| ök, sakin bir su, yıldızlar, altın G birer kaya. Bir kayadan bir kaya- | m ayaklarını ıslatmadan, atlıya atlıya, arkı söyliyerek gelen bu güzel kızlara bak | Elele vermiş, saçlarını kokulu rüz- gârlara öptüren, şu birbirinden dilber, manalı erin sallamışındaki şiir olan e hoş âhenk, çiçekleri, lümsemeleri görüyorum. al i meyen cesaret ve sevgi ile g- liyorlar, güneşin kudreti ibi alen dalga geliyorlar. insanlardı... açıyor. Fakat b n pencere den birer bi- ahkaha sağnaklağ| rer süzülerek kulaklarıma neler fısıl- | adılar! Bu ne vaid dolu muziktir | > yiyelim. | bunu nasıl anlatayım. Kurşuna bir li pusesi, bombayı, çiçek de- ilen saklıyan üyülü minyon bir çanta; ipe, ipe bie nbağı diye bak- nedir ?. Büyük davala- orla değil a, nereiĞği rın yolcuları bu muziki duyanlar mı?. rdan hazediyor. Bu sesler bir ölünün kulaklarına * Fi zpaydi ebedi hayatın sırrıyla serhoş i E olurdu . vgili PARASI A EĞLEN Göğsümde, sancının, bu savısız tır- diye bir bodrurjl! Ne Ganüsarıa pençesi dikenli, Kigi bir teli gibi dolanır ve hava bir munu çok görürken onlara gülüm ar, oraya gideriz lil Lokantada ( b bu muzik teres| İı ? Zaten size iyli klaama dan Lİ) yorum: “ Şuuruma hoş eklinizi. ” İİ) diyorum. Onlar stığımın üzerine getirdik- ne kadar Eğİ leri Mökectieri bır. akıp o odanın hayasını ıç güvertedğ| doldururlar. Bir iğ ucu kadar yer b çıkıyor, bi yok. Ayak ucumda şaşkın gözlerle li Tl bakan uykuyu düşünceme gösterdim: söylyeEy EPEY İ “ Al bunu yar semtine en 'misafir- le yakın geçerkei | lere yer açılsın!, de Düşüncem, oynatıyor, mendj! uykuyu kollarında yarı götürür: ken, alak; kulaklarıma fısıldiyorlar : Şen insanların n © Seni yar bahcesine, yar kalbine gö- ıyet ediyor. Kıyıd türen kanatların olacağız. ,, Cİ a h da çiğ) Sevinçle dinliyor Saç AIENİR KO Şale YAA Şİ in By çiçeklere babiyarüm, ni uzatıyor, mendil! soruyorum : “ belsi | bakir se- « maların alelarmdan seçilen renkler- m a — rın ellerinden ku Kiel m7 uğurlu geldikse, iş yaptık. — Burası, yerdir; ne zaman el versin. “İrafi rün. | idin denize döleli Bir göce, «çek 7 yapacaklarını ie ii TO işli hkldukları bir yerde, « kişe işliyeceği iş vaki irdenbire se li “bir rüzgâr çıkmıştı. i içler sallanıyor ; tiyatro sahasının çinko > duvarları üstüne sin iie Bünl > çacak, parçalanacakmış gibi şişiyor. çırpı- niyordu. eniyorlar ? içi H en | Ni i ie yağmur; yağars epsinin, bir anda neşesi kaçmış Hepsinin baş İmiş beyaz bezler u- — Rüzgârın sırası mı şimdi? — Bu rüzgârda kim gelir. Bu, « sirasız çıkan e kişeyi işlelmemekle * kalmamış, “müşterilerin bir kısmını öyunün yarısında ri zaman kapını, yalnız erine soracaklar) inr gelen Söyleyen Kalbimdir: xxıl YAZAN: o TEVFİK TANYOLAÇ diri. O, bu çiçekleri, bu renkleri se- vermi? Saçlarınızın ince tellerinde süzülen parlak damlaları, hangi musta- || i kürelerin mürada ermiş gözyaşla- rıdır? Aşık semalar mı dudaklarınızdan öperken, nefesleriniz La ler ? bana, hasretin çe elengini uzalmasın ie Saç larınızdan süzülen