SAYFA 4 Türkiye, M T Gardiyen Ka S Türkler, enternasyonakı eldular. Bu gelişme öneml meamiyle Atatürk'ün inisyat gelmiştir. Milletler. Cemiyetinin buhranlı bir devreye girdiği sıralarda türkleri tama. gazetesinin | kontrol vukua Bunun için birkaç yıl geçmesi lâ- | Burada zimgeldi. tün f Her ne kadar Milletler Cemiyeti | künden için büyük bir heyecan - göstermedi- | Cemiye aşlıyacağı faydaları | güye görmeğe başladılar ve kendilerine 'yeni Türkiyenin şerefine uygun bir 'yer verilince bunu kabul ederek gir diler; cemiyetin işlerinde değerli ve önemli roller aldılar. Fakat bütün bu gelişmeler csn: Cemıvetı ve Canakkale kkale | koymuştur. ÇANAKKALE BOĞAZI rılan Türkiye, hemen kendi müdal dlerin artık günü geçmi şeyler haline geldiğine kanidi dan dolayı, bu vaziyeti, eline geçtikçe, Cenevrede protesto etmek ten geri kalmamıştır. UL Ustaşile Her ş Eks illetler ğazıNIN tamamiyle kendi u altına verileceğini zihnine | isi gunun tahi #unu hatırlatmıştır. il basittir: Akdenizde itlayan dan ingilizlere bir hücum geldiği takdirde yardıma çağ * | sık yollarını değişti vf noktasını düşün- | pa'da uzun bir sey Bu da Çanakkale boğazıdır. zörüşü bugünkünden büsbü 'klı bir dünya, durumu bugün- büsbütün farklı bir Milletler ti, Türkiye için bir takım tah- | tir. koymuştur. Türkiye, bu tah- düzumsuz Bun: fırsat eyi inkâr ediyorlar an - Provans, 6 (A.A.) — Ustaşilerin muhakemesinde Krali'ın sorgusuna devam eden mahkeme re- Östen'in Yugos leksandı'ı Fransada öldürmeğe 1934 ylülünde karar vermiş oldu - in edilmekte bulundu - Reis, bundan sonra suçluların bin türlü hazırlık tedbirleri alarak ve sık duklarını hatırlatmış ve - suçluların seyahatlerinin kıralın seyahati ile ay- ı zamana rasteglmiş olduğunu pek âlâ bilmekte olduklarını ilâve etmiş- Sorgu iki buçuk saat sürmüş ve tamamiyle mahkeme reisinin sordu- ğu sunller ve anlattığı şeyler ve müt- tehimin kısaca yapmış oldu; larla geçmiştir. Suçlu yalnız madde- ten sabit olmuş olan şeyleri kabul ve us nd v Kr I, İngilte vya kıralı A - Kahire, 6 (AA.) — Ku Nahas paşa ile B. Hender da getiri esasına dayanan rerek. tayinini tasdik edecekti cek ve, kıral namına, yeni kına malik bulunacaktır. Bakanlar mecli yazifesi ve sal iltere'nin ingiliz - inkâr. duğu cevabta mezkür tayin eden bi çıkacak bir emirnamesi, 1930 senesinde 4 oldukları andlaşma projesi laşmasını görüşmeğe memur hükümet er- kâmı dışında kurulmuş olan delegasyon andlaşmayı görüşecek ve gerekirse imza etmek hak- bugün bu heyetin iyetleri hakkında İn- amısır. münasebetle- inin tek cihetli esaslarını yeniden göz- den geçirmek mecburiyetinde kalaca ingiliz yüksek komiserine bildirecektir. Başbakan Ali Mahir paşa, İngiltere hükümetinin son bir tebliğine vermiş ol hükümet mısır milletinin yapılacak görüşmelerin - neticeye varacağını çok ummakta aldu- müphem şeylerden daha kolayca oe | DÜ L DA D Fakat bugünkü durum acele et- | dizerlerini inkâr eylemektedir. am t olmaktan ayrılmadılar. n > Ko k I'"_d__"':*" meyi icab ettiriyor. Milletler - Cemi- Kralj, şöyle demişti rnasyonalci olmadan, reji Gü Darebst ” akusande “ Kıralın Marsilya'ya gelmesinin Hat oldular. Onlar, kapılarına — daha beklenilmekte olduğunu bile bilmi- yakın olan bi laha uzak ve ae an YA £ yordum.,» Silâhlar hakkında sorulan suale İrlanda parlamentosunun “genize edilebileceği premsipine göre hareket etmeyi” doğru bulmuşlardı. Müstafa Kamâl'in — Yunanistanla Türkiye arasındaki zerginliği nihaye- i ittifak O yapması, diş sıyasada üstadlara ya- kaşır hamlelerden biri sayılır. HABEŞİSTAN Bu böyle nakkale i dileği birlik kurmaktı. Bu da Türkiş manistan, Romanya ve Yugoslavya “rasında bir Balkan antantı yapmak kam kayıdlar, bugün Türkiyeye Ça- üe müsaade vermemektedir. Türkiye, Boğazların tekrar kendi kontrolu altına verilmesi hususunda- dan doğru ve haklı bulunacağına ka- muş enternasyonal kayıtları 'Tek boğazı tahkime sevkedeceğini de söylemektedir. le iken, enternasyonal bir ta- tihkâmlarını tahkim etme- çekilmesi in öteki Milletler tarafın. Uruguaya giderken cevaben suçlu, bunları Hırvatistan - da başkalarına vermiş olduğunu zan- vetmekte/ bulunduğunu söylemiş - ile başlamıştır. Müttehim, kendisini hırvat ir melceden başka bir şey olma- dığını söyliyerek Yankapusta kampı- bir kararı e ile ingiliz milletine dir. bildirdi Eksanprovans, 6 (A.A.) — Usta- Londra, 6 (A.A.) — Londra' - gilerin davası İvan Raiçk'in sorcuya | nın sıyasal mahfilleri, B. de Valera' - Yugoslavyadan ndan ruslarla, bir yandan | ni olduğunu söylemektedir. Yara T a R A SADA 2> e | karulksılardır. — yunanlılarla dost olduktan sonra, bu Türkiye, bundan başka, herbangi | CÜYeYA DİSĞD ee mecar AA Kıral Beşinci Corc'un ölümü do- Hereket noktasından başlıyarak ya- | en ufak bir harb tehdidinin kendi. | S VSUN EirGiğini söğlemiştin layniyle tevdi opolacak iş, bütün dünya Yopluluğun. | sini müdafaa vaziyeti üzerine konul- | garkala Ti brma gel ece | Je meclis, y da ehemiyet alabilecek rejyonal bir HYU İür büreeli bu | Tiçeye, kıral muhacirleri dirmektedir. Parlamento yeni kıral ve kırali- 'nın İrlanda hür devlet meclisine bir karar sureti verdiği hakkında Dub - Hin'den gelen haberi, memnuniyetle tine derin sempatisini bil- Bu karar sureti, Dublin meclisin- Bugünkü günde meseleni budür. Bunun sonücü, ne Milletler Cemiyetini iyle başarılmış oldu. ileride göstere. ceği hareketlere bağlıdır. İyi silahlanmış, bugün — gayret ve parasının çoğunu hava / küvvetlerine harcıyan, Balkan paktı tarafından korunan, Rusya'da kendisi için eko- nomik ve kültürel yakın bir mütte- fik bulan Türkiye, Milletler Cemiye- fikir danışmalara lüzum için aktif bir birliktir. Bu üyet karşısında Türkiye Milletler Daima bir takım uygunsuzluklara açık bulunan Çanakkale boğazı, bu kriz içinde veya sonunda tekrar onun düşecek olursa o zaman, Tür kiye bunun en doğru ve haklı hare- et olduğunu hissedecektir. azalarından daha ileri gitmiş iyorlardı. 