ühacir izminde birisile iyeye git Arifi Suriyeye götü hal için tiğini zen Mühacir 'yukarıda kendisinden bah- Üzeyire misafir gel Ü eyirle bir takım siyasi meseleler üşerek sakıt Şehzade Seli- gelerek Arabları ayaklan- diracağından — bahsetmişti. Arifi Amıