den yedek oyunculardan — müteşekkil bir takım çıkarmış, fakat iki gün sonra bize karşı bilinen başarılı oyunu gös- termişti İki takım finallere doğru ilerliyor- u. Bu lardan bırı turnuvanın — hat- tâ son sene harıka takım" 1 İ İ yük bir azim, bil- nya idi züldüğümüz —Alman takımı Avustur- yaya da bir araba dolusu gol attığı za- man gözler açıldı. Ne oluyordu? Gerçi Almanyanın da şansı yaver gidiyordu. En tehlikeli rakipler Brezil- ya ve Uruguay Macaristanın karşısına düşmüş ve Macarlar bunları hem güç- lükle, hem de ağır fedakârlıklar paha- sına — bir çok oyuncuları sakatlan- mıştı. — tasfiye edebilmişlerdi. Buna mukabil Almanların oyunları daha ko- lay geçmiş, takım daha az yorulmuş- Işte bu şartlar altında final maçı Al- manya ile Macaristan arasında yapıldı unekkıtle rimizin yenebi- 1ddıa retini gösterdikle- un başında arka arkaya 1kı gol yedıklerı halde bozul madılar ve neticede sahadan 2 ga- lıp çıkarak 1954 Dunya Futbol Şam- piyonu unvanını aldıla Gazetelermizde polemık hâlâ de- vam ediyordu. Sönen balon A ma, kuvvetinden çok kaybetmişti. Bilhassa bizi yenmiş olmaları şahsi gayretlerle bir milli felâket haline ge— tırmeye uğraşılan Almanların, hem "asrın hârikası" Macarlar karşısında Dü ya Şampiyonu olmaları bir bardak a koparılan fırtınayı sabun köpüğü gıbı dağıtıverdi. Asıl mesele ortada mesele kapanmıştır ama, bir başka 0 mesele karşımızda apaçık durmak- tadır: Spor davamız olacak? Beden Terbıyesı teşkılatının, kuru- luş itibariyle, bir takım emeklilere iş sahası halinde düşünüldüğü; bu teşki- lâtın başına getirilen emeklilerin işten anlamamaları neticesi muhtelif kulüp- lere mensup "spor simsarları" nın tü- rediği; işlere bunların el attıgı ve ken- dilerine "hayırlı menfaat" sağladıkla- rı; baştan itibaren zihniyetin demokra- tık memleketlerden ziyade totaliter re ]urılerde görülen zihniyet olduğu; o melin üzerinde yükseltilen binanın bugunun ihtiyaçlarına cevap vermedi- ği bilinmeyen hakikatler değildir. Fakat sen - ben kavgaları binanın çürüklüğünü daima öÖrtmüş, sıkı bir restorasyon lâzım iken, hattâ bir çok şeyi yıkıp yeniden yapmak gerekirken o çatlak duvarlarda badana fırçalarının dolastınlmasiyle iktifa edilmiştir Hakiki ihtiyaçlar gözlerden zak tutulmuştur. Zira hakiki 1htıyaçların karşılanması bir takım kimseleri te- dirgin edecek, kurulup giden düzen bozulacak, menfaat sıstemlerı Zzarar spor lecegımızı AKİS, 10 TEMMUZ 1954 SPORALEMİNDE Drobny kortta Aşırı heyecandan mustarip tenisçi görecektir. Eğer Almanya karşısında uğranılan ve artık tabii olduğu anlaşılmış bu- lunan mağlübiyet bu meselelerin umu- mi efkâr önünde tartışılmasına yol aç- saydı hayrı dokunu da şahsı ıhtılaflar, bu defa parmagın ana davaya basılmasına mâ- ni o Yazık! - Drobny Şampiyon Jaroslav Nihayet Tenis Wimbledon'un yeni şampiyonu D ünyanın en iyi tenisçilerinden biri olan Jaroslav Drobny hayatında en çok arzu ettiği zaferi, Wimbledon tek erkek şampıyonlugunu tam 11 sene mağlüp olduktan sonra nihayet kazan- mış bulunuyor. Wimbledon'a ilk çıktı- ğında genç bir tenisçi olan Drobny ugün orta yaşlı ve mahir bir kurttur. 32 yaşındakı iri yapılı Çekoslovak oyuncu her sayıdan özlük- lerini, ya ahunda bırıken terı sılerek mükemmel nefesi ve cüreti ile kuvvetlı rakıbı Ken Rosewallı tam bir mağlübiyete — uğratmıştır. Uzun sene- lerden beri Wlmbledon'un en güzel fi- nali addedilen bu maçın neticesi şöy- ledir: 13 -11,4 - -2,9-7. Drobny'nin zaferi hakikaten bek- lenilmiyordu. Avustralyalı Rosewall, Drobny'den hem 13 yaş gençti, hem de daha çevikti. Sol Vuruşlarını çevir- mek, imkânsız gibi bir şeydi. Nıhayet en mühimi, Drobny'nin adı mble- kazanamayan oyuncu" olarak Komunıst Çekoslavakyaya dönme- mek ıçın 1 a Mısır tâbiiyetine ge- çen Drobny, Wımbledon un finalinde uçuncu defa oyunuyordu. Bundan ev- vel ıkı kere maglup olmuş, amatör te- bu esine aşırı heyecanından dolayı bıç bır zamal rişemeyeceği herkes tarafından kabul edilmişti. F kat, oyun ba başla- — ki se eyircilerin arasında İsveç Kralı ve Prenses Margaret de var- dı — "Baba Drob" ölçülü bır taarruza geçti. Müdafaa sadedinde, ancak yeti- 33