nöya nin en meşhur yanardağlarından olan (Mihari) yi bağrında taşıyan Öşi- ma adasının Polis müdürü İto ağlama, düşünceli bir tavırla saçlarını karıştırdı ve yüzünde, birdenbire atılan bir küçük taşın durgun bir suda vücude getirdiği halkaları ândıran, halif çizgiler belirdi. Her akşam, siyah kaplı, kalın delteri- nin üzerine eğilerek bir şeyler kaydeder- ken, yüzünde aynı karışıklık belirirdi. Fajisama, yazdıklarını bir daha gör den geçirdi: «İntihar teşebbüsü : 3 rilmiştir. İntihar vak'ası: On Ve sonra defteri kapıyarak düşünceye daldı, Korkunç kıraterinden, etrafa zehirli gaz ve kükürt saçan (Mihari) nin bir is- mi de ölüm volkanıdır. Çünkü, biribirine âşık iki gencin, birleşme yolunda önlerine çıkan engellerden bıkarak, kendilerini bu yanardağın alev fışkıran ağzından içeri attıklarından beri, ( Mihari ) nin kızgın lâv- ları içinde can vermek, âdeta bir an'âne halini almıştı, Nihayet hükümet, bu şekil- de intihar usulünü ortadan kaldırmak için, adada hususi bir polis teşkilâtı vücude getirmeği münasib ir ve bu işe İto Fajisama memur edilmi Bir senedenberi, Ba, a muvaffa- kıyetle yapan Fajisama, her sabah saat dörtte kalkar arısı Kiyako'nun ak- ia a pirinci yedikten sonra ilk yı Eee karşılamak üzere inle li çık ida bu ha: mi attan biraz memnun olsa, Fajisama kendisini; bahtiyar adde- , Hepsi geri çev- * Çeviren : İLHAN S. TANAR * 22 decekti. Fakat Kiyako'nun gözleri daima yaşlı, sözleri daima sitemli ve şikâyetlerle doluydu, Adaya ilk geldikleri vakit, gece- leri duyulan garib uğultulardan, kendile- rini uykularında sıçratan âni sârsıntılardan yee ürkmüştü. Hele, Mihari'nin, zaman zanan tutan deliler gibi, birden coşup, etrafı kızgın Jâv ve duman- lara boğduğu günlerde, ikinci bir Pompei vak'asile karşılaşacaklarını sanarak titredi. ya volkana atılarak intihar edenler can veremezler, lâvların içinde ebediyen kıv- ranır armış!. Ve geceleri duyulan garib ses. ler de onların feryatları, iniltileri imiş| Fakat Fajisama, hırafeye değil fenne ina- nan, asri kafalı bir Japon olduğu için, bu gibi batıl itikatlara kulak asmazdı. Bir senedenberi yalnız üç defa vazi- fesinde kusur etmişti. İki kadın ile bir er- kek nasılsa gözünden kaçarak Mihari'nin sonsuz derinliklerinde kaybolmuşlardı Fajisama siyah kaplı delteri, caketinin iç cebine ihtimamla yerleştirerek iskele yolunda, her zamanki mevkiine gitti ve oda epe nöneli vapurdan çıkanları tetkike koyuldu. u, cebine doldurduğu fıstıkları avuç avuç yiyerek uzaklaşan adam!, Yok, on dan korkulmaz.. Bir insanın fıstık yi- yerek ölüme gidebileceğini tasavvur ede- bilir misiniz ? üphesiz, hayır, Zaten, bir senenin verdiği tecrübe ile Fajisama, niyeti fena olanları, bir görüşte seçerdi. Asabi, do- nuk bir gülüş, eğik bir baş ve düşük o- muzlar.. gözlerde bir korku parıltısı... Lâkin şu genç kız ile delikanlının vazi- yetleri biraz şüpheli! Elele tutuşmuşlar, tepeye çıkıyorlar — Affedersiniz. ben polis müdürü İto Fajisama'yım. Siz, galiba Mihari'ye gi. diyor sunuz ? Kız Da öne eğdi. Delikanlı dişlerinin arasindan — Evet, diye hömurdandı. — Belki biribirinizle evlisiniz. İki baş yukarı kalktı: — Hayıi Ve biribirlerinin ellerini daha sıkı tut- tular. — Bana bak, Bayl ister âmir, ister po: lis, ister kim olursan ol. Bizim gideceği- miz yere karışamazsın. — Peki amma, bu kadar acele ne için? Biraz dinlenin! Baksanıza vüzgâr bile yorulur da, bir yaprak kımıldatacak hali kalmaz. Biz neden dinlenmiyelim ? Galiba aileleriniz evlenmenize müsaade etmiyor? — Fakat siz nerden biliyor sunuz? — Vazifem olduğu için... Hem yalnız onu değil.. Mihari yolile a mr ter: ketmek istediğinizi de biliy: İkisiniz de başları Göğün ei — Nasıl bildim.. genç çılgınlar ç ehemmiyetsiz bir mesele için ölme : kışmak | Sizin muhterem ailenize ben| dim yazacağım We nişanlanmanız |ı a saade alacağım, 4 Bu va hıçkırıklı bir sesle, geç j konuştu i — Size son derece müteşekkin; İ çocuğumuza sizin isminizi vereceğiz, ii — Âlâ; Hadi şimdi geri dönün, £ İ yarabbi) ben burada olmasam, bu k " çukür ağzına kadar cesst dolacak bana müsaade,. şu genç adamın hali | iyi görmiyorum, Hadı çocuklar güle düğünde beni de hatırlayınl.. Tepeye çıkan bir genç adamın £ sından seslendi : — Arkadaşl.. bir dakika durur m Beni bekleyiver, Nereye böyle? | < Koltuğunun altında yaldızlı biç taşıyan şık genç i — Volkanı Tirele, çıkyorum|e bin verdi. Size ne bundan — Hiç, sade sordum.. birşey ii içi gil, Ben de oraya gidiyorum. Bedhil yalınızım. Arkadaş olursa keder he pir derler. | — Gel bakalım öyle ise, berabe| lim, | Bir müddet, konuşmadan, yukuşl yin miandılar, Volkanın ağzından, sanki kel yüzünün beyaz bulutların çekemiyi gibi simsiyah, kesif dumanlar fişki di T — Siz herhalde Tokya'dan sl sunuz. Kibar bir aileye mensubsüni Adam, cevab vermedi. Pjisamiğğ rar sordu: - du gaz — Vedâ şiirinizi yazdınız mi bağl e. Genç adam birden canlandı, he Ti a dolu sesle ; wet Bay! dedi. Yazdım. Fakat Lİ birşeyler değil, Okumak © ği s€niz. . di Cebinden bir tomar kâğıt çı kardı Fajisama, birkaç şiir okudu: — Fevkalâde, azizim, enfes | Ba vi yük şairlerimiz daha güzel yazamaz siz bu eşsiz istidadı söndüreceksini 4, mi? Ne için? Bir iki gazete yazılarını”. detti. Müteessir oldunuz; fakat bİS | mma misiniz ki, bu her san'atkârın başm! miştir. İşte şimdi tam kraterdeji | şeyden birini seçmek senin N korkunç lâvların arasında ölümü mü parlâk, mlm dolu bir e e li dar istiyorsu Bir saat sonra mü vapurf şair, Fajisama" nın elini hararetle silt — İlk çıkacak olan eserimi si” edici imzalı bir iie gönde: , se) “dir Fajisama, “ici he güneşi mü ışıklarile kızaran yolda, evine doğ tar rüdü, Kapıyı vuracağı sırada, tal arasindan bir hışırtı işitti.