Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
7 ŞUBAT 1936 CUMA ULUS SAYF 1 — Yahyanın Suriyeye gitmesi, 2 — Kendisinin Uzcyınn evinde salması, İdrisle konuşması, Musa isminde bir adamın muğraması, Kuneytraya gitmesi, oradan Ammana geçmesi, İdrisin Merci Sul- tandaki akrabasını tanımaması, Yahya- nın resmi vesikalara rağmen Merci Sul- tanda Yakup ile beraber bulunduğunu inkâr etmesi gibi tesadüfler. Halepte yardımına 3 — Yahyanım Manol ile tanışması, Etemle görüşmesi. 4 — Yemin sahnesinin mevcudiyeti. 5 — Silahların mevcut olduğu. 6 — Yahyanın bütün itiraflarının hakikate tamamen mukarin bulunduğu keyfiyetleridir. Şimdi Yahyanın ortaya atmış oldu- ğu isimler meselesine nakli kelâm e- debiliriz. Attığı isimler Üzeyir, Arif, Şemsettin, İdris, Şaban, İsmail, Ali Sa- iptir. Üzeyirle Arif hakkındaki görüş- *lerimizi onlara ait bahiste anlatacağız. Ali Saip ismini Şemsettin ve İdris dsimlerini nasıl atmıştır. Bunun için Yahyanın istintak dairesindeki rücua dair ifadesini tahlil edersek hakikate vasıl olmuş oluruz. y Ali Saip ismini itirafta ne suretle ortaya atıldığını polis müdürü Sadri şahit srfatiyle hururumuzda sarahaten l Yahya rü da bu ismi büyük adam ismi istenilmesinden usanarak ak- hna gelen ilk isim olduğu için ortaya attığını söylemektedir. İdris ve Şem- Bettis isimlerini de bu suretle attığını ifade eylemektedir: Büyük vicdanları- nıza hitap ediyorum. Kuşçubaşı Eşref- ten bahseden, çerkes cemiyetinin bütün teşkilâtını bilen Gazinin şans eseri o- larak muvaffak olduğunu etmeden nak- leden teşkilâtın uzuvları olan Emin, Edip, Haydar hoca gibi şahsiyetlerden demvuran çerkes cemiyetinin varida- tanın nerelerden geldiğini bilen Yahya- nın Türkiyede büyük adam olarak ta- nıdığı yegâne şahsiyet Ali Saip oldu- ğunu kabul edebilirmisiniz. Bir an için bunu kabul edelim. Çokak nahiye mü- dürü Şemsettin nereden aklına geldi. Kendisi Karamezar köylüdür, yani Cey- ban kazasına merbuttur. Çokak ise An- dirinindir. Muhakkak bu söylediği i- simler meyanında bir nahiye müdürü- nün bulunması kendisine cebredildiyse bu müdürün Çokak değil herhalde ken- di köyünün merbut olduğu nahiye mü- dürü olması lâzımgelirdi. Haydi diyelim ki Ali Saip söyledikten sonra diğer isimleri de o havaliden söylemek istedi. Adana ve havalisinde tanınmış olarak başka a- damlar yokmıydı. olan Yahya bu uyduramazmıydı. Ne diye bir Adanadan bir Maraştan i- simler ortaya atıyor. Şu cihete de na- Uydurmuş isimleri zor1 dikkatinizi celbederim. Farzede- lim ki Yahya büyük adam kim vardır, sualinden bırakarak Ali Saip ismini or- taya atmış olsun. Ali Saip ismi 80 kü- sBur sahifelik zabıta evrakının 24 üncü sahifesinde muharrerdir. Ondan sonra Zavıtada kendisine mütemadiyen başka buyük adam kim var sualleri sorulmuş- tuxr. Uydurmak kabiliyetinde olan Yah- ya bir başka ismi daha niye ortaya at- mamıştır. Kaldı ki Yahyanın Ammana gittiği yemıin ettiği maddi delillerle tesbit e- dildikten sonra bu husustaki itirafları- nı doğru addedip Ali Saip ismi üzerin- deki itirafını kabul etmemek için hiç bir sebeb de mevcut değildir. Yahyanın — itirafına ait suretle