YURTTA OLUP BİTENLER Vaktile Ankara inlerce, on binlerce, B ce Ankaralı, seneler var ki, günde üç öğün yemek yediği gibi günde üç defa bir «eli sopalı adam»ı hasretle anıyor. Y Z Ankaralılar değil, merkezine ayak — basan şöyle bir etrafına bakınınca : — Ah, diyor.. Allah gani rahmel eylesin!» «Eli sopalı adam» lar, umumiyetle, rah- met okunarak anıl- yüz binler- Hükümet her şahıs, gani mazlar. Fakat, bahis mev- at ların, şehri ne soktuğunu düşünü- nüz! Ankara — bir boşluk, düzensizlik, intizamsızlık, lâuba- şehridir. Cadde- he karışmıştır. mokrasi memlekete geldiğinden beri her- kes istediğini yapar. Vatandaş hürriyeti- ne, böylesine «itaat» edildiği bir başka hir daha — dünyada dirmeyi çoktan unut- muştur. Esnaf vatandaş U- lencelik» satar. Otobüsler istedikleri Zzaman kal- kar, halk günün her saatinde kuyruk olup bekler de, bekler. Çarşaflı kadınlar, eşekli — köylüler, poturlu erkekler hep «milli irade» dir diye müsamaha —görür. O güzelim parklarda, — ameleler yan gelip öğlen uykusuna yatarlar. Gençlik Parkının havuzu oylesıne pistir ki, bakanın midesi bulan Diye Mamur Bir Başkent Vardı.. Hangi birini saymalı, derdin han- gisinden dert yanmalı? Yobazlar koca Ankara şehrini bir açık hava camii haline getirmişlerdir. Sokaklar bakım görmez, tamir gör- mez, inşa edilm Ankarada bır Beledıye inanmak için bin şahit, ister. olduğuna O şahit- ler de bulunsa, Allah inandırsın, bir mahkeme onların hepsini yalancı şa- bıthkten mahküm eder D uz! B r Belediye Vardır zira bir Beledıye Mecmuası Onu n da Eylül sayısı, Mayısta in- tişar etmiştir Zavallı Ankara' Zavallı Ankara! B ütün bunlara sebep, partızan Be- lediye Reislerinin bir gar be- lediyecilik anlayışıdır. Bir garıp Be- ledıyecıhk ve bir garip Demokrasi an- layı; H ıkaye şudur: Her vatandaş, bir rey sahibidir. Eğer onu sıkmazsak üzmezsek, kontrol etmez, istediğini yapmasına müsaade — verirsek, o da mukabilinde reyini bize verir. Şoför- indirmesinler; çattı e reyını bizden e- sirgemesin zıhnıyetın Be- ledıyecıhkle de, De- mokrasiyle de uzak- tan yakından alâkalı bulunmadığı aşikâr- dir. Şehir halkı bir .B delik — deşik asfalt üzerinde sek- mekten makas — da- kontrolsüz aldatıldığı zaman ay nı Belediyeye söyle- nir. O manav da, o- bındıgınde lur. Şehrin pisliği, intizamsızlığı, çeşitli lâubalilikler herkesi Belediyenin aleyhine çevirir Ne var ki, birisine ceza yazdınız mı, de- mokrasi var ya, gi- före ceza — yazmışsı- nız. Vay, vatandaşı nasıl cezalandıra- bilirsin? Eşeğile Büyük Millet Meclisi- nin Öönünden yukarı dogru çıkan köy- lüyü çevirmişsiniz. n hakları- nı nasıl ayaklar altına alabılırsınız" Yukardan bir emir! Ve işportacı yerinde kalır, şoför dol- muş'u gene fazla paraya yapar, köylü eşeğinin sırtında yoluna devanı eder. Sonra da bunun adı, Demokrasi'dir.. AKİS. 12 HAZİRAN 1954