DÜNYADA OLUP BİTENLER mühim kısım bu hususa ayrılmıştır. uçlu Balkan Paktının ıttıfaka kalbe- dilmesi kararı, Tito Ankarayı ziyareti sırasında alınmıştı 16 nisan 1954 tarihli tebliğde, Tür- kiye ile Yugoslavyanın, ükü- metiryn de tasvibiyle, bu paktı mantıki neticesine eriştirmek kararını vermiş oldukları bildiriliyordu. ise, bunun, letler Hariciye toplantısında kaydediyor. Kısa bir mülhlet: Vekillerinin — gelecek tahakkuk ettirileceğini Ankara tebliği, Yunanıstan Hükü- metinin de tam mutabakati" ile i- baresini ihtiva etmiş olduğu gibi » haziran tarihli Atina tebliği de "Türk Hükümetinin de tam —mutabakatını" kaydediyor. —Tebliğde, Ankara Paktı- nın bir ittifaka kalbi kararından baş- ka bir karar da var: Bir Balkan İsti- şare Meclisinin ihdası. Bundan mak- sat ittifakın temsili unsurlarını geniş- letmektir. Bugünkü tasavvura — göre, bu istişare meclisine müsavi sayıda Türk, Yugoslav ve Yunan Mebusları ıştırak edecektir. Fakat mühim nokta, yine de birin- ci kararda, yani gelecek Hariciye Ve. killeri toplantısında paktın ittifaka kalbedilmesi kararında toplanıyor. Bu, açıkça anlaşılıyor ki, Trieste meselesi- nin halledilmesi 1çın ılgılılere verilen son ve kısa mühlet Zira bilindiği gıbı İtalya, Trieste ihtilâfı devam ettiği müddetçe, Atlan- tik Paktı üyesi Türkiye ve Yunanis- tanın Yugoslavya ile böyle bir ittifaka girmelerini hoş karşılamamakta Halbuki Balkan Paktı âkidi memleket— i bu ittifakla Trieste me- herhangi bir irtibatı tanımak niyetinde değil. Yalnız, At- lantik camiası içinde ahengi bozmamak mülâhazasına da yer var. Bu itibarla, paktın ittifaka kalbine derhal teves- sül olunalağı yerde bu — kısa mühlet verilmiş bulunuyor. Triesteye hal çaresi: Balkan Paktı Âkidleri, müttefikler arasında ahengi bozmamak için el- lerinden geleni yapmışlardır. Fakat bu tavizlerin, Balkanlarda biran evvel bir tedafüi sistem manın Zarureti ile mahdut olduğu şüphesizdir. Bu vaziyet dahilinde, ilgililerin kı- sa bir zamanda Trieste işini hallet- meleri gerekiyor. Denecek ki 8 sene- dir halledilemiyen bir mesele birkaç günde bir esasa bağlanabilir mı? Trieste ihtilâfı 8 senelik bir ihtilâf olduğu kadar, bu ihtilâfı hal i- çin sarfedilen gayret ve ileri sürülen plânların ömrü de daha kısa değildir. Son olarak Londrada bir yanda A- merikalılar ve İngilizler, diğer yanda Yugoslavya olmak üzere bir müddet- tir müzakerelerin cereyan ettiği ve bir lâ, o müzakereler neticelerinin bir teklif 14 Dünyanın Bahsettiği — Adam Ho şi ietminh devleti Vnin kurucusu ve reisi olan Ho şi minh filvaki şim- di Cenevrede de- -ıldır, fakat onun bu tarihi konfe- havasına Ho şi ve kritik ristokrat aileden gelmedir ve 62 yıl önce Annam mil- liyetçiliğinin mer- i an Ngheen eyaletin- de doğmuştur. 17 yaşında evini terk eden Ho, bir Fransız gemisine binerek — gurbete Hem komünist, meslekten — yetişme bir ihtilâlci ol- muştur, Ho, yedi sene müddetle A- merika, İngiltere ve Almanyada ser- seriyane bir hayat sürmüş ve bu a- rada mütemadiyen okumuş, bilhassa Karl i Fransızca, cayı fevkalâde güzel mancayı da anlar. Pariste yerleşen Ho, bu Daha sonraları rada da muh- g isimli risalesini bas- tırarak Clemenceau'ya, Başkan Wil- son'a ve LJoyd George'a göndermiş- tir. 34 yaşına giren Ho, artık faal bir politikacıdır. Fransız sosyalisti olarak, Marcel Cachin ile beraber ça- lışmış, 1920 yılında komünist parti- sine girmiş, 1923 de de Moskovaya gitmiştir. Ho, 1925 yılında Kanton'da halinde Roma Hükümetine aksettiril- mesi beklenmektedir. Esasen. Atina tebliğinin neşredildiği gün, Vaşington- daki Roma Büyük Elçis nin Foster Dulles ile görüşmesini bu yolda ilkte- şebbüslerden biri saymak da mümkün- dür. Balkan Paktını ittifaka kalbetmek kararı, bu suretle Trieste meselesinin halini de hızlandırmış olmaktadır. Bu suretle, İtalya da pakta iştirak imkânı- nı biran evvel kazanmış olacaktır. Zira, İtalya ile Yugoslavya tarihle- rinin hemen hiçbir "anında geçineme- mislerse de, bugünkü — konjonktürde minh Borodine ile karşı— buraya — gel- bulunuyordu. Çan-Kay.Şek, 1927 ç komünistleri ezdiği zaman Ho da ge - Ho, Moskovaya ri dönmüştür. bundan nra Hindiçininin istik- lâli için mücadele- ye başlamış ve 930 da Hindiçinide komünist partisinin muhtelif grupla- nnı tesis etmiştir. İkinci dünya har- binde, Asyadaki ih min etmiş, Japon- ların Hindiçiniye hem milliyetçi girmeleri karşısın- da silâha satılarak hem Fransız "müstemlekeciliği" ne ve hem de Japon "faşizmi" ne karşı harekete geçmiştir. Japonların mağ- lübiyeti üzerine Ho şi minh 1945 te Vietminh devletini kurmuştur. Onye- di ay müddetle Pariste Fransız dev- let adamları ile — Hindicinin istiklâli İçin konuşmalar yapan Ho, bu O- nuşmalardan bir netice elde edeme- yince memleketine dönmüş ve Fran- sızlar ile savaşa gırışmıştır Bu mer- hametsiz mücadel Jean Saintennys bir defasında i minh için şunları — söylemiştir: "Derin kültürü, kibarlığı, görünüşü, fevkalâde irade kuvveti, sabrı ve ze- kası, onu kendi milleti arasında çok popüler yapmıştır. Fransan u in- sanı takdir edememesi teessufe şa- yandır." mevkiindedirler. Her iki memleket de Batı camiasına mensup bulunuyor. Dostları ayni, düşmanları aynıdır. Menfaatleri de birdir Dahil oldukları batı camiası ne ka- dar kuvvetlenirse, İtalya da, Yugos- lavya da o kadar rahat nefes alabile- cekler, huzur duyacaklardır una mukabil, sekiz seneden beri her rüzgârın tahrik etmiş olduğu milli hisler, halkın galeyanı anlaşma yolunu tıkayan başlıca mânidir. Devlet adamlarının aklı selime uy- ması, milletleri de aynı istikamette sü- rüklerse bir netice almak kabil olur. anlaşmak AKİS, 12 HAZİRAN 1954