tahlil ettikten sonra Yahyanın mahkeme huzurundaki ifadesi üzerin- de de bir nebze kısmı şu meşgul olmaklığımız Jâzımdır. Bunun için evelemirde kısa hatlarla tekrar itirafına rücu etmek iktiza ediyor. Yahyanın itirafı umumi hatlarla şöyle idi : Kaçak olarak Su- riyeye gitmiş, Halep, Şam, Kuneytra tarikiyle Ammana gitmiş, Ammanda Etemle tanışmış, badehu Etem kandi- sini Türk ajanından vikaye maksadiy- le Hayfaya göndermiş oradan tekrar Ççağınmış ve malüm olan yemini yap- tırdıktan sonra suikaet için Türkiyeye göndemmniş. Şu itirafı kısa hatlarla teebit ettikten sonra mahkemedeki ifa- değine nakli kelâm edelim : Yahyanın Suriyeye geçiş tarzı Am- mana gittiği zamana kadar retle hikâye edilmektedir. Yalnız bu- racıkta Yahya bütün zekâsiyle bir nok- aynı su- ta bulmuş Suriyeye İdris ile görüştüğü gitmeden evvel inkâr etmiştir. Buna sebepte bizim âstintak- daki iddianamemizde bu noktaya te- noktasını mas etmiş olmaklığımızdır. Ammana kadar olan seyahatte Yahyanın itira- fiyle mahkemedeki beyanatı arasında mübayin görülen nokta yalnız İdrisle görüşmediği cihetidir. Diğer noktalar tamamen mutabıktır. Yahya mahkeme huzurunda Ammana gittikten sonra Manolun yanında işe girdiğini söyle- miş ve beş altı gün sonra kehndisine beş altı lira toplanarak memlekete dönmek üzere Şama hareket ettiğini ve Şamda bu beş Aaltı lirayı bozdurur- ken parası çalındığı için tekrar Amma- na döndüğünü, Ammanda bir gece ka- larak Hayfaya gittiğini ifade etmiştir. İtirafındaki mantıki teselsül göz ö- nünde tutulursa mahkemedeki ifadesi- nde düşmüş olduğu büyük mantıksız- lık kendiliğinden tebarüz eyler. Yahya Suriyeye niçin gitmişti ? Pa- k için Manolun yanına yine para kazanmak için girmişti. Manolun yanında kısa bir müddet kaldıktan sonra neye çıktı ? Mademki Hamit ve Mahmut kendisne altı yedi lira vere- bilecek bir vaziyette idiler. Bidayette niçin bu parayı'almadı ? Altı yedi lira kendi işini görecek bir meblağ ise bunu Türkiyede kazanmağa imkân yokmuydu ? Şamda parasını kaybet- tikten sonra tekrar Ammana niçin döndü ? Haydi diyelim ki tekrar para almak için dönmüş olsun bir gece kaldıktan sonra nı:'d'rye Hay- faya gitti ? Görülüyor ki itirafatında ne kadar mevcut se inkârında da ©o kadar man- tıksızlık © kadar gayrı mantıki bir silsile takip etmektedir. Yahyanın itirafatının sıh- hatine ve inkârının tamamen yalan olduğuna bundan daha kuvvetli vicda- ni bir delil olamaz. ra ka Ammana insicam ve mantıki seyir o kadar birbirine aykırılık Yahyanın inkârında düşmüş olduğu gok büyük bir tenakuz daha mevcut- tur. Bunu da izah etmekliğimiz lâzım- dra. Yahya mahkemedeki ifadesinde kendisi Kümbetirnde yakalandığı zamman karakol kı danının kendisine şöyle hitap ettiğini söyliyor : ( Eğer sen Şamda Hasso namında biris” * — yanı- na gelip müdürü sorduğunu ve müdü- rün mektubunu aldığını karakolda söylersen seni serbest bırakır sevnakını da yırtarız. ) Karakola götürülen Yahya orada bodrum katında zulüm gördüğünü söylüyor. Şimdi en edna bir mantık ile şöyle düşünmek — mecburiyetinde- yiz : Mademki karakol kumandanı Yahyaya Hasso meselesini telkin et- miştir, ifade