ŞAT GDFAk ağırmak ve - rüşvet ON YEDİNCİ YIL. NO: 5219 ADIMIZ, ANDIMIZDIR Komplocuların dünkü muhakemesinde müddeiumumi maznunların 168 inci madde ile cezalandırılmalarınıistedi İddianamenin dayandığı esaslar Cumuriyet müddeiumumisi B. Ba ha Arıkanın iddianamesinin dayan- esaslar şunlardır: miz — rejim davası Atatürke el kaldı izzat kendisidir. Mad- yedir. Türkün di ve manevi bütün vatan mefhumu 'ürkiyedir. Ve davacı olan da türk dünyasıdır. Maznunlar kimlerdir? Yahya as- len Kafkas çerkeslerindendir. Asker kaçağıdır. Eşkiya yatakl küm olmuştur. Her fenal cek bir insandır. Üzeyir, Arifin kardeşidir. Öteden. beri Ali Saibin dostudur. Si leri vardır. Karakter itibarile Tür- kiyede yapılacak herhangi — bir sui- kasta Üzeyirden daha iyi eleman bu- Tunamaz. itibariyle karışık ©- lan Arif ise her türlü fenalığı yapa- cak tiynettedir. Şam lisesini ve Macaristan Ziraat akademisini bitirdiği halde nahiye müdürlüğünü kabul eden Şemsettin isnadiyle vermiyor. İdris maraşlıdır. Çok kurnazdir. Tekke ve Medresenin kalkmasından #ikâyetçidir. Atatürkün — bir an evel ölmesini beklediğini, özlediğini | her yerde söyliyen bu adam suikast için mükemmel bir unsurdur. Şaban ve 14- ris de bu adam kadar kurnazdırlar. Şahsi bir kanatim olmayan Ali Saibin karakteri hakkında emniyeti umumiye arşivinden bazı notlar veri. vesikalara gö re Ali Saib Gergöklü bir kürttür. Di- yarbekirde Cemilpaşa zadelere “Ga- ziyi Gazi biz. yaptık. Eğer bir gün bize kafa tutarsa vay haline,, demiş- tir. Gene “Ben kürdlüğümle iftihar ederim. Kürdler olmasaydı Türkiye- vi rus ve ermeniler tâ Akdenize ka- Suriyede Türkiye aleyhine çalışan cemiyetler Kürdistana muhtariyet teyen Hoybancular, Ermeniz #ini ve istiklâlini kurmak istiyen miyetlerdir. Ve bugünkü suikust da- vası işte bu Çerkes cemiyetinden de muştur. Bu, Çerki daha unutmadık. İşte bu Hacı Sar 'nin kardeşi kuşçu başı Eşref Yunı nislandan Suriyeye geçmiş ve cer yetten bu sefer de Yahya ve arka- daşlarını hududumuza sokmuştur. Yahya rında tamamen tsr: ifadelerinde - ve itirafla- ve hattç rihtir ve hâdiseyi baştan nihayete ka- dar bütün çıplaklığı ile anlatmakta- dır. Yahyanın Suriyeye - gitmesi, E. temle görüşmesi, silâhların mevcudi. yeti, itasyon müdürünün evindeki yemin sahnesi, Ali Saib ile Şemsettin isimlerini ortaya atması bu hakikatin | birer parçasıdır. Üzeyire gelince: — Suikastçılar o- '"un yanına gelmişlerdir. Yahyayı o yakalamıştır. Yahyanın - ve Arifin i- fadesi Üzeyirinki ile tam bir mütaba- kat halindedir. Yahya boş geçen altı ay'nı Üzeyirin yanında - geçirmiştir 've Üzeyirin Ali Saibin çiftliğine git tiğı bir hakikattir. Kardeşi Arif Suri. Dün Atatürke kıymak istiyenlerin muhakemesine devam edildi. Bir haf- ta önceki duruşmada verilen mucibince, öğleden evel saat onda gizli celse yapıldı. bu gizli duruşmada Cumuriyet müd- karar Bilindiği üzere, 'tir. Bu şahidlerin isticvabı yarım saat kadar sürmüştür. Bu es- adliye koridorları her zamanki, ibi kalabalıktı ve bu kalabalık saat 'on beşte başlayan açık celseye kadar Öğleden sonra sa- şaren mahkeme salonu orudan ayrılma: at 13 den dınlar teşkil ediyordu. Açık celse tam saat 15 de açıldı. Reis B. Osman Talât İltekinve lar BB. Cemal ve Hayrullah, Cumu- riyet müddeiumumisi B. Baha Arıkan Yahya ön- de olduğu halde sekiz maznun, jan- Her zaman olduğu gil darmaların muhafazası altında, salo