itlerim ve şep başka yatım. ım. Bu mu kırılan San, söyleyeceğini unutması. hep bü- İyük heyecanından ileri gelmişti. vat rektör, bunları ke en biraz kurtulmuştu. Evet, on Ni biliyordu ki zavallı kızın kabahatı yoktu. “Yalnız, tiyatrosuna böyle bir felâket 3 getiren ai herhalde bir ceza ver- p Sanda nde. asabiyetle, yine ar- tir kızdı. Liv kaya doğru dönerek: sanat aşkı taşy — Kızım, dedi. Bu felâketin sana şmak ve böyle ayrıca ve daha büyük bir felâket getir» istemişti. Tiyağ mesine gönlüm razi olmiyor, Onun için, sin de, kızda f£ seni tiyatromdan muvakket bir zaman armış; başkalam için uzaklaştırmayı daha doğru buluyo- leri dereceyi, or rum. Dört ay tiyatrodan alikan kesilmiş görmüştü. Tah bulunacak. Bu, hem tiyatromuz halkına ı büyük bir kay kölü bir artiste ceza verdiğimizi göste» direktöre söylm rerek onları memnun edecek - çünkü bunu isterler onlar!:;; hemde sana ufak “bir ceza olacak ve aklını ie topl ai bir zaman kazandıracak. : rektör Eş Selma sesini srefi düşünüyg Sp Direktör sordu: — Ne diyorsun? an ders esna sn zafer, e yetsizlik, — Siz nasıl muvafık bulursanız, balim ai öyle olsun Bay direktör. si toplamıştı. | va atıyordu: Geri Selma direktörün odasından çıkıp ia kapılmış olasi “kapıyı kapadıktan sonra, yine durdu. lüf olunmaz mi. “Bu seferki duruşunun sebebi bambaşka aptığı şarkı fi idi; İçeri girerken direktörden fena “sözler işitecegini, onun bağırıp çağiraca- “ğını, kendisini paylıyacağını sanıyordu. Hayır, direktör ona sert davranmamıştı. alnız, bu, onun hayatını yine e kurtarmamıştı. Evet, şimdi avallı kız, bundan iki ay Sali iL “yapayalnız ve yersiz yurtsuz kalmıştı. © Kimsesi yoktu. gidecek yeri yoktu. Ne yapacaktı? ali Kapının önünde fazla durmayı doğru © bulmayarak, o atma a başladı, Biraz sonra merdivenin başına gelmişti. Aşağısı ona bir uçus rum gibi görünüyer.. ve ona, buradan “indikten sonra, kendisini sanki ölüme “atılmış bulacak gibi geliyordu. Aşağıya inmek için bir adım atınca, merdivenin alt başından, ona doğru bir adamın yukarı çıkmakta olduğunu gör- dü ve e durakladı, çünkü bu adamın kim pe tanımıştı: Bu şan şefi Tah- sindi. Evet, direktörün biraz önce ken- disinden bahsettiğini işittiğimiz Tahsin; fakat Selma için bü «(Şan şefi Tahsin» denr başka bir şeydi: O Selmanın “ kalbinden bir yer alan adamdı. Selma, kalbinin bir ânlık heyecanı» düşünce ile gidermek isti. z ze yavaş yavaş adımlarını Amma şimdi aşk falan kaldı ci Kanra ayağı nı a tang * Yazan * VURAL GAYDA * nin alt başında görünen adam, basa makları hızlı bızlı çıkarak genç kıza yaklaşmıştı. Selma durdu, daha fazla M2 Tahsin, onu görünce — Selma! dedi; ve genç kızın elini tuttu, Bu küçük el buz gibi idi. Tahsin tekrar etti: Selma? — Selma önüne bakıyordu. Yalnız: — Gidiyorum |!.. diyebildi. — Nereye? — Direktörl görüştün mü? — Evve — Ne e Selma sutuyordu. Son — Haydi, Allaha ii dedi. Tahsin: — Hayır, dedi, iki iyi arkadaş biri birinden bu kadar çabuk ayrılmaz. Bu sözler üzerine Selma Tahsinin