Di | lığı geçme dikçe, başını di bakalım, a m “0 iş o m »a beylerinin, bizim mezarlı itamadı) Hem hı kulübeye... şiterek başım bu sözlerin iyinin. yüzüne una elini ko üsura bakma, sem Oo yoktur. otur da, ben a, hem işler skip öturdu, durup. çiçek: ı bir şey var kün değildi. içekler serin lüne tap taze - ferahlıyor, dan bu garip yor, şoförün ilere dayans du. Alnının ter ar; müfettişe üstüne otur kanlı; kusur rlardan falan tor değilim! neden elimi, adımı İ gibi, vE bir tavır aldiğiğ İdikten sonri ılmayı döğri z olarak: Demir dayı! » kapkazıl birği acı bir ger sesle: 5 kahpenin, memleketi kana boyamış, 'yü- günden birçok kanlar, katiller olmuş bir . Ben de bunun bek- acıklı, ve o kadar kinli bir ifade ile söylenmişti ki, müfeltiş bir tek soru dahi soramamıştı. Her ikisi de önlerine hakıyor- Akşamın loş kar yüzlerindeki gölgeleri dah koyulaştırmıştı. Demir da yı elinde bir ot parçasını ezip, küçük küçük parça lara ayırarak, sinirli sinirli nefes alıyordu. Birden kaşinı kaldırdı. j i i vet Bayı ; bu- mezar bir kahpenin me- yarı.. ben de onun bekçisi ve kahçıvanıyım. Ancak elegüne ne bundan? Ne- den beni rahatsız ediyor- pl Bunu söylemekle bara- kırmış olmaktan korkarak : ber, misalirini — Kusura bakma, bu sözlerim oOsana değildir. Bazı mendebür herifler, kasabada o senelerdenberi devam eden bu dedikoduyu dillerinden bırakmıyorlar da, onlara çok kızıyorum. #Haydi içeri girelim burada # kalmanız doğru değil. i O Müfettiş, şoförü savdığına çoktan piş- Kman olmuştu. Artık çaresizdi. İçeri gir- #mek de istemiyordu. Demir dayı bu tered. #düdü görünce, gülümseyerek : — Gel, delikanlı gel, korkma, seni bir #yece misafir edebilirim. Bir kahpe bekçi- #sinin, bir eski eşkiyanın evinde isen de sana bir zarargelmez. Başka bir ağanın rine inseydin belki daha çok rahat eder, Kdaha iyi ikram görürdün. Ancak alt tara- Kfinda da muhakkak sana bir iltimas, bir iltizam, bir himaye teklifi yapılırdı. Burada iç olmazsa bunlar yoktur. Bir çanak yo: e bir tas çörbamız bulunur ir de temiz yatağımız vardır berce içeri girdiler, sağda bir odaya oturdular. Pembe fanoslu bir lâmba lüle ii e a e — Deniz li ii şu m hikâye- isini anlatsana, pek merak ediyorum; dedi. Memir e elini başının üstünde sallayarak — Can; e edeceksin bu masalı, gönlünün acımasını istemem. — Yok rica ederim. Yalvarırım. — Pek iyi, kısaca söyleyeyim. Bu kız. Keağız dünyada eşi, emsalı bulunmaz bir Şi oaramandır. Benim nişanlım idi. Ben YAŞANMIŞ zehirli asker olunca başına çul- landılar; zorla cebirleş onu dağ: lara kaldırdılar. Ben de bu yüz- askerden kaçtım. Geldim; ancak kimseyi Di da intikam alamadım. Gene döndüm Kuvayı li Si Gn da dön- üm geldim. Elmasın - işte bu e buldum. onur mezarda adı Elmastır - gömüldüğü yeri Kemiklerini cıkarttım; getirdim burada gömmek a m, Ahali : «bir kahpenin kemikleri biz mezarlığımza koymayızlu dediler. Ben de burayı in aldım. Küçük bir ev yaplım ve bömikler de bi aya anin ye gördüğün mezarın sırrı bundan ibaret B. emir dayı, Bi ei söyledik- lerin,bir facin ki, baştanbaşa yürekler yara- sıdır. Bunu biraz daha anlatsan olmaz mı? e ben sana, senin hayatını din- lemek için sn Demir dayı, ben bir... müfettişiyim. ya ve o yurdumun dertlerini öğrenip anlamak istiyorum. Ne va bana yaşadığımız kötü ve iyi günleri söyle ?.. "De mir dayı, müfettişin yüzüne uzun uzun baktıktan sonra, elini alnına koyarak gözlerini bir noktaya dikti, Düşündü, düşündü. — Sen bir devlet Ea bir, « cumü- yel hükümeti oadamısın öyle mi de likanl Öyle ise sana iyi alnız bir aki rin hikâyesini değil de, memleketin çektiği bütün ipi ni cn hayatımın macera: söyliy , Ben, dlağa çıkmış bir eskiya gibi bir haydar gibi de tanınmış Me ada izi vm BA in veya iste- ei ie bımı da yüzüme ül çekinmezler "Öyle ise çorba mızı içelim de başlıyalım. Demir dayı, kendi elile hazırladığı solrasında misafirini ağırlamak e riyakâr ısrarlarda bulunmadı. Karınları ya doymuş . Kalktılar, karşılıklı otur- dayı doğrularak, başının üstüne gelen raftan bir tomar çıkardı. Ve: — İyi kötü.ben de biraz okumuş yaz- miş bir li Ancak on sene var ki yalnız çiçeklerle el Kalemi, def: teri, kitabı bir tarafa bıraktım Arkası 30 inci sayfada) BİR OLGUNUN ROMANI...