talpteki kurşunu abildiğine yanı e Muhtar Saliğ arma kumandan) ışturmağa çalışı n önünde nöbe alın ve hiddeti işey be, yok bii iraşmadan Böng n kurşunu gi ıştam. Müddet tuttuğu Osma E up tutarak: arada ne büyül yorum; tahmin lir. Bu yara baş ıkat nasıl olur! ianın kahramaş kız değil.. üçün u şahsa “şehirli meden verebili adım. ından ayrı bi elindi ca tutan bir eni açıp kapayan tutan müddet nlı bir sesle: z 'urşunlar eksik! tun alıyor. Elim i kızın kalbini nerede? inde durulaci! yn olabilir. öayet basit, düşünüyorsun ki, bu güzelikiz canlı olsaydı, onu ben defsevebilirdim. Onu ben "Eg belki de o, benim elimde daha Gü ii gürültü il de larin arasına alabilirdim .. ını büyük men ımıza geldi! (gel rsin, söyletebi düzgün evi olacak. eve git, sobayı iyice bi herif.. sade yak, Osmanı al, oraya götür. Bizede kere! “Ayşe; başka bir yerde bir akşam yemeği ha- kadar.. kafasır Zirletiver.. ortalık kararmadan herşey tamam olmuş olsun... — Başüstüne beyim. senin evin herhalde köyün en şlemiyor. nceli yere baki İolaşan müame —3— ayorum, Birde Odada tek bir karpuz lâmba yanı» ordu. Üstleri kırmızı velânsnlarla ör- yı söyleteceğin tal minderler, duvarlara taze ve pen- ırzularımı kabi be bir renk veriyordu. Sarı ve temiz kar döşeme tahtalarının ötesinde berisinde n çavuş, bura” alnız ben çok güzel bir kadın oladilirdi. kıvırcık keçi pöstekileri, kaba fakat sağlam kilimler vardı. Ben odaya girer girmez, Osman otur- duğu yerden başını bizla kaldırdı ve korkulu gözlerle bi baktı. Gülerek: — Bizi bu kadar sıkıntıya koymanın manası varmıydı Osman ? Nihayet her- şey anlaşıldı? in bağırdım. Ve gidip iş oturdum. Yüzüne hiç bakmıyor- um. Fakat onun , büyük biz bayretle beklediğim, göz uza — Sevmek kötü şey Osman, kötü şeyl diye mırıldandım. Yüzüne bakmas dan uzatlığım sigarayı gayri ihtiyari ak Ben, önümdeki mangalda sigaramı yakıp birkaç nefes çektikten sonra ona uzattım: — Yak! dedim. Şaşırmış gibiydi. Benim fabii ve ar. kadaşca konuşuşum önünde ne dersem yapıyordu Yirmi saattenberi ağzına bir lokma birşey koym iki paket köylü sigarası içtiği halde, bu ıyan, ve her gün müddet zarfında bir tek sigara içmiyen yakarak nefes çekti. Ben müs Osman, siyaramdan sigarasını üzun uzun birka; şa ile mangaldaki ateşi karıştırırken mırıldandım : lah kadınları dünyaya getirme» seydi, belkide rahat edecektik. Fakat yaşamaktan da bıkacaktık Osman... Ayağa kalkarak sobaya kadar gidip m — Kadın, erkeğe bazan büyük bir saadet getiriyor. Bazan da felâket... Be- nim bir karım vardıki, geçen seneye kadar beni tam onbeş yıl saadet içinde fakat Allah böyle kadınları pek çabuk elimizden alıyor Osmanın hayreti artık yokolmuştu. Bu sefer başını önüne eğmiş, dalgın dalgın beni dinliyordu. e kadar seviyordum bilsen yaşattı. . saçları ile ağzı ve burnu tıpkı senin Ayşeye benziyordu. Hızla Daimi kaldırdı ve yüzü kıpkır- mızı kesildi. Gözlerinin içi yaşla dok muştur: — TE evlendiğimiz günler İstanbul. da küçük, boyalı bir evde otururduk, Evimizin arkasında bir vardı ve Çamlıcanın ün güzel kokuları bu bağda rüzgârlara karışarak eserdi. Ge- celeri bağa çıkardık. O benim koluma, göğsüme sokulur, başını boynuma da- yar, şarkılar söylerdi. smanın sükünefi yeniden bel m e konuştukça omuzları o inatcı kurtuluyor, yavaş yavaş Diyo Başı da ayni doi altında önüne düşüyordu. — Bağımızda bir havuz, havuzun başında da bir çınar ii vardı. Yaz akşamları biz ikimiz ge rılarına kadar orada sevişirdik. Ö ie ei Üzerine otururdu. Ben de başımı onun yumus şak dizlerine bırakarak uzanırdım. Osman elindeki sigarayı dudakları arasına koyarak parmaklarını sıkmağa başlamıştı. İçinde muhakkak ki bir çö- küş, bir yıkılış vardı, Ben konuştukca çö ve küçülüyordu. o, şuurundanı uzaklaşıyor ve hislerine mağlüp olmağa başlıyordu. e iyi kızdı o. şehirli olmasına reğmen bir köylü kızı kadar saf ve tes mizdi. Arkası var