'na sevketmişlerdir. Raiç, Ustaşa'ya atış talimi yemin etmiş ve yapmış olduğunu inkâr etmiştir. Suçlu, meçhul bir şahsın ya- ında Fransaya yapmış olduğu seya- hatin gayesini bilmemekte olduğunu dia eylemiştir. Van Raiç , Yugoslavya - kıralının Fransaya seyahat edeceğinden malü- matı olmadığını, Kvaternik'in kendi- sine ve Pospişil'e Versaya gitmelerini emrettiğini, fakat orada yapacakları iş hakkında bir şey söylenmediğini karal Aleksandr sonra, mahkeme Marsilyadaik komplocuların kullan- de bütün mebuslar ayakta oldukları halde kabul olunmustur sulhu başaracak - kifay alet olabileceği hususunda sar Bolu, sıyasada Türkiyenin de bir takım menfaatlerini gözettiği: güphe edilemez. Türkiye, — Millet! ftinde iyi bir aza olduğunu muştur. Boluda teprem saat 22.30'da diğer ikisi sabahleyin 405'de olmak üzere üç yer sarsıntır saniye devamlı, sabahkiler kısa ve ha dıkları, 6 ÇAA.) — Biri 52836 gece iddi Geceki oldukça şiddet reket etmekte acele ların aynını” ihtiva eden, Sen Lazar istasyonunda bulunan ba- lulara göstertmiştir etmişlerdir. Suçlular, le ol. v komployu haber ettiklerini söyle. iştir. Mahkeme talik edilmiştir. çe uykusuzluktan bevi Üstenilen salâh gelmen, ker gi erlesi gün İnsan yorgun argın, hiç bir gey yapamamak haltiriğile arkar. hcilen kurtulmak için kullanılacak Ülçün. Asla zara Ve Kâkin ve eölim bir uyku davet eden 7 ŞUBAT 1936 CUMA İNGİLİZ - MISIR ANLAŞMASINA DOĞRU le an I.ış.ı ak delegasyonu emi ame çıkarıyor yunu bildirecek, ancak İngiltere'den bu 3rüşmelerin suya düşmesi takdirinde, eski metinlerde ve hele İngilterenin M siri hükümranlık haklarıma sahib ve mustakil bir devlet olduğunu tanımakta bulunduğunu natık olan 28 şubat 1923 tarihli beyannamede iki tarafın anlaşıp etmiş oldukları hükümlerde hiç 'iyetle bugün Aşağıdaki dört nokta için ileride rıca bir anlaşma yapılacak ve böyle anlaşma akdine kadar bu noktalar, İn- iltere bükümetinin reyine bırakılacak- 1. — İmparatorluğun münak: larının emniyeti, 2. — Her hangi bir yabancı tanrru. zuna karşı Misirin müdafaası, 3. — Yabancı menfaatlerinin ve a- kalliyetlerinin korunması, 4 — Sudanın tatüsü meselesi Deniz konferansında Londra, 6 (A.A.) — deniz kon- feransı kulislerinde harb kruvazörle- rinin tonajı meselesi görüşülmekte - dir. İtalyan ve ingiliz delegeleri, harb kruvazörlerinin 27 bin tondan fazlı olmaması hakkındaki fransız. tekli - finin ortaya attığı vaziyeti görüş - müşlerdir. İngiltere de bu haddi mü- dafaa ettiğinden, İtalya, Fransa'ya arka olduğu takdirde Amerika, bu meselede yalnız kalmak ihtimali ile karşılaşacak ve nihayet 30.000 ton - huk bir had üzerinde bir uzlaşmağı kabul edebilecekt AD R S2 e PD izin darlığından do- dayı Çemberleyn'in Hatıraları tefrikamızı koyamadık. Okur- arlan ilikten gitlikçe kuvvet azahı, Bromural -knoli- x Knoll AnO. kimyevi maddeler fabrikaları, Lodwigshaten s/Rhin, ırmızı Zanbak Yazan: Anatol FRANS Türkçeye çeviren; Nasuhi BAYDAR — Hata ettim. Seni beklemeli idim. Fa- /— kat bunun artık ne dereceye kadar mevcud /— olmadığını, hiç bir vakit mevcud olmamış /— olduğunu bilseydin. Ve sesi, tatlı ve teganni edici bir sızlanışı — terennüm