YOLCUSU Yazan: MUAZZEZ Tanyerinde beliren ilk ışıklar, uzak doğunun baharla canlanan ağaçlarını parlatırken,. çiçekli bahçeleri şen ses- lerile dolduran kuşlar uçuşmağa baş» ladı. Güney esinlerinin getirdiği serin deniz havasının, ak perdelerini titret- tiği ak bir evin, ak yaseminlerle süslü 'esinde oturan genç bir kı çöl gecelerinin kıvık İzak kameri var, Gözlerinde, cımlı derinliği parlıyor onun... doğu elinin bu en güzel kızı, gözlerin- deki parıltılarla, geleceğin ona bazır- liyacağı mesut yaşayışları düşünüyor. Ta uzaktan, yaşlı gözlerle ona bakan muztarip bir kalbin çırpınışlarından, haberdar bile değil. Raca, Törkelinin bükün güzelliklerini üzerinde toplıyan Bahaturu sevmiş, onu istemişti. Bir hafta sonra yaşayış- arı o birleşecekti. (Fakat, aturu uzun zamandır li bir bir genç vardı. Ünun nınkinden derin ve ne ki Racü dei a meri değildi. ol. fakat fakir bir Türk oğluydu. Babaturu, aşkının çiçeklerile süsleyip, bir melike gibi ancak, kalbindeki tahta olurtabi- lirdi. “Hayatın küvete tapan kanunu, bu Türk oğlunu da bedbaht edecekti.. ve etti de... # . Bir hafta sonra büyük şenliklerle Raca, Babaturla evlenmişti. İkisi d. a mesut bir yaşayışın urunçlarile (heye can) dolu!/.. Genç ümdteizliğin acı karanlığı içinde kıvra- nıyordu. Fakat, sevdiğinin saadetini kıskanacak kadar basit ruhlu değildi 0... Onun, kalbi yurdunu kucaklıyan Ok- BU YAZI: adamsa: ıstırap ve 4 va e 2 z v— KAPTANOĞLU yanus kadar engin, Himalayalar kadar yüksekti.. lari içinde, kendini teselli edecek yük- . Solan emelleri, kırılan bayal- sek ve temiz duygular buluyordu. Kalbinin derin derin acıyan sizila- rmi,, için için okıvılcımlanan isyan hislerini duymamıya çalışıyor : “Benim istediğim (O Babalurun saadetiydil O, mes'ut olduktan sonra, ben ıstırap çek» mişim ne çıkar ?İ.,, diyor.. Tabiatın kucağında o muhayyel çiçekte onu hatırlıyarak.. her dinliyerek yaşıyor. “ seste onü *# Genç adam için acılarla zincirlenip uzayan yıllar, Bahatur içirf zevklerle kıs salıyor; ona ıstırabı tanıtmadarn bitiyor. O, yine bir bahar doğusunun yeşillik. leri arasına gizlenmiş ak bir sarayın, deniz esinlerile titreştiği ak perdeli bir odasında, kendini sevenlerin kolları arasında, uykusuna dalıyor. Ne güzel acı bir bis. nede büzük senle biz tel ak.. Raca, bu kutsal ölüsüne bir türbe eze istiyor. Fakat, istiyor ki bu, türbeler en güzeli olsun... Her katalin ela pilânlar içinden seçilen en güzeli, uzun çalışmalardan sonra bitiyor. O kadar güzel oluyorki, bu türbeyi ber gören şaşarak duruyor . Fakat, Raçanın kalbini kemi- ren bir dert var “Ya, diyor; bu adam daha güzel bir eser yaparsa! *. Bunu imkânsız kılmak için onu gözlerini dağlamayı önünde. yaratan adamın düşünüyor. Doğu elini Gilan kızıl bir batı... Kızıl ışıltılı ak yaseminler, yeşil çok DUYGULU. “İÇLİ “BİR: GENÇ YAZICININ İNDEN yapraklar Knildanmallâp kKorkuyar.. | ÇIKMIŞTIR... OKUYUNUZ! iklere sarılıp ak bir türbeyi kır caklamış... | Çalışan birçok insan unun önünde... içinde parlak renklerle daha &ol. gun görünen saçları ak, yaşayış nın acılığı ea e derin izlerde Etraftaki gibi... Gör leri, uzak âlemlerin esrarlı derin: liğinde kaybolmuş sanki... Bur daki insanlardan o k li uzakta ki Racâ, osırmali elbisesi, bayat dolu yüzile ona yaklaşıyor! — Mümar, diyor, gözlerin kör olacak, fakat bütün yaşayışını ben temin edeceğim; gözlerinin yok. luğunu bileiyteelila ile... . duymuyor sanki... Yalnız dudaklarında etrafındakileri istih. kar eden bir gülü Bu, etrafındaki insanların sn lığına acıyan, öyle bir gülüş Bir ân.. , Batının kızıllığı ei Her taraf sessiz. , Esin bile dü Kuşlar kanatlarını büzüp saklamışlar, hiç ses yek.. Esrarlı âlemlerin derinliğine dali uzanan eller, titriyerek geri Herkeste gözlere, YOL. Ö, zaten kördür... dör büyük bir korku ve çekingenlik var. Raca: Mimar, kör olan gözlerinle bi eseri asıl yaptın; ve daha büyük bir eser yapacak mısın? diyor.. verecek aşkımdan ve kalbimden başlı bir şeyim yoktu. Sen mediklerimi verdin, mes'ut oldu. Beni di bugüne kadar yaşatan onun saadetiy bugünsel.. O, avuçlarımda ufalanıp üzel rinde yükselen şu türbenin altında, bir İşte bu eser aşk min ilk ve son Ona işle diğim (o taoprakları yumuşatmak içim o kadar gözyaşı döktüm... Şu mermerleri yığın toprak oldu... eseridir... parlatmak için, gözlerimin nurundat o kadar sarfettim ki, türbe bittiği gün görmüyordum artık... Siz ona büyük bit saadet verdinizi ben de ona, onu gö mek için yaşıyan gözlerimi (o fediği ederek, Ebi eser yaptım. Bu, onun rü hunu memrun etmişse ben ler öna benim vereği e e i | Gözlerim ve ne ziyanı varlı Hem vE) ve kimi göreceğim Race en, gözlerim bakarken de, etrafımdi biribirlerini aldatan.. kuvetsizleri eze