Sonra, mancınıgını kurup bahsettı— ği taşları a istenilirse, bunlar hepsi Ama dogrusu hep evvelce atılmış taşlardı ve siz, daha mı iyi yaptınız?" Ba aşve vekil Menderes tasarı kanunla- şınca dalalete kapılmış bazı memur- "terbiyet- kâr tesir" bekleyenlerden olduğunu a- çıkladı. cak, "dalâlete — kapılmış” kim- dir? Siyasete karışarak birer siyasi partıden namzetlıklerını koyan Sivas valisi ile Ankara — vali muavini mi? Sadece Parti olarak Halk Partisini se- çen Sivas Valisi mi? Sadece, Part olarak Demokrat Partiyi seçen An ka ra Vali Muavini mi" Bu son ihtimale niçin gülüyorsun Başvekil, bu hususta bir şey söyle- medi. 2 — İki numaralı C. H. P, sözcüsü Sırrı Atalay konuşuyordu. Iyı hazır- lanmış oldugu belliydi. Şivesinin kötü- lüğüne rağmen alâka uyandırıcı şey- ler söylüyor, demokrat mebuslardan si- nirli olanları kızdırıyordu Sözünü ke- siyorlardı. Fakat o, büyük bir sabırla sükünetin avdetını beklıyor sonra de- vam ediyordu Bır ara laf attılar — Bunları paşa babandan mı Öğ- rendin?" Sırrı Atalay, şoyle bir goz 1zda paşa babanın elini ö- penler çok Ama ben öpmedim. Bunu gidin, onlara sorun!" Demokrat sıralara