Fakat bu “işlerde, onların sahnede oynadıkları rollerden daha nlar, yaz gelince, şehrin ne kadar O yazlık tiyatrosu varsa, hemen hepsin- de temsiller vererek semt semt gezi) iyi işler, kötü işleri az çok koruduğu için, kâh gülüp eğlenerek, kâh şikâyet ederek, geçinip gidiyor lardı. Fakat, bu « işlerde oynadıkları rollerden talih ve Provada buluştukları zaman, rine soruyorlardı : — Hava bulutlu. mi dersin ? — Rüzgâr çıktı, bulutları dağıtacak. , motörle gidemeyiz. mühim rolü... iyor; onların sahnede daha mühim rolü, tesadüf oynuyordu. biribirle- Acaba yağmur yağar — Da — Havada yağmur sıkıntısı var, Yağmur yağması ihtimaline, çalkantılı denize aldırış etmiyor, yine motöre biniyor, Boğaza açılıyorlardı. epsi de neşeli insanlardı. acı cilvelerinden, alay eder gibi, Hayatın en bahsedi- yorlardı : e Ben Ar Arkadaşlarından biri, m tarik bedeli geldi. buna, kahkaha evde karına söyle, sana bir Yollarda taş kırarak çalışır, ş yor: — Sen, torba diksin, ödersin. O da alıyor — Birde siperli gözlük tedarik etmeli. Eliyle, motörün baş tarafında “duran saçlı bir arkadaşa işaret ediyor: — Aksesivarda siperli gözlük varmı? Aman kaybedeyim, deme, bu yakınlarda lâzım olacağa benziyor... Bir genç artist, elini midesine bastırmış, yüzünü buruşturuyor : Sarkadaşıyle birlikte kahkahalar bey — Deniz hav iştihamı açtı, karnım Yi acıktı p birden takılıyorla ar; inik tokum ! dediğin zamanı bil- miyoruz k — Bu gün, kaç kere yemek yedin? Doğrusunu söyle. nanmazsınız ; Edirnede, tabağı yedi Büğük kuruşa yemek yiyorduk. Bir gün TEVEKKELİN GEMİSİ BATMAZ Malımut YESARİ Yazan; dikkat ellim, tam doksan yedi kuruş para verdi. Arada bir, «işleris nide düşünüy — Bu gece iş olur mu, dersiniz? — Ben, pek ummuyorum. El ilânı çı- karılmamış. Halkın haberi olmazsi bilip gelecek! Kerameti mi v yer, çabuk duyulur. Kartelâyı dünden gönderdik alnız kartelâ olmaz, el m EN Bu konuşmalar arasında, havayı da unutmuyor : — Bakın bakın, bulutlar nasıl toplanıyor! — Onlar, geçici bulutlar, yağmur bu- lutu değil. — Hava serinleşti, farkinda mısınız ? ündeyiz. Karada yaprak Deniz ü kımıldamıyor. - Hava serin olursa, kimse gelmez. — Serinliğin ehemmiyeti yok, yağmur yağmasın. bir- Biribirlerine endişe ile bakıyorlar, Kıyıda dolaşan genç kızlar ei uzatiyör. çığlık çığlık bağırıyor. Hepsi de neşeli insanlardı... kaç dakika neşeleri çok sürmüyor, başlıyor. — Yemeği motörde yiyelim. — Ucuz bir aşçı var, oraya gideriz Senin ruhun sülli! Lokantada ( ayni İiyala yersin. kaçıyor. Fakat b kahkaha ön yine akla Herifin perisi pis! Zorla değil a, nere kühi yerler varsa, oralardan hazediyor. Çöplük kargası, teres| — Geçen seneki bilirsin ya, bizi, gölürmüştü. — K Samsun İurnesini gazino diye bir bodrun ebabı fena mıydı ? Zaten size iyl yaramaz. Lokantada kazıklanmazsanız, k; ninız doym En Sazci en yaşlısına kadar lı biri yerinde duramıyor, kıç güvertedi kamaraya iniyor, kamaradan gidiyor, zıplayi Maotör sahile yakın geçerke kollarını oynatıyor, ment tarafa şarkı söyliyor, sıçriyorlar. el çırpiyor, sallıyorlar. u, gülen, sıçrıyan şen insanların n Şşesi sahildekilere de sirayet ediyor. el dolaşan genç kızlar. çocuklar, hattâ genç kadınlar da, kollarını uzatıyor, mend sallıyor, çığlık çığlık bağırıyorlar. niz geçen yolcu vapurları, m törler, sandallar da onların ellerinden ku tulmuyor Haydi, Allah selâmet versin, Tral zona bizden selâm götürün. ey, motörcü, simidin denize düş! — Baba, bir ip at da sandalını motö bağlıyalım. Onlar, neye bu kadar neşeli? Bum Neye güveniyorlar ? Hiçb serinlerse, yağmur yağarsi Hepsinin başındi bilmiyorum. şeye! Hava iş: yapamıyacaklar. geçinme derdi var) n yerine gittikleri zaman kapın merakla biribirlerine soracaklar! İş olacak mı, dersin önünde, çıkıyor, bi