ia, derslerimin e bir tarı dum İimalış. sağlam) nmış; istekle, 5 rliler, arada g ı falan hepi ni okumaklan & dı. Orta okulu ğ ıcdim. İetnamesi ile köf nan olan oldu, in kızı küçük | züzel bir kiz Annem üslü Grderi kalan bi irmek, mes'ut& ılunda okutmeğ lireceklerdi. Bö ruvasına dörl gi da ocağın başı ipüklü kahvesi celdil fena birgi gibi dümdüz * dim belki. Fakat ben yıllarca, en çetin ruh temelleri yapan romanları okum kitab lar devirmi, sl üne girmeğe ça- lışmış bir adam okul sıraların- e gizlenmiş büyük hayallerim. vardı. Ben €evginin damarlarıma ateş gibi girmesini, kula ina Eee beni hırpalamasını, yerden yere vururken göklere yükseltme- Sini istiyordum Bütün bini ları onlara nasıl anlatabilir- dim? enim okumam bitmedi, daha okuya- cağım?n dediğim zaman babam şahlandı. «Zehra ile e ben onu a gibi severim, mesud edemem elimde de- gil la dediğim > zaman; a küplere ii eni hain, nankör, ğenmeyen bir geri ev ettiklerini haykırdılar, helâl olmasın!» diye aği ktığı kabuğu be- vlâd olarak kabul Annem: ğ#ladı, «sütlerim abam: «yazık emeklerimize, bunun için okuttuk? sonunda bizi beğenmesin, ne idiği belirsiz bir kız alsın diyemi e okullara yolladık?..» diye avaz avaz bağırdı. Sütleri ile, kanları ile yarattıkları bu biricik e bilsen ne kölü sitem- ler ettiler Çiğde . Ve sonunda babamın yüreğine inmemesi, anamın gözyaşları ile ER aa , gözlerinin kurtulması için ben onlar i dedim Çiftliğin idaresini ii gidip üç yıl daha ak irki ko- şarak Zal ve e m Çiğdem Şimi rin bilekli Kb e gibi şi dasın. Ben, alnımdan ölüm terleri döke- rek, hayatımı sana okumakta devam edi- orum. Zehra ile evlendim. İstanbula iri iri açılmış, Zehra, umduğum ik dümdüz bir kadın oldu. Bez dokuyan, sofra p kaldıran, yatak düzelten... Bu; dümdüz birşey oldu. Kız içlenme- davullar vurdu atlaslar giydir» sin, mahzun olmasın diye lar. Ona sırmalı, ler. Yüzüne kalın ipekten örtüler örttüler. Yıllarca anasız, babasız evimizde büyümüş bu akraba kızinın odasına,. Yatsı ezanı oku- nurken bıraktılar beni. Bir atlas seccade üstünde el bağladım, dilekleri olsun diye namaz kıldım. Ve arkamda Zehra ayakta; elleri açık, gözlerini yumarak göklerden e istedi, Neler istedi bilmiyorum?.. at, göklerde sesleri düyan bir var- lık; iy. dilekleri ley dinlye yorul- zi kız gön: Çünki kırmızı meki için ancak öklerden inecek bir mucize lâzım Onu içimin sızlattığı, Kn istediği dın oldu. Bez dokuyan sofra kurub k ran, yatak düzelten, aşağı yukarı dolaşan bir ev kadını.. Ben de yemeklerde annemle babamla, sira gelirse onunla biraz konuştukları sonra, odama çekilip okumağa başlardım. Gecenin geç saatlerine kadar okurdum. Ona yat- masini, uyumasını, beni beklememesini söylerdim. Fakat boynunu bükerek yavaş- ça, korkak korkak: — Zarar yok. Bayıml Sizi beklerim. Siz yalmadan yatmam; derdi izde erkeği yatağa girmeden eşi gi- remez, adet böyledir. Arada bir. içimde acıyan birşey yük- selir:« Zehra! gelsene, konuşsanal..» derdim. Gözleri korka ko ka yüzüme dalar, du- daklarını bükere — Ne ME Buyurun siz söyle- yinl.. derdi, Ne konuşayım ?1.. ah Çiğdem, yeni evli bir kadının, yeni bir erkekle konu- şacağı şey o kadar çokturki.. bitmesi için geceler, in geceler yetmez. . ben, gezip dolaşan bir ayak- li e O; kurulmuş bir iş maki- nesi.. ayları sürükledik. Sırası gelince üniversiteye gittim Bizim köyün Tire giden yo gü- zel bir çeşme vardır. Arabaya oradan bi- necektim. Annem, babam evden uğurladık. Zehra: — İzin verirsen çeşmeye kadar geleyim, geçireyim seni emişli, — Sen biliriab.. demiştim, Ama yorul- ma, Ö,isteksizliğimi anlamamazlıktan gelerek çabucak giyindi, kapıdan benimle beraber çıktı. Köyün incecik tozlu yollarında ilk defa beraber yürüyorduk. Şehirde kocası ile gezen birçok kadın görmüştüm tabii,. un nn kollarına girerler, başları on na sokulmuş gibi yakın, ba ON Elik, gülüşerek yürüyor- lardı!., a biraz geride yürüyor, ayaklarını söumlarml Di are çalışıyordu. Zaval- lı çocuk, sen bu yürüyüşe hiç bir zaman ayak Gla Seibii ie Arlsası var 25