yüzüne baktı. Genç adamın gözlerinde heyecanlı bir gülümseme vardı. Sel nın gözlerine daba dikkatle bakarak sözlerine devam etti! — Hattâ, bizim gibi iki arkadaş bi- ribirinden hiç ayrılmaz | İkisi de merdivenlerden aşağı inme- ye başladılar. pının önünde bekliyen oteme- bil, kapısını iki gence açtı. Selma otomobilde Tahsine, direktör» le konuştuklarını anlattı, Tahsin, direk- törün Selmaya dört aylık bir dizin” verdiğini duyunca: ört ay mı| dedi. — Evet! Selma, Tehsinin ne düşündüğünü anlamak istiyordu. Çünkü «dört ay mı ?, diye biraz düşünceli, düşünceli sormuştu, — Me var? Tahsin durdu. Sonra: r plânım var, dedi: Bir Ame- rika sinema şirketi bir şan şefi arıyor: muş. Buradaki acentesi bana at etti: Gidib gitmiyeceğimi sordu. Pek gitmek istemiyordum. Çünkü, Tahsin durdu. Selma başını çevire» rek ona baktı: Sözünün arkasını getir: mesini bekliyordu. Tahsin, Selmanın müracas gözlerinin içine bakarak sözüne devam etti; — Çünkü seni seviyordum, senden ayrılmak istemiyordum. Genç İtiz, yanındaki adamın bu söz» İerini tatlı bir rüyadaymış gibi dinledi. Yalnız, Tabsinin tuttuğu elini dudak larına götürmesine müsaade etti, Ancak, Selma şimdi Tahsinin neler yapmak istediğin pek iyi mıştı. — Şimdi beni nasıl olsa kaybedes ceksin diye mi Amerikaya gitmeğe ka rar verdin ? Tahsin gülerek izah etti: — Hayır, sevgilim, dedi, yanlış an» lama, söyledim ya: Biz biribirimizden hiç ayrılacak değiliz!.. Amerikaya beraber gideceğiz. anlayama- Pi Tiyatro direklörü, yeni gelen Ame rika sinema mağazinlerini gözden geçi" rirken, birden gözü bir sabifeye dikildi! Orada bir fotoğraf vardı... Bu, ona hiç yabancı bir yüz değildi... Altını okudu; “Selma, tbe new girl of Astral Mu> s'çholl , Gözlerine inanamıyodu. Çünkü bu! . Yıldız Müzik Holunun yeni müzik yıldızı Selma, demekti. Ve gazete, bu yeni «keşfedilen hârika”lan uzun uzun bahsediyor, onun Türkiyeden, şan öğret. meni bay Tahsinle birlikte geldiğini yazıyordu. Direktör, bir ân önceki şaş. kınlığı geçince, yerinden sevinçle fırladı: Çünkü bu iki artisti yetiştirmek şerefi kendi tiyatrosunundu. . Fakat hayır, bir ân sonra, bu dü- sünceğinde yanılmış olduğun anladı. Çünkü gazete bu iki genç Türk artistin Türkiyede hângi tiyatroda çalıştıkları: Dı yazmıyordu. Yazmamakta da haklı idi: Çünkü direktör bunların kıymetini hiç bilmemiş bir insandı. — Dört ay olsun da... diye düşün. dü. Sonra yine bu şaşkın düşüncesine kendisi güldü: — Ben ne abdalım! Artık Selma bir daha buraya gelir mi hiç! “e Fakat, direktör bu tahminde. yanı: lıyordu. Tam dört ay sonra bir gün, gazeteler, Amerika san'at âleminde büyük bir şöh- ret kazanmış iki Türk artistinin, mem leketimize döndüklerini haber Yi lardı. Bunlar Selma ile Tahsin Direktör, bu iki artisti kanli için tiyatrosundan bir heyet gönderdi. O gün akşama doğru Selma, direktörün Se içeri giriyordu: | Safa geldin, kızım. — Safa bulduk, Bay direktör. Direktör sevinci içinde ne söyliye- ceğini bilmiyordu Selma; Arkası 32 inel sayfada 13