bu mest ialarda hangi eşsiz mücadelelerin ila terindeki zevk yaşar Ölüm, Ea kamçısını kemiklerine sarıyor, bav bir nefesi ZN ele bileklerinden tutuyorum. maklar bile kler saran bi- lezik Skor Ya sein ., diyorum. See Kai sile yıkan “Oh bir sabah diye haykıran en miş suyun halini yaşıyorum. Zen- gin bir > gibi şen ve bir sonbahar gibi dolgun, sana koşmak için kalkı- yorum, Kızların aiileri, bakla çiçek- leri bende, vücudüm, kalbimin arkasın dan bir gölğe gibi bağlı, kos Ko. şuyorum.. > üm a TR ba l Hayalin gözlerimde, sesin müziği | kulaklarımda “ Saçlarında bakir emen yıldız- | çiçe e taşıyan, | en süre dolu kızlar larındaki renkleri gözleri dönmey Ki ir kızların b il “Eve Dar bir yerden geçen bir su gibi hislerim taşıyor; sözler köpükleniyor, takanıyorum, olduğu ka kanatlanacak kalbime bastıy “Bu kızların herbiri, mümkün Söylüşmec, seri, bana kazandıracak birer kelime- | bana açtıracak birer | dir. Kollarını belaşiar- Ye'sin uçurumları üzerinden süzülen sevincin kanatları bende, koşu uyurum. kaçırmıştı. «Çok iyi işs umarak geldikleri için, hepsi kederliydi. Keder, gam ve kasavet, onlara hiç yaraşmıyordu. Uzun uzun kederlenmeğe de alışık olmadıkları için, kederlendiklerine sinirleniyorlar gi- biydi. Kavga ederlerse, sinirleri yatışır, açılır- lardı. Ortada bir suç varmış gibi, herkes birinde kabahat bulmak istiyordu: — Dün gece de hava serindi, iş yapa- madık. Bu gecede ayaz keslik. Yarın, ben gelmem | — Ben de gelmem! Onlar, hayatlarını talihe tesadüfe bağ- lamışlardı ; talihle. tesadüfle pençeleşiyor- lardı. rkada kalmış şaşkın alarak. ni diyorum; bu | boğazımda | dar yavaş söyliyo on elimi | or i e | BEKTAŞİ BABA | BİĞA ; Hüseyin Şevket AYDOZ Emekli Hâkim Zelzele olurken Bektaşi Dede; Hiç telâş elmeyip gülümsüyordu. Birisi yaklaşıp yanına, sordu; «— Bu serinkanlılık nedendir sende). Baksana, herkesin benzi sarardı : Şehadel gelirip, tekbir alıyor. Sarsıntı, kalplere korku salıyor; Her yanı bir fena kasavel sardı, Nerdeyse bak acun, altüst olacak; Sen durmuş, karşıdan gülümsiyorsun. Salavat, şehadet gelirmiyorsun; Sarsılıp yıkılsa hanen nolacak0!., » Ağzını kaplıyan bıyıklarında; Gezdirip elini Bektaşi Baba; Dedi hiz Duanın, tekbirin, Tanrı yanında? Umarım korkular, hepsi de baş çıkar; «— Faydası var mı acaba | Aldırış elmeyin, sabırlı olun, Gelirse üstüne, altı acunun; Belki de üslünden allı hoş çıkar !!» © | b AN Makyajını silen, gidiyordu. Onları bu külürlere, şikâyetlere, işi tehditlerine (o inanırlardı. Halbuki i yarın « işleri ne dünden daha canla başla sarılacaklardı. küfür ederek çıkıp yakından tanımıyanlar, İki genç aktlörle birlikte tiyatrodan çı- kan bir yaşlı aktör, gençlerin birteviye şikâyetlerine kızar gibi olmuştu ; — Çocuklar, dedi. Bizim işimiz, talihle,. Bunu, aklınıza koyun. Talihimiz yok. Ne yapalım ? İnsan. talihe, ya inanır, yahul inanmaz. Talihe inanan, boynunu büker, sesini. kısar. Talihe inanmıyan da talihle bir düşman gibi bağuşur. Artık kim kimi ali se| ederse