SANAT evinde Muammer'in Bir rekorun tes'idi Tiyatro Cibali karakolun'da Varan 400: T iyatrolarda bir provaya onduğu zaman usuldendır bütün sanatkarlar mevzu içinde, kendilerine verilmiş olan rolün avanjlarını hesap- lar neticede kendi ölçülerine göre hü- verirler: «Tutar» veya «Tutmaz» derler. Muammer Karaca tiyatrosunda Ci- bali karakolu'nun ilk provası sonunda bütün sanatkârlar sanki sözleşmişler gibi aynı noktada birleştiler: «Tutmaz bu piyesi,» Yalnız Muammer Karaca son sözü- nü söylememişti. Her ne kadar eserin «teneke» ligini ilk bakışta anlamışsa da içinde bulunduğu şartlar ve bilhassa zamanın darlığı, ne olursa olsun eldeki eserin «çıkarılması» nı icabettiriyordu. «— Ufak tefek değişiklerle — bunu bir ara piyesi yapabiliriz. çocuklar» dedi c ibali karakolu, ilk temsilinde büyük bir alâka topladı ve muvaffak oldu. Bu başarı Muammer'den gayri bütün tiyatro mensuplarını hayrette bıraktı. Zira Muammer Cibali Karakolu'nu o güne kadar prova yaptıklarından tama- miyle ayrı bir eser olarak hemen o ge- ce sahnede yeni baştan yazmıştı. ecen pazartesi günü Cibali karakolu G365 nci defa oynandı ve Ankaradan sonraki konaklarda devam edilmek ü- zere muvakkaten sahneden kaldırıldı. 954/55 Tiyatro sezonu başına kadar bu eserin 400 temsili doldurup aşması da muhakkak gibidir. 32 DÜNYASINDA Benim de derdim var el bildiğiniz gibi işveren'im. Hem kendime hem benim- le beraber «Muammer Karaca Tiyat- rosu» kadrosunu teşkil eden sanat- kâr, teknisyen ve idarecilere temin ettiğim iş, tiyatro — temsilleridir. Bu suretle geçinir gideriz nim de diğer vatandaşlar diye aldığım bazı derdierim vardır; hatta lâfın biraz iricesi ile, bunlara m. : Şu bizim ne idü- ğü belirsiz bir manzara arzeden «li- yatrocu»]ugumuzd İrili ufaklı butun sanat, erbabı meslek cude getirmemişizdir. doğru- dur. Komedi Fransez direktörlerin- <<Tıyatromda dedıkodu katığımız da dediko- dularımızdır. Biz sahne —mensupları olarak, halinizden şikâyetçi olma- Kısacık tiyatro ömrümüz içinde o derece acı hatıraların şahidi olduk ki, ister istemez yarının kâbusu bi- zi rahatsız ediyor. Hazım, ve onu takip edenler şimdi Meverâyısemâda aksisedası bıle kalmayan alkıştan başka ne bı- raktılar çocuklar Neyse; üzücü bahısler üzerinde fazla durmak benim de ışıme gel- miyor, onun için sadede geçiyorum. Tiyatrolarımız teşkilâtlanmalıdır. Bunu, bizim kendi başımıza yapma- mıza imkân yok. Sadece dedikodu- culuğumuzdan değil, geçim derdin- den göz açamayışımızdan Halbukı Türk tiyatrosunun teşki- şiddetle ihtiyacı var. hayatının bu günkü r. Bir ay tetkik et- hakikaten yürekler kadar evvel mahallinde mek fırsatını bulduğum — Yunan ti- yatrosu tam mânası ile organize bir müessese haline gelmiştir. «Samation» adı verilen bir teşek- kül kanunun himayesinde, Yuna- nistanda bütün sanat hareketlerine hakim — bulunmaktadır. Bu teşekkül sanatkârlarla işverenler arasındakı münasebetleri tanzim etmekte, cude getirdiği bir banka sayesinde gerek sanatkârların ve gerekse ti- yatro guruplannın ihtiyaçlarını kar- şılamakta, sahne mensubiyetini de- ğerlendirmekte ve — bilhassa hastalık ve ihtiyarlık sigortaları ile meslek- daşlarımn huzurunu temin etmek- Bu müessese — Devlete hiçbir Muammer Karaca suretle yük olmadıktan başka gaye- si ve icraatı ile yardımda da bulun- maktadır. En mühim maddi kayna- ğı: eğlence yerleri biletleri üzerinden temin ettiği gelir ile tiyatroların menfaate verdikleri temsillerden el- de edilen hasılattır. Komşumuz Yunanistan da kurul- muş ve müsbet neticeleri görülmüş böyle bir örnek de evcut olduğu halde bizim başıboş — tiyotroculuğu- muz üzüntümüzü bir kat daha art- tırıyor. Bu iş yapılabilir; yapılabilir ama, Devlet baba'nın ve cesa- ret verici eliyle sırtımızı okşaması gerek kinci derdime gelince; buna haf- talik AKİS mecmuasının turizm yazışması da diyebiliriz. Bır defaya mahsus yalnız bir yazışm, Memlekete turist sadece rye camimin çinilerini merak ettiği için gelmez. Gene çiçeği burnunda bir intibarm olduğu için Yunanistandan misal vereceğim: İç turizm bir yana fakat hariçten gelen 14 bin tu- ristin vasati 10 bini (çoğu dil bilme- diği halde) tiyatroya gitmektedir. Yalnız Atinada 25 tiyatro her ak- -ize düşen seyyahlar bir şey göre- ceğiz diye çırpınırlarken biz; tarihi Bizans evlerini çimento deposu ola- rak kullanıyoruz. Her sene binlerce seyyah Londra'da kralın muhafızla— rını seyretmeye — gidiyor. zengin tarihimizi — zamanın keyfıne terketmiş, kabil olduğu kadar ça- buk harap olmasına bakıyoruz. edilemez mi? O ca- sandallar yapıla- ç çifte — kürekci giy- Anadoluhisarına kur iki salta- nat cadırı, turistleri ağırla! Yedikuleyi ele al, dört Baltacı koy kapısına, içerde 8 Bizans kızı, ke- narda Mehter takımı, çağır seyyahla- rı, yak çubuğunu keyfine bak! tarih malının ihya edilmesi, bir himmet isteyen işler değildir. Bunlar yapıldığı takdirde tiyatrolar da arz ve talep kanununa uyarak kendilerine çekidüzen vermeye çalı- şacaklardır. Tiyatrolarımızın hem kemiyet, hem de keyfiyet bakımından &le alınması icabediyor. Yani: bir yan- da Devlet eli ile tiyatrolar ve tiyat- ro mensupları kanunların himaye sine alınırken öbür tarafta da sahne elemanının kaliteli bir duruma yükseltilmesine gayret edilmelidir. AKİS, 12 HAZİRAN 1954