DİLEKLERE SAĞLIK VEREN BACA GE kız, işlediği kumaşı dizleri üze- rine birakarak gerindi. Sonra ür- pererek omuzlarını kıstı — Nineceğim üşüyorum... Karşısında oturan, beyaz başörtülü, çifte gözlüklü, penbe yüzlü ninesi, gözlüklerinin üstünden ona bakarak, mangalı eşelemesini işaret etti, Yine başını sallıyarak, dudaklarında bir dua mırıltısıyle tesbihini çekmeğe devam etti. Genç kız, ellerinin kirlenmemesi için, mendilinin ucuyla maşaniın sapını tutarak mangalı karıştırdı. Küllerin içinden kırmızı yüzlü ateşler gülümse- mişti. Ellerini, üşüyen Pr uçlarını iitarak tekrar işine başlad Ninesile Solmaz, büyük” bir apart- manin en üst katındaki sandık odala- rindan birinde oturuyorlardı Hayatta başka kimseleri Ninesi, eski ve yüksek bir ailenin ev: lâdı idi. gatti kizeial onuda yıp- ratmış ve çö müştü Çok genç yannda ölen kızının çocuğu- nu kinbir güçlükle yetiştiren nine; Sol- maz. San'at mektebi elişleri kısmından mezun olunca, artık onun elemeğile geçi- niyordu. Genç kız, bütün gayretile çalı- şiyor, elbise, iç çamaşırları satan büyük bir mağazaya iş yapıyor, oradan aldığı para ile ninesini ve kendini bakıyordu. Mağaza sahibinin karısı, çok sevdi- gi Solmaza bir yardım olmak için, kendi apartmanlarının sandık odala- rından birini, parasız olarak vermişti. Solmaz, satıla satıla azalan son eş yalarını apartmandaki odasına taşıtıp, ninesile oraya yerleştiği vakit, omuz” larındaki yüklerden birinin indiğini hissederek, rahat bir soluk aldı. Yeni evleri, altı beton döşeli, ge- niş penceresinden deniz görünen, ge* niş bir odaydı. Evsahibinin karısı, bir köşeye ufacık bir mutfak, bir de ban- yo yaptırmıştı. Bu, Solmazın keyfini, gönül e birkat daha arttırmıştı. 5 ş yaptığı mağazanın kefa- letile iikaç parça, eşya almış, çiçekli Yazan : Cahit çuk o basma perdelerle, büyük odayı böle- rek birkaç kısma ayırmıştı. Bir alçak koltuk, yerden yirmi santim yüksek- likte üstü basma kılıflı bir divan, bir kitap rafı, abajurlu bir lâmba, Solma" zın kabul, oturma ve yatak odasını teşkil ediyordu. Gündüzleri pencerenin kenarındaki koltuğa oturarak, oatalık kararıncaya kadar işliyorken, ninesi mutfakla uğ- raşıyordu. Haftada birgün mağazaya giderek elbise veya çamaşırları götü- rüyor, paralarını alı yordu. Evin kiler alışverişile de Solmaz uğraşıyordu. Yedi katlı apartmanın merdivenlerini ninesi- nin inip çıkmasına, genç kizin gönlü razı olmuyordu. Hayatları kurulu bir sant gibi muntazam işliyor, biribirini seven ihtiyarla genç kız,g rültüsüz ya- şiyorlardı. Kış gelince, rahatları bozululur gibi oldu. Soba alamadılar. Bütçelerinde ancak mangal yakabilecek kadar ısın- mak karşılığı vardı. Nine, Solmazın eski bir pardesüsünü eskiciye vererek, dökme bakırdan kırmızı bir mangal aldı. Mangalın içine, ancak elle-ini ve gözlerini ısıtacak kadar ateş yakabili vorlardı. Halbuki, Solmazın çabuk iş liyebilmesi, ellerinin kolay hareket edebilmesi için, sıcak bir odaya ihti- yacı vardı. Omuzlarına örttüğü palto, ağırlık veriyor, Solmazın kolu rahat oynıyamıyordu. Elindeki iş bir türlü bitmek bilmi- yordu. Gözleri, elleri yorulmuştu. Ba- şını kaldırarak ita rafının üstünde duran saate baktı 0 . Yine “emil olmuş!.. esi, onun sesile, daldığı uzak bir âlemden ayrılarak gülümsedi. Onun da, tesbih çeken elleri üşümüş, dudak- larından dökülen dua mırıltıları, ses- siz odaya bir rüzgâr üfleyişi gibi ya- yılıyord Nihayet, tesbihini dizlerine bıraka- rak ellerini göğe doğru kaldırdı. Bu- ruşuk beyaz yüzünün penbe yanakla- rında, açık mavi gözlerinde, Allaha yalvarışının bütün samimiyeti okunu- yordu. Solmaz, işini dizlerine koyarak, ni- nesinin bir çocu yan gözlerine, Onun Tanrıdan ne istediğini biliyor- du. Ninesi, öl: eden evvel, Solmazın bir yuva sahibi olmasını diliyordu. Dünyada torunundan, onun sandetin- den başka hiçbir emeli yoktu. Genç kız, ninesini dua âleminde bırakarak, işi eline aldı. Parmakları son bir gayretle işliyor, penbe ipekli kombinezonun üzerinde, parlak yap- raklar, çiçekler Eda çoğalıyordu. Ninesinin “ n dediğini duydu. Yüzlük teabihinin, ve içinde topla- mrken tanelerinin çıkardığı sesten, gözlüğün kutusuna yerleşerek kapan- iğ Maya duanın bittiğini anladı; Allah kabul sisin nineciğim. — Sağ ol çocuğum | Sakapa! ninesinin ni söyle mek istediğini anlayarak başını kal. M dırdı. Onun gözlerine Kişi Ninesi, lâ bu bakışlardan kuvvet a di Biliyor musun Sl bir haf- yı tadanberi niçin her i gece dua ediyo: ri rum ? 2 Solmaz, başını salladı: > — Hayır nineciğim !.. KE - Senin için, senin saadetin için bi yavrum. . Şimdi, ihtiyar nineciğini din il İersen, bacadan göğe, sonsuzluklardaki! Allaha yalvaracak, kısmetini istiyecek, çağıracaksın... Solmaz, gülümsedi. “Ben böyle şey- ni lere inanmam !, diyecekti. Fakat ni mesinin yüzündeki ve “gözlerindeki yal varan iri görünce, onu kırmak > tan çekinerek: z — Peki nineciğim. si Dedi. Ninesinin yüzünü bir sevinç Ninesi, eski ve yüksek bir ailenin evlâdı idi. kaplamıştı. Titrek ve heyecanlı bir ses: le anlattı; | — Bizim mutfağın bacası soba bo rusu olduğundan, oradan o bağırmak doğru değil. I beyan ciddi Oolmağa çalışarak, sordu | — “Şu halde nereden bağırayım' nine ?. z — Çamaşırlığın ocağı tam müna: siptir. Bu gece ayın Çuma arifesi, oca: ğa gider, ellerini göğe açarsın “Tan. İ rım! Benim kısmetimi yarın kargımal çıkar ,, diye üç kere bağırırsın. Eğer içinden başka şeyler de geliyorsa, hep: sini söylersin... Haydi yavrum...