5 Ağustos 1938 Tarihli Yarım Ay Dergisi Sayfa 11

5 Ağustos 1938 tarihli Yarım Ay Dergisi Sayfa 11
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

elliği burada da ruhu yükseltiyor. Bu tabii bginlik ortasında insan birde tarihi de- nliklere dalıyor, bir an kendini unutuyor. isanların tabiatle daha sıkı ve özlü te- ş bir Ke üzerine “*#hrinin her tarafı tabii. alcalayla çevri- fi 5 taraflarında, içinde n dik yarlar vardır. Ce Bi mını İ30Ü metre irtifaında bir dağ k fıyor. Şimal kısmı ovadir. İşte bu La wiklı tepe üzerinde asıl şehir geniş bir sur ine alınmıştır. Bir kısmı sapsağlam duran “lı surlar, eski tahkimat sisteminin en mü- ““emmel örnekleridir. Sur içerisinde büyük bii kayalıklar görünür. Bunların da her irisi ayrı birer kale pürçasıdır. Ü “inde tahkimat eserleri vardır. Bu arada irçok tm bina enkazı, temeller, yer yer çılmış çukurlar görünür Bütün bu kayalıkların ve mevkilerin direr adı vardır. Büyükkale Yenicekale, Kırlarkayası, Talikkaya, Sarıkale, Karşı- D E N taya, Mezarlıkkaya Surların her kapısına da birer ad ko- iulmuştur ; Arslanlı kapı, Yerkapı, Kıral .apısı.., INDEMİR Hititler, Milâttan önce 1800 senelerinde arasında türlturmağa başladıkları , Hatusas , 1 zaman- ru ileriler, Arının muharebe şartlarına göre tahkim u arazi oldukçiderken, sur içerisinde kalan kısımlarda ungurlu vadisinin ayrıca müdafaa mahalleri yapmışlar ve tarihi yerlerilabil kayalıkları birer kale haline koy- alıklı yüksek temuşlar.. görebildik, Ve Bu kalelerin bazıları üzerinde Mm İerenin birleştiğiserleri olduğu gibi duruyor: Kayay öy, taş duvarlığrmanmak için merdiven ve kayanın e yıllık bhatıraleŞ s idi N ikçe e ahşap eğer bu ev ki salatası ile tadi Idu rlikte geziyorul e son ati. Tabiat ij Boğazköy ihtişam ve gi viya olunmuş sathında büyük bloklar var. Hatusas'ın en şâyanı dikkat eserlerin- den birisi “mabet,, denilen büyük bir bina temellerile şehrin bir kilometre ka- dar şimalinde ve büyük kaya deresinin öbür tarafında bulunan meşhur “yazılı kaya,, dır. Mabet veya saray denilen bu bine temelleri büyük b'ok mermerlerle yapılmış- tır. Binanın plânı çok enteresandır. Etra- fında birçok odalardan mürekkep ve bi- nayı dört tarafından kuşatan ve çarşı de- nilen bir kısım vardır. Bu odalardın birisinde (binlerce tablet bulunmuştur. Şimdiki köyün hemen yanında bulunan bu saray harabesi eski Anadolu medeniyeti- nin bize bıraktığı Sivil mimarı eserlerinin en güzellerindendir. imdi Ankarada bulunan ve «Eti kralı» denilen mermer kabartma surun kıral kapı- sında bulunmuştur. Herhalde kıral sara- yının kapısına konmuş olması İâzım gelen büyük bir arslan heykeli hâlâ burada yatmaktadır Daha yukarı kısımlardı yine böyle bir- çok bina temelleri görünüyor. Arkeologlar bunların birer mabet olduğunu söylüyorlar. Kıral - Rahip devirlerinde herhalde saray etrafında böyle bir takım mabetlerin bu- lunması pek tabiidir. Surun iç kısmında yeraltı geç tleri de var. Harp halinde iken istifade edilen bu geçitler büyük bloklarla yapılmıştır ve müselles şekildedir. Yerkapı mevkiinde böyle bir geçit vardır. Fakat şimdi ka- panmıştır. Arkeolog K. Bittel, hafriyatı Büyük kale mevkiinde yapmağa karar vermekte çok isabet etmiş olduğunu, o vakittenberi Yazılıkaya mevkii devam eden çalışmalardan elde edilen çok #ymetli eserlerle göstermiştir. Bunlardan, başka yazımda bahsedeceğim. Şimdi Boğazköyün çok meraklı bir eseri olan Yazılı kayaya gidelim : Oldukça dik bir tepenin üzerinde ve asıl şehirden uzak bulunan bu kaya -mabet Eti medeniyet tarihinin çok dik- kate lâyik vesikalarındandır, Bu mabedin hususiyeti, kayalar üzerine yapılmış olan ve hâlâ hemen olduğu gibi duran orijinal kabartmalarıdır. abede girerken sağda ve solda yük- sek kayalıklar görünür. Sert kalker cin- sinden olan bu kayalar bir methal teşkil edecek kadar biribirinden ayrılmışlar ve o yamanın animist insanları için cazibeli bir şekil almışlar, kuytu ve esrarh bir ta- biat köşeciği meydana getirmişlerdir. On beş metre kadar sonra, nihayette biribirine kavuşan bu kayalıkların teşkil ettiği zavi- yenin iki dılı üzerinde karşılıklı olarak mun- tazam kabartmalar yapılmıştır. İlk kabart- malar tek kolda asker gibi arka arkaya ve hepsi bir şekildedir. Yüzleri mabedin ni- hayetine dönüktür. Başlarında sivri külâh- lar, ayaklarında uçları kalkık «cedikler» rdır. Kollarının duruşu hareket halinde olduklarını gösterir. Methalin karşısına gelen bir kayalığın birisiride asıl dini merasim görünmektedir. Buradaki kabartmaları bir arkeolog şöyle tarif et we Fr: n başında kadın İlâh ihtişamla Spümeki Dağlara doğru tırmanan ie parsın sırtına binmiştir. Hayvan rümektedir. Zira, erkek İlâh kadın İlâhe yaklaşmak üzeredir. Bu kadın İlâh « Ana İlâh» tir, Yüksek teplerde dolaşmaktan zevk alır, ormanlardaki hayvanlara hükme- der. Başının üzerinde bir taç vardır. Ken- disini, silânlar ve tambur sesleri arasında yürüyen bir alay takip eder, İşte bu, İda dağının, Dendimos ve Pessinont'un büyük Ana İlâhı olan Kibel'dir. Kendisinden sonra oğlu Teşup gelir. Bu da dağlarda yürüyen bir parsın sırtına binmiştir. Şimdi en büyük mabut, kadın mabudun karşısındadır. Sağ a hüküm- darlık âsası vardır. Bu, k Asyanın en büyük mabududur. Sahneyi İyi yaşat- mak için heykeltraş onu, Ana-İlâh ile evlenirken göstermiştir. » Arsdan 3500 yıl geçti, İnsanlık tabiattan bir hayli uzaklaştı. Eşya ve hüdiselere böyle ilâhi manalar veren cedlerimizin eserleri karşısında insen şöyle düşünüyor! Acaba hakikati bulmakta onlar bizden daha mi ilhamkârdılar ?..

Bu sayıdan diğer sayfalar: