İZMİR MİLLİ KÜTÜPHANE Direktörü BAY “CELAL SA > BIR SAAT i > Ni 1 5 İzi bir sessizlik içinde ilerliyoruz. O kadar temiz ve it ile bakılan Üstat diyor ki: “Maalesef bi- ; bu müessese, Türk Cumhuriyetinin şaheserlerinden bildik Türkün, Sl l azmettikten sonra, nelere muvaffak olacağını gösterir. mecmualarımızın üstü 1 Bu ulu süküneti ihlâl etmemek için, ayaklarımın ucuna basıyorum. forma, içini sorma-,, " 5 ii ; Ür m | Kütüphanenin dıştan görünüşü k İ ! I Kütüphaneyi id. ii edenler (İktisat Veki- ay Celâl Bayar, eni direktörün yanında £ ; durmaktadır ) ; CAHİT i d UÜLUCENK i Kütüphanenin İçten » görünüşü: (Dolaplar). Arkadaşım büranın bir kütüphane | olduğunu düşüerek: 1 — Galiba kütüpanede ki yok?... m | Okuma salonunu göstererek : : — İşte bak! diyorum. Hayra kendini alamamış olacak ki : h3 > ği : — Aşk olsun, bu kadar kalabalıkta çıt çıkmasın, pek ender > hiz i N müesseselerde görülür. Direktörün odasına giriyoruz. Önüm, iki üç öğreniciye bir şeyler anlattığını görüyorum : N — Teşekkür ederiz, sizi rahatsız ettik. Baylara izahatınızı VELİDİZ. — Peki... sonra da sizinle konuşuruz. Biz de üstadın vermiş olduğu izahatı dinliyoruz. Diyor ki: — Şu gördüğünüz sıfır rakamının kiymeti vardır. Ben şimdi bunu ispat etmeğe çalışıyorum. Bu fikir üzerinde notla- rım vardır. Benim bu işle alâkadar olduğumu işiden Avrupalı bir pröfesör, benden notlarımı istetti, Fakat göndermedim Gönderseydim, o tetkik eder de, benim verdiğim doğru ne- ticelere vardı mı, artık eser senin değil onundur. Birçok Türk eserleri hep böyle olmuştur. Gönderilmiştir. Doğru görülmüş,