vermesi için zulmettiği zaman bu meseleyi söyletmiş olması lâzımdı. Halbuki Yahyanın Andirinde alınan ifadesinde Hasso bahsına ait tek bir kelime bile yoktur. Şu da gös- teriyor ki Yahya itirafında ne dereceye kadar samimi ise inkârında da o kadar cali bulunmakta ve inkâra mütedair sözlerinin hepsini mütenakıs bir şekil- de ifade etmektedir. Yahya hakkındaki sözlerimizi biti- rirken şu noktaya da işaret etmek iste- rim. Yahya zulüm görmüştür. İfadele - ri tazyik altında alınmış mıdır alınma - mış mıdır bu ciheti bütün maznunlar hakkındaki delillerimi saydıktan son- ra izah edeceğim. Diğer mazmınlardan baliscderken bazı yerlerde gene Yah - yaya temas etmek #izere Yahya'ya ait ö.lerimi burada <esiyorum. Maznunlardan Üzeyir'e — geçelim: Üzeyir'in ifadelerini de tahlil ederken Yahya'da takib ettiğimiz sistemi takib edecek itirafatiyle mahkemedeki beya- natı arasındaki sözler hakkında tahlil - ler yapacağız. Üzeyir yalnız hazırlık tahkikatın- dı ve sulh hâkimi huzurunda itirafatta bulunmuş ilk tahkikat sırasında külli- yen inkâra sapmıştır. Üzeyir'in hazırlık tahkikatı ve sulh hâkimi huzurundaki ifadelerinin hututu esasiyesi şudur: (Bu sene apne- mıyorum evimin kapısının önünde do- Jaşırken Göksun kazasına bağlı Meh- metbey K. den Çerkes Şaban çavuşun kardeşi İsmail'i gördüm. İsmail beni çağırdı. Köyün dışarısı olan noktada ormanlık arasında ve su kıyısında beş kişi oturuyorlardı. İsmail bu beş kişi- yi göstererek, Hamdi, Yakup, Aziz ol - duklarını söy'edi. Niçin — geldiklerini anlattılar. Ben esasen bunların Ata - türk'e suikast için geleceklerini yedi sekiz ay evvel Amman'dan gelen kar- deşim Arif'ten iştimiştim. Etem ve ar- kadaşlarının Amman'da — toplanarak Türkiye hükümetine karşı fenalık yap- mak teşebbüsünde olduklarını ve hattâ Sultan Hamidin oğlu Selimin - Amma - na gelerek arapları uyandırmak için caşka hükümetlerle birleşeceğini tarih ten iki sene evvel Ammandan gelen muhacir isminde birisinden işittiğini onun için bu suikastçıları beklemekte olduğunu söylemiştir. Üzeyir itirafına şöyle devam etmektedir. Bu adamlara şimdi hükümet pek sıkı davranıyor si- zi Ali Saibe götüremem dedim ve bun- lar da geldikleri yoldan geriye döne - rek gittiler. Ertesi gün akşam Üzeri ben yaylaya gidiyordum. Yolda Meh - metbey K. den Şaban çavuşa rastgel - dim Şabana nereye gidiyorsun dedim Suriye'den bizim çocuklar geldi baş- larma bir fenalık gelmesin ben de on- ların geldiğini ve Ali Aible konuşmak istediklerini fakat hükümet çok sıkı a- radığından muvaffak olamıyacakların- dan geri çevirdiğimi söyledim. Şaban çavuş İsmailin ağabeyisidir. Bana Ha- mdide olup kendisine verdikleri bir mektubu Ali Saibe götürmek için ver - di. Ali Saibin çiftlikte olup olmadığı- nı öğrendikten sonra ertesi akşam yo- la çıktım doğruca çiftliğe gitim şafak yeni doğuyordu. Çok iyi bildiğim çif- landım. Beni kimse görmedi Ali Saib gün doğarken kozalığa doğru geldiği - ni gördüm. Hemen yanına gittim. Mek- tubu verdim. Okudu mektupta hatırım- da kaldığına göre suikastçıların gön- derildiği yazılıyordu. Bu adamlar ne oldu diye sordu, seninle görüşmek is - tediler fakat ben bunları hükümetin te- yakkuzundan dolayı geri gönderdim. Senin bunlardan haberin var mı dedim Ali Saib bana ulan sen çocukmusun sen bunları niye getirmedin ne olursa ol - n getirecektin maamafih onlar bu işin arası biraz soğuyunca gelecekler dir. Katiyen bana getir dedi. Ben bu söz Üzerine bu suikastı niçin yapıyor - sunuz dedim. Ali Saib cevaben bütün daşlarım memleketter. kovuldu on- Saib Bey istiyor - ları kurtarmak lâzım dedi mebussun artık başka ne sun dedim cevaben mebus oldum da ne “dum elimde bir şey yok dama taşı gi- yiz ne derlerse onu yapıyoruz. Bir re baştaki 3 rırsak kolay diye cevab verdi, Onun üÜzerine kendisinin Etemle muhaberesi olup olmadığını sordum evet Etemle muhabere ediyorum bu gelen adamlar 1 kişiyi ortadan kaldı- çok uzağa gitmezler ancak bombiçe ka- dar giderler iş biraz soğuduktan #sonra tekrar gelirler sen onları bana getir dedi ben de oradan ayrıldım. On onbeş gün sonra Yahya geldi bu işin akibeti- nin fena olacağını tahmin ettiğim için Yahyayı muhtara teslim ettım.) Demektir. Sulh hakimi huzurun- da da bu ifade vi tekrar eden Üzeyir ge- rek istintak ve ge ekse ma'jkeme huzu- runda bu hususları külliyen inkâr etti. Üzeyirin hadisedeki rolünü en mü- him kısmı Yahyadan ayrılarak Kümbe- tire gelen suikastçileri kabulü ve on- lardan almış olduğu mektubu Ali Saibe götürüp vermiş olmasıdır. Bunun için- dir ki Yahyadan ayrılmış olan suikast- çilerin Kümbetir K. ne ne vakit gel- miş olduklarını ve hakikaten gelip gel- mediklerini evelemirde iktiza eder. etmek hakikaten tesbit Suikastçiler Kümbetire gelmişler midir? Yahyanın ifadelerini tesbit ederken bütün ifadelerinin mantıkı bir silsile- ye tâbi olduğunu yekdiğerine mübayin gibi görünen noktaların mübayin olma- dıklarını izaha çalışmış ve Yahyanın ifadelerini kabul etmek zaruretinde bu- hunduğumuzu Yahyanın bu ifadelerini kabul ettikten sonra Su anlatmıştık tos iptidalarında idi gününü hatırlaya- | ikastçilerle Üzeyirin evinde birleşecek- b İ leri yolundaki ifadesini kabul etmemek için hiç bir sebep mevcut değildir. Kal- dr ki bunu Üzeyir ve kardeşi Arif de | sarahaten söylemişlerdir. Yalnız Arif le Üzeyir arasında bu hususta bir mü- bayenet göze çarpmaktadır. Arif son dakikaya kadar olan itirafında ağabe- yisine suikastçilerin geldiğini kendisi- nin haber verdiğini söylemektedir. Fi- kir ve kanaatimizi daha ziyade vuzuh- la anlatabilmek için, Arifin ve Üzeyi- rin bu husustaki ifadelerini aynen ge- çirerek münakaşa etmek icabediyor. Arif istintaknamenin 12 ve 13 üncü sa- hifelerinde köylerinin ilerisinde Ham- di ile Yakuba tesadüf ettiğini anlattık- *an sonra bunların suikast için geldik- lerini anlamış olduğunu izah ediyor ve “gidip ağabeyim Üzeyire malümat ver- dim ağabeyim bu adamlarla yalnız ola- rak konuştu ben yanlarında değildim” demektedir. Üzeyir ise zabıtadaki iti- rafatının 40 ncı sahifesinde (bu sene ağustos iptidalarında idi gününü hatır- lamıyorum bir gün mahkemeden gel- dim evimin kapısının önünde dolaşır- ken Göksun kazasına bağlı Mehmet bey K. den çerkes Şaban çavuşun küçük biraderi 28-29 yaşlarında kaçakçılık iş- leriyle uğraşan İsmaili gördüm. İsmail biraz gel diye beni çağırdı gittim. 