eder gibi: — Neden daha önce gelmedin! Neden, neden? Önüne kadar süründü, ellerini, dizlerini istedi. Jak itti: — Semteindim. İnanmıyordum, bilmiyor- . Bilr c istemiyordum. Jak kalktı ve birdenbire fışkıran bir kin- — İstemiyordum, bunun o adam olması - ı istemiyordum. Terez Jakın kalkmış olduğu yere oturdu ve orada, alçak sesle, inlercesine, anlattı. geçmişi cede bayağı bir âlemin içine atılmıştı. Bu iş başına gelmiş ve teslim olmuştu. Fakat yap- tığı şeye hemen pişman olmuştu. Oh! Eğer hayatının yaslı hüznünü bilseydi kıskan- maz, ona acırdı. Başını salladı ve saçlarının bozulmuş kr rımları ardından ona bakarak: — Ancak şunu bil ki bahsettiğim başka bir şeyim yoktur. Ben ancak seni tanıdığım senin olduğum gündenberi varım. Jak, biraz önce Sen kıyılarında dolaştığı gibi, delice adımlarla, odada gidip gelmeğe başlamıştı. İstıraplı bir kahkahayla gülmeğe başladı — Evet, öyle; fakat sen beni severken öteki kadın, sen olmayan kadın ne yapıyor- du? Terez, iğrenerek baktı iyle bir şeyi akla getirebilir misin? — Oru Floransada tekrar görmediniz mi, istasyona kadat götürmediniz mi? Ötekinin nasıl gelip kendisini orada bul- nasıl görüşmüş ve nasıl münasebetleri- ni kesmiş olduğunu, hiddetlenip nasıl gitti ğini ve o zamandanheri kendisini ele geçir- mu; meğe nasıl çalıştığını, fakat buna ehemiyet — Dostum ben yalnız seni görüyor, dün- yada senden başka bir şey bilmiyorum. Jak başını salladı: — İnanmıyorum sana. Terez kızdı: — Size her şeyi anlattım. Beni - suçlayı- nız, hakkımda en ağır hükmü veriniz, fakat bana sevgimde hakaret etmeyiniz. Bunu size menederim. Jak gene başını salladı: Bırakınız beni. Bana büyük kötülük Sizi öyle sevmiştim ki bana verece- ğiniz bütün gönül acılarına tahammül ede- cek, onları muhafaza edecek, sevecektim; fakat bu, iğrençtir. Beni tiksindiriyor. Bı- rakınız beni, Çok istiraplıyım. Allaharsmar- ladık. Terez, dimdik, küçücük ayakları halının üzerine mıhlanmış gibi — Buraya geldim. Korumakta olduğum saadetim, hayatımdır. Bilirsiniz ki ben inat- çıyım. Buradan bir yere gitmiyeceğım. irını ye- Ve sonra, bütün anlatmıs oldu mi baştan hikâye etti. Şiddetli ve samimi, kendinden emin, anlattı: sabrını tüketmek- 'te olan o gevşek bağı nasıl kopac'mns oldu- gunu, Via Alfieri'deki köşkte kerdini Jaka teslim ettiği gündenberi şüphes'z biç esef etmeksizin, başkasını düşünmeksizin. kim- senin yüzüne bile bakmaksızın, yalnız onun olmuş olduğunu izah etti. Fakat Jaka başka- sından bahsetmekle onu kızdırıyordu. Ve o da bağırıyordu — Size inanmıyorum! O zaman Terez, bütün sözlerini tekrarladı. Ve tvrdenbire, insiyaki bir hareketle sâ- atine baktı: — Aman allahım! Öğle zamanı olmuş. Ayrılma saati habersizce geldiği zaman- lar, böyle istimdad edercesine kaç kere ba- ğırmıştı. Ve Jak. alışık olduğu, fakat bu se- fer acıklı ve ümidsiz sözleri işiterek titredi, Terez, birkaç dakika daha, göz yaşları ara- sında, ateşli atesli konuştu. Nihayet kalkıp gitmesi lâzım geldi; hiç bir kazanç elde ede- memişti. gene (Sonu var)