mahalden aldığını unutmamış, mahal- l — vasfını kaybetmemiştir. Elbette ki uzun senelerin mahsulü olan konfe- rans ve toplantılarına dünyanın dört bir köşesinden ilim — adamları davet edebilirdi. Bunu asla yapmamış, ası hüviyetinin işgal ettiği mevkiden gel- diğini hatırdan çıkarmamıştır. Colum- bia Üniversitesi, talebelerinin üçte iki- sini 100 mılden az mesafeden topla- yan tugla ye taştan mamul bir Babil Kulesidir. Fakat ismi elan «New.York Co- lumbia Üniversitesi» dir. Unıversıtenın tarihi: ersitenin bu bağlılığı, şehir- her zaman aynı sıcak alâka- yi gormemıştır Gerçi George Washing ton'un üvey oğlunu oraya yolladıgı Alexander Hamilton'un da aynı yerin mezunu olduğu hakikattir. Fakat me- selâ de idare meclisi azaları «Columbia, şehrin yüzünü kızartan bir muessesedır» diyorlardı. 1850 se- nesinde de. Geor; Tün kurduğu Göttingen Üniversitesinin 89 profeso— rü ve 1545 talebesi- varken, Col 6 profesör ve 140 ta lebeyle ıktıfa edı— yordu. Gelişme, kolay olmamıştır. Universitenin bugünkü mevkiine u- Taşabilmesi, bir bakıma, 1865 de iş ba- şına gecen sakallı rektör Frederick A, Barnard'ın eseridir. Barnard hakıkaten çok çalışmıştır. Fakat baş- lıca iki güçlükle karşı karşıyaydı: Fi- kirleri bol, parası azdı İhtisası «terbiye» olan Barnard, ü- niversiteye kız talebenin (hal ve ha- reketlerı düzgün kız talebenin) kabu- son sınıflarda, yaşayan yabancı dıllerın tedrıs edılmesını diğer Ame- rikan kolejlerinden yapılacak toplu müracaatların kabulünü ve eğitim kursları açılmasını temin etti. İstik. bale ümitle bakıyor, Columbia'yı mo- dern teknik — üniversitesi, mimari ve iktisat fakülteleriyle tamamlanmış bir müessese olarak görüyordu. Bu deği- şikliklere rağmen üniversite pek geliş- medi ve 49 uncu caddedeki yerinde, arbi Almanya'nın bazı yerlerin- de tatbık edilen usul sıkıdır. Orada ilk okulu bitirenler irin ilk oku öğretmenleri — çocukların velileriyle temas ederek orta okula girecek ço- cukları ayırır. Bunlar orta okulun ilk sınıfına namzet olarak bir ay devam ederler. Bu müddet zarfında çocuğun geldiği ilk — okuldaki öğretmeni ile orta okul öğretmenleri onun bir ay- lık sınıf hayatını yakından — takip ederler; ay sonunda orta tahsili mu- vaffakiyetle başaracağına kanaat ge- tirdikleri çocuklar nihat olarak kay- dedilirler, geri kalanları reddolunur. İngiltere'de ilk okul öğretmi lerinin seçmesı ve test tatbiki kafı görülmektedir. rta okul tahsılını daha verimli kılmak ve lisede tahsile asıl lâ- yık olan kabılıyetlı gençlere bol yer temin etmek için bizim de bun benzer bir usul tutmamız mutlaka AKİS, 15 MAYIS 1954 hemen olduğu gıbı kaldı. Bu hal mü- yoner Cumhurreisi Low ve onun faal selefî Nıcholas Murray Butler'i ın rek- törlüklerine kadar sürdü. Ancak on- lardır ki, Columbıa nın <«altın devrı» ni sağlayabıldıler B utler devri (1902-1945) kırk se- en fazla sürdü ve üniversite uazzam bir gelişme devri oldu. Bır defa Butler, kendısının ıfade ettiği gibi Gladstone, Bismarck, Kardinal Newman Papa Leo XIHI. çapında ge- çen yarım asrın en mümtaz şahsiyet- Rektör — Butler Columbia'yı canlandıran adam leriyle tanışmak imkânını buldu. ra, .dostlukları sadece ilim adamlarıl(e): du dostluk — kuruyor, lesine ustalıkla ülçjp.Bod dostlarından üniversiteye yardımı Öy- lesine ustalıkla talep ediyordu