iki dakika sonra Ali Saibin müdafı vekili, avukat B. Hamid Şevket İnce Reis B. Osman Talât İltekin, m: izin verdik- maznunlardan, Şabanın kardeşi, İsmaili sorguya çel — İsmail! Birinci celsede seni sor- güya - çektiğim otomobille bir yere götürüldüğünü ve ora; yük bir ae hu söyledin. Sonra, maktine ile adam söyletirlermiş, korktum,, dedin. Ma- in kork- tun? Yoksa ser şey mi 'vardı da makine ile söz söylemekten onun için mi çekindin? — Hayır! Makinenin tazyik edece- den korktum. Yoksa — sakladığım sözlerin öğrenileceğinden korku çek- medim. Re , İsmailin - bu cevabı zabta geçirttikten sonra; — Arif, sen kalk! dedi ve şu sual- orarak cevablarını istedi: — 929 Senesinde muntazam pasa- portla Amman'a giderek terzilik yap- tın. Sen, zengin bir adam olduğun terzilik, şoförlük yaparak, oralarda ni- gin dolaştın? — Suriyeye bir miras meselesi için gittim. Vekâlette noksanlar varmış. İşi neticelendiremedim. Vekâleti memlekete gönderdim, noksanını tamamlayın, diye yazdım. Fakat ” göndermediler. Orada geçim için kaldım. Terzilikte - çafıştım. Aldığım para ile geçinemediğimden 7 - 8 ay kadar şoförlük yaptım. Para kazanarak memlekete döndüm. — Sıkıntı çektiğini anlatıyorsun. Ağa- beyinden pi da bir çocuktun. Bu bildin? İI)I)MNA“EN N TAMAMI 5 inci sayfamızda yede âdi bir şoför gibi kalmıyarak (Sonu 14. üncü sayfada) İ başlıyor İddianamenin okunması saat 21 e kadar sürdü - müdafaa ğyarın saat 70 da Akıl edemedim. Kimseye muhtaç yayım dedim. Halamın oğlu Mah Onun — yardımını istedim. “Biraz çalış kazanırsın?, dedi. Terzilik yaptım. Fabrinkaya yerleştim. 7- - 8 ay kadar çoförlük ettim. — Memelek 'ten niçin pa (Sonu 14. üncü sayfada) mud vardı. istemedi Paris, 6 (A-A.) — Bulgaristan kıralı Boris, dün saat 16 da B. Ti- tüleskoyu kabul etmiştir. Romanya kıralı Karol, dün öğ- leden sonra B. Alek: ra Lehistanın Paris bü, kont Şlaposki'yi iştir. Yugoslavya naibi prens Pol, dün saat 17 de B. Lebrunu ziyaret etmiştir. Paris, 6 (ALA.) — Yugoslavya orta elçisi Puriç bugün naib prens Bulgaristan Kıralı Boris 11. Pol şerefine bir öğle ziyafeti ver miştir. Ziyafette başbakan Saro, dış bakanı Flanden, Milletler ce- miyeti bakanı Paul Bonkur. ve mareşal Franşe Despere de hazır bulunmuştur. B. Tevfik Rüştü Arasın görüşmeleri Paris, 6 (A.A.) — Türkiye dış bakanı B. Tevfik Rüştü Aras öğ- leden sonra osmanlı düyunu umu- miye ve osmanlı bankası erkânı B. Tevfik Rüştü Aras yarın ğle yemeğinde B. Titülesko ile te başbakan Saro'nun misafi- ri olacak ve akşamlayın da Sovyet büyük elçisinin şerefine vereceği ziyafette bulünacaktır. 6 şubatın yıldönümü Paris, 6 (A.A.) — 6 şubat 1934 liselerinde ölenler uştır. Bunların başlıcası Notrdam. kilise - de belediye meclisi rei meclis azaları, Sen valisi, polis mü- dürü ve birçok senatör ve mebus ha- zar bulunmuştur. Sovyet - Romen anlaşması BİR ALMAN TAARRUZU HA- LİNDE SOVYETLER ROMAN- YAYA YARDIM EDECEKLER. Laağire, 6 (A-A:) — Hnres'lğem: 41 muhabirinin küçük itilâf devletleri mahfillerinin öğrendiğine göre Sov. yet - romen anlaşması yakında imza edilecektir. Bu anlaşmanın hükümleri hakkın- 'da çok büyük bir ketumluk gösteril- mekte ise de hatırlarda olduğu veçhi- le ilk görüşmelerin mevzuunu Çekos- lovakyanın Almanya / tarafından bir taarruza uğraması takdirinde onun imdadına koşmak ür ve Sovyet or- düsü ile uçaklarının " Romanya top- raklarından geçmesi hususu teşkil et- miştir. Paristeki sıyasal görüşmeler Kıral Kürol ve Borisin yeni tem: Teori: wW. Toğar - Tagar Eklerin rolünü tetkik ettiğimiz bu sırada (. 4 r) ekinin da; mesinde yaptığı büyük — ve tarihi manayı ihmal edip geçmi şerefli mana Toğar ve Tohar de- iz ulusun adına parıldamal u çok eski Türk ulusu- 'ağ | ar — Tağar, T. idi. Tevratın bütün Türk mil- Toharlar yani Güneş - Dil Teo- rimize göre manalandırılınca “bü- yüklük, yüksekliğin kendilerinde tecelli ve tekarrür etti; bugünkü — Avrupa — âlimle Hind - Cermen milletler familya- sının babalarındandrı. Gerçek o- lan da odur. Büyükleri, yücelikle- ri, her kültürlü millet için bir if- tihar mayası olmağa fazlasiyle kâ- fi gelen bu Türk Toharlardan meşhur alman âlimi “E. Huber” şöylece bahseder: *“İskitlerin memleketinde (1) yurd tutmuş olan Hind - Cermen () Karadeniz kıyıları ve Uk- raina. H. B. T. sayfamızdudır — GÜNEŞ - ne göre Toponimik analizler 1L «Tur-ova-Troie) Ve «Tur) lu Has İsimler ücüncü Heryerde 5 Fıkra 8,000 tiyatro Avrupa gazeteleri, Sovyet ya'nın şehir, kasaba ve de yeniden 8,000 tiyatro açılı bir sahne plânı yapıldı haber vermektedirler. Hep bil #imiz üzere, açlıktan mil kırıldığı kara günlerde bile, ekmeksiz kalmışsa da, suzluk acısı çekmemiştir. Mı ise, sokaklarda, her penceredi ses verir. Hayali, hi si ve ruhu sanat olmaksızın, hiç bir kültür insanda ve cemiyette, d rinleşip köklenemez. sınııAıâ kanın musikicisini ve saygı ile selâmlayalım. Fakat bilhassa musikide, Hin- demif'in de Fikri bu olduğunu işi- tiyoruz, sokağa çıkmak ve geniş | yığınlara yayılmak lâzımdır. Bu n ve deri n ge Üİ #i ve türk folklorundan - şarkılar yuğurup, halkı seslendirmek fik- rinde bulunmuştur. Şimdi lerimizde ve caddelerimizde bazı marşlar ve türküler“ duyuyorsak da, bunların çoğu nağmesi nağ- mesine yabancı havaların aynı- üstelik içlerinde türk keli- meleri de, pek acemi ve zevksiz olarak, eğilip bükülüp harab edil- miştir. " Şarkılar, — onlarca, yüzlerce, yurd, aşk, gençlik ve tabiat tür- küleri, mekteplerde, plâjlarda, sokaklarda, alaylarda, hususi ve resmi toplanışlarda, herkesin gö- nülden katıldığı, ve şark dibinden oynatarak, / katı yığını dalgalandıran besteler! Böyle u- mumi bir kulak ve ruh nin arkasından, daha yüksek nik, ileri ve ilâhi sahne! zm kültürü, güzel sanatlar Şurulacaktır.. Çünkü, onlarla leşecek, onlarla şuurlaşacak, larla kafadan gönüle akacaktır. .. | DİL Yazan: H. Reşit Tankut urukları; milâdın birinci asrı için. de (Vaha şehirleri ” devletinde) “Oshasenstadtstaatenreich”, tarım siteplerinde, yani âlemce tanınmış olan Asya - Avrupa dünya ticaret yolunun çıkış noktasında asırlar- ca, fevkalâde enteresan bir kül- tür yaratmış ve garp medeniyeti- nin esası olan Babil - Fars - Grek medeniyeti üzerinde şark Asya medeniyetinin ehemmiyetli tesir fapmış olan bir millet yaşamı idi. Bu millet Hind - Cermenlerin toharları yani iskitlerin şark kom- şusu olan sakların kökü v- aslı idi. “Bas. Trankopfer s. 192”. Muhte- lif lehçelerde Tohart kelimesinin - T * : € Türkçesi, Tarz çuval, heybe gi durulur şeydir. Radiooff. NL 5. 796, 2 — Zahire ölçüsüdür. 3 — Topraktan yapılma LA uır. 4 — Çağatay lehçesinde — mü- cadele, harp manasınadır. 5 — Dağdagar — yukarıya doğ- ru sivri olan şeydir. Pekarski 662. Yukarı çıkmak manasına olan (dağdan) bu kökten olma: (Sayfayı çeviriniz) a k — T HG