3 yüz metre kadar evimden köyün dışa- rısı olan bir noktada ormanlık arasın- da ve su kıyısında beş kişi oturuyorlar- dı. İlâ...) yolunda beyanatta bulunmak- tadır. Şimdi, Üzeyiri evinden İsmail mi yoksa Arif mi çağırmıştır meselesini halletmek icabediyor. Çünkü bunun ha- ricindeki ifadeler tamamen biribirine mutabıktır. Yani, mülâkatın akşam ü- zeri olduğu, köyün dışarısındaki or- manlık içinde olduğu bir su kenarında olduğu, Hamdi ile Yakubun ve arka- daşlarının orada bulundukları tama- men yekdiğerine mutabıktır. Yalnız Ü- zeyire haberi İsmail mi, Arif mi ver- miştir. Arif kendisine verdiğini iddia- da hâlâ musirdir. Bu, bizce bütün esa- satı yekdiğerine mutabık olan bir hâ- dısede büyük bir mübayenet teşkil et-- mez. İsmailin bu adamlara gözcülük yapmış olduğu Üzeyirin sarih ve pü- rüzsüz ifadesinden anlaşılmaktadır. Bi- naenaleyh Arifin daha evel gelerek Ü- zeyire haber vererek işiyle meşgul ol- masını mtüeakip İsmailin gelerek Üze- yiri alıp götürmüş bulunması ve Üzeyi- rin bu hâdiseyi unutmuş olması pek muhtemeldir. Onun içindir ki bunun üzerinde fazla dırmağa lüzum görmi- yor bütün esasları yekdiğerine muta- bırk bulunan bir hâdisede İsmail mi Ü- zeyiri çağırmış Arif mi çağırmış mese- lesini, bir ademi sübut vesikası addet- meğe imkân bulmuyoruz. Suikastçile- rin gelmiş olduklarına dair Yahya, Ü- zeyir ve Arifin yekdiğerini teyit eden ifadelerini şu suretle tevsik ettikten sonra bu ifadeleri tevsik eden diğer ifadeler üzerinde de durmaklığımız 1â- zırmgeliyor. Maznunlardan Şemsettinin istintaknamedeki ifalesi şayanı dikkat bir vasıf göstermektedir. İstintakname- nin 20 nci sahifesinde kendisinin tem- muz ortalarına doğru Harun'a tesadüf ederek ne var ne yok diye sorduğunu ve Harun'un da kendisine (birkaç gün evsl Gebenin Meryem Şeyh belinden Hamdi ile bir arkadaşı geçmiş dedi- ğini ifade etmektedir. Harun 64-65 in- ci sahifelerdeki ifadesinde böyle bir şey söylediğini hatırlryamamakta oldu- ğunu söylemek suretiyle inkâr etmek- tedir. Ancak maznun bulunan Şemset- tinin Harun'dan böyle bir şey işittiği- ni söylemesi, kendi aleyhine bir hare- ket olduğu halde bu tarzda söz söyle- mesi ve Harun'un da bunu ceffelkalem reddetmiş olması kolay kolay nazarı iti- bare alınmıyacak bir hâdise değildir. Tahlil edelim: Şemsetttin bugün sui- kast işinden dolayı mevkuf bulunmak- tadır. Ve bütün tahkikatın cereyanı sı- rasında hâdisenin merkezi sıkleti Ham- di olduğunu da iyi kötü anlasıldığını idrak etmiştir. Binaenaleyh, Hamdi me- selesini hiç ağzına almaması iktiza e- derken günün birinde Harun'dan Ham- dinin geçmiş olduğunu işittim demesi hakikatle karşı karşıya gelinmiş kadar bariz bir ifade olarak addolunmalıdır. Şemsettinin Hamdinin geçtiğini Harun- dan işittim demekle ne maddi ne mane- vi bir menfaati olacağını düşünmel le imkân haricindedir. Harun'un H dinin geçtiğini söylemiş olması, settini ne korkutacak ve ne de tün mahkümiyete sürükliyecek bi dise değildir ki, Şemsettine böyle şey işittiğini söylemeğe saik olsu: halde hiç bir enteresi