Cemal Işın $ (İR lenecek.. ıpta edile »n direktör amimi sesi üm vuru yor ve yavaş yavaş, bol bir güneşin yıkadığı, uçsuz bugaksız görünen kori- dorda ileriliyoruz. Solmuzdaki pencereler, bize, ders © odalarından, parça parça sabneler ve vie tiyori Gözleri öğretmene dikilmiş, birer dikkat heykeli gibi dizi dizi başlar... yahut, önlerindeki kâğıtlarda dolaşan parmaklarına saplanmış bakışlar... Bazı pencerelerin önünde inadına dakikalarca duruyorum. Ne olur, yanılsa, biri başını bu larafa çevirse de.. gözgöze gelsek., ayır... pencerenin önünde ui çalsam, anladım, yine kendim dinliye* ceğim., Lâboratuvarlar... İtiraf ederim ki, bir oyuncak sergi- sine benzettiğim bu odalarla başım hiç te hoş değildir. Buna rağmen, Maltepe lisesinin bu bakımdan da hayli zengin olduğunu söylemem İâzimdiır. Koridorların biri biterken kıvrılarak dersanelerden sonra dolaşıyor, nihayet, bas şında beyaz külâhı, bir İransatlantik kaptanı azametile tencerelerinin önün- de kollarını aşçıbaşı ile karşı” laşıyoruz. 2 Burası da hamam... - Belediye reisi olsaydım, İstanbul germiş hamamcılarını her gün, durup dinlenmeden işleyen bir hama- ekalâ tertemiz tutulas için, birer kere olsun, kollarından tu» gösterebilmek tar buraya getirirdim. Ve kim der ki şu bembeyaz ütülü çarşaflara bürünmüş ya- taklardan birkaç saat önce uya” nanlar vardı... En dipteki dairenin önünde, endişeli duraklıyorum. Sonra yol gösteren mektebin doktorunun peşinde yürüyoruz. Bomboş yataklarile bir oda... bomboş yataklarile ikinci oda.. nihayet son odada üç hasta çocuk. Bine yakın, kabına sığmıyan genç arasında - - nimle beraber: (Şeytan kulağına kurşun) diyerek tahtaya vurun : üç gelin siz de be parmağınızı muztaribi..