in üzerine" . VD) bir stek, bir frenk gömleği giydi. darma sandallarını geçirdi. Dışarı e çekli, güneş ışığı içinde yanan ant” rede sevdiği eş arkadaşı onu görünce lan ar: — Niçin bu kadar geç kaldın? — Seni, köşebaşında bekledik bek- ledik, gelmeyince merak ederek buraya kadar geldik. azan, hepsinin ellerini sıkarak te- şekkür ediyor, gece geç yatlığından, erken kalkamadığını anlatıyordu. Hirisi sözünü kesti: — Anladık küçük hanım. Senin yü” zünden bu kadar geç kaldık, burada daba uzun kalırsak denize giremiyeceğiz... Nazan gülümsedi : — Hakkın var. Geç kalmıyalım. Ben öğleden sonra İstanbula ineceğim u güzel günlerde işin — Kimbilir canım, belki bir rande- vVusu vardır! Nazan gülümsüyordu N — Şakayı bir tarafa bırakalım. İs- tanbulda mühim bir işim yok. Alış ve- riş yapacağım. — Öyle ise biz de geliriz. — Ekremle, Şakir gelmek istemez ler herhalde, fakat siz gelirseniz, fi- kirlerinizden istifade ederim. «Yaprak? uzun kirpikli güzel gözle- rini süzerek s — Sakladığın bisi var gibi, sen bütün yazlıklarını yapmıştın? Nazan, elini dudaklarına götürerek: — Susldedi; o kadar meraklı olma. Sonra anlarsınız... ne? Nazan, ayna karşısında saçlarını dü” vuruldu. İçriye hiz — Bay Şakirle, Bayan Yaprak gel» diler... (Genç kız, saçlarına, yüzüne bir kere daha baktı: — Salona al, Şimdi geliyorum. Biraz sonra karşılıklı oturmuşlardı. Yaprak nazlı nazlı soruyordu: — Kuzum Nazan, Şakir pazara gel miyecekmiş, bu olur mu hiçi özar, hayretle dönerek Şakire baktı: — Bu nasıl iş Şakir? benim isim günümde senin gelmemen Delikanlı, boynunu bükmüştü : — Ben de bunu söylemeğe geldim Pazara gelip gelmemem senin n, Paristen gelen bir arka» ai İst etmiştim. Onu bırakıp gelemem. Eğer, sen müsaade edersen beraber geliriz... Nazan, güldü: — Uzatma Şakir, pazar gecesi ars kadaşını da davet ediyorum. Gerç kız, göz kırparak Şakire bakı" yordu: — Yalnız kulağına fısılda, hediyesiz gelmesin! — O kolay, merak etme: gösterdiğin emniyet ve samimiyete çok teşekkür ederim Nazan... — Estağfurullah efendim. a yordu: u — Fena değil, pazara görürsün... * Nazan, Salona girince, bir alkış tu» fanı onu imi Genç kız şaşırmıştı: oluyorsunuz kuzum? > Ee lalidesn Nazan... — Bu ne çe şede ei Yaprak koşarak genç kızın yanına g — Çök güzelsin Nazan Elbisen fev- kalâde almuş do ğrusu. Genç kız, izel ediyor, arkadaş» İarının ellerini sıkarak dolaşıy ordu: yi nerede kuzum? yoksa beni atlattı mı? Yaprak, gülümsedi : — Yanında arkadaşile beraber bal konda ! Nazan, balkona doğru yürüdü. Dışu- rıda ay ışıklı bir gece vardı. Balkonun kapısında mavi aydınlığın içinde, iki erkek silüeti görünüyordu. Genç kı yaklaşınca, Şakir dönerek, onun elleri- ni avuçlarına aldı: — Bu ne güzellik Nazan... Zavallı arkadaşımın hayatı tehlikeye girecek. — Arkası 3İ incel sayfada —