olmadan s nen bu ifadeyi doğru addetmek reti mevcuttur. Harun'un bunu n inkâr etmiş olmasına gelince : gerçi Üzeyirin hasmıdır ancak tehl karşısında bu hasrmlığı unutmuş çerkes bulunduklarını hatırına g rek müttehit bir cephe teşkil eti Netekim bütün Kümbetir köyü hal dan hiç bir kelime alamamaklığın bunu isbat eden bir delil addolut lir. Binaenaleyh Harun'un inkâr sine mukabil Şemsettinin Harut böyle bir şey işittiği yolundaki ifaı sıhhat kesbediyor demektir. 4 Gene bu mevzu dahilinde üzere başka bir noktaya işaret etır iktiza ediyor. 23 - 8 - 935 T. de Ki betirde Beşir çavuşun karısı Nafii ifadesi mevcuttur. Bu kadın 15 - 2 kadar evvel kendisinin çeşmede b -en Alimin karısı Safiyenin na gelerek (misafirlerimiz var) nöbet beklemeden su doldurarak git ğini söylemektedir. Bu ifade maznun rdan Zerkuş oğlu Ömer tarafıı da tekrar olunmaktadır. Ömer, z: daki ifadesinin 64 üncü sayfasında diseyi bertafsil izah etmekte Hamı -daşlarının Üzeyir'le Arif tara dan * “ adiklerini bütün köy halk bildiğini de #lâve etmektedir. — — 'ardan başka Harun ismii ( şahit de istintaknamenin 70 inci sında Beşirin karısı Safiyenin gelerek misafir var diye nöbet b meden acele ıyu doldurup gi t işaret etmektedir. Alim gerek ha tahkikatında ve gerek istintakna n evlerine hiç bir misafir gelmi reti katiyede inkâr etmiş l re vaziyetin ne şekil aldığını ko kestirmek imkân dahiline girmi, Buracıkta nazarı dikkati calip bi tadan daha bahsetmek lâzım ki o da ; dur: Bu misafir geldiği hikâyesi hi de suikastçıların Üzeyir'in gelmiş oldukları bildirilen tarih daki mutabakattır. 23 - 8 - 93: desi alınan Nafia bu misafir nin takriben 20 gün evel cereyi: ğini anlatmaktadır ki tam ağustos dayetlerine tesadüf eder. 4 Suikastçıların Üzeyir'in evine gelmemiş olduklarmı izah ederke ğer bir delil olarak da Üzeyirin rin M. J. liğine vermiş olduğu i ileri süreceğiz. Üzeyir durup ken 19 ağustos tarihinde Andirin liğine bir istida vererek kendisin düşmanları bu'unduğunu ve bir vib ya maruz kalması ihtimalinden ba mekte hiç bir emsuliyet kabul etm ceğini ileri sürmektedir. Gerek gerek Arif zabıtadaki ifadelerinilî nu sarahaten izah ederek bu is verilmesindeki saik, kendilerinin bancıları saklıyor tarzındaki iddi -: cevab olduğunu izah etmekte Zerkuş oğlu Ömerin zabıtadaki i sinin 64 üncü sayfasında söylediği s 'eri, yani Hamdi ile arkadaşlarının 'ir ve Arif tarafından iaşe edild ıi yolundaki ' yanatı da nazarı i alırsak müddei umumiye verilen bu tidaya ehemiyet atfetmekliğimiz ic: eder. Üzeyirle Harun aralarındaki iht lâf yeni bi ihtilâf değildir. Senele denberidir aralarında dava muhakemi cereyan ktedir. Senelerdenberi del vanı eden bu ihtilâf iki tarafı da digerine düşman yapmıştır. Seneler danberi süren bu vaziyette Haru Üzeyir aleyhine bir iftirada bulur ğunu görmüyoruz. Binaenaleyh 93 nesi ağustosunda Üzeyir müsi muzaf bir iftiraya atfen müddei w miliğe niçin istida vermek lüz hissetmiştir? Bu hareket kendisi bir şeylerden kuşkulanmakta bulun ğüunu ve binaenaleyh müstakbelde disine sorulacak her hangi bir suali ü Temek için böyle bir istida verdiyini :: bat etmez mi?