ki red- lâzımdır Ve buna biran önce karar vermeliyi İşin aile tarafına gelince: Nüfusu 70.000 den fazla olan veya az bile olsa sanayileşme yoluna girmiş m kezlerde ana mektepleri ve çocuk bahçeleri açmak lazımdır Dört ya- şından yedi yaşına kadar çocuklar avarelikten kurtulmalıdr Her aile çocuklarının — terbiyeleriyle meşgul olmaz, buna bugünün hayat şartları ımkan vermiyor. Bu mühim işi ce- miyet kendi üstüne almalıdır. Aksi takdirde onları en kötü, en zararlı tesirlere maruz bırakmak tehlikesi vardır. ancak bu suretle, makalenin başında bahsedılen yukarıdan aşağı- ya mesuliyetler cevaplandırılmış 0- lur. Aksı takdırde korkarım ki, "Samu öner dolaşır ala— kalı Vekaletın sırtına yerleşir. KÜLTÜR SAHASINDA de imkân yoktu. Bu suretle fikirlerini tatbik imkânlarını elde etti. Colum- bia, gittikçe parladı ve elli seneden az bir zaman içinde bugünkü mevki ve haşmetine erişti. Bugünkü — Durum: ğ mdi Columbia, işinizi tam ehli rektor Grayson Kirk (Eisenho- wer'in selefi) nin idaresınde karınca yuvası gıbı kalabalık bir sahada dai- ma ileriye doğru gitmektedir. İçinde bulundugu gurultulu şehir, üniversite için mâni değil, teşvik oluyor. Meselâ talebeler New-York şehrinin Sanat Müzesini, Çolumbia'nın bir parçası ad- dederler. Üniversiteyle Jewish Theo- lojical Seminaris arasında daimi talebe mübadelesi vardır. Broadway'ın artist- leri, mühim avukatlar, Manhattan ın muharrirleri hep, Columbia'da kon- feranslar verirler. Buna mukabil üni- versitenin profesörleri de, müessesenin olduğu kadar şehrin de malı sayılır- lar. Columbia koleji ise üniversitenin tam ortasındadır. 2225 talebesi bulun- masına rağmen, tesir itibariyle müesse- selerin en mühimlerinden biridir. İlk defa olarak Columbia'dadır ki lıselere mi Tahsil» denilen tedrisat , kulmuştur Üniversite, uzun mazısınde başka ileri hamlelerın de önderi ol- ştur. Meselâ Amerikada ilk Ma- den Okulu, ilk kütüphanecilik kursu, tarım kursusu, sosyoloji kursu bura- da açılmıştır. Columbia'nın talebeleri arasında da büyük şöhretler mevcuttur. Başkan Roosevelt hukuk tahsilini burada yap- mış, hattâ Rektör — Butler kendisine <<Eger hukuk imtihanlarınızı vermek e Columbia'ya gelmezseniz, dınızı akıllı bir adam saymayınız» dı— ye nasihatte de bulunm Amerikanın en kuvvetli öğretmen okulu da, gene Columbia'dadır. Her Milletten Talebe ımdı New York'ta 120 ncı cad- am karşısında — bulunan Columbıa tıpkı içinde bulunduğu şe- hir gibi kozmı mopolit bir muhittir. Ya- bancıların sayısı heyeti umumiyenin ancak üçte biridir ama, fesleri, sarıkla- n, türbanları, sarileri, bereleri ıle asıl onlar goze çarparlar Amerikalılar ıse daha Ziy, yü talon ve çizgi bluzlar gıyerler Her mılletten talebe vardır Hattâ bizim Ahmet Emin Yal- man bile, orada gazetecilik tahsılı yap- mıştır. Mezunları arasında NewYork- un 300 avukatı, 1500 doktoru, 1000 diş- çisi bulunmaktadır. Şehrin 10 mebusu ve 14 valisi de aynı kaynaktan feyiz almışlardır. Hepsi bu kadar değil. Şehrin şoför- lerinden bile, Columbialılar mevcut- tur. Üniversitenin hususi kısımların- da, sanat tahsili yapmışlardır. Mezunları bu kadar şöhretli olan üniversitenin tedris kadrosu da aynı derecede zengindir. İki fizikçi (ll Rabi ve Hıdekı Yukawa) Nobel mü - kâfatını almıştır, üç kişi de Pulıtzer mükâfatını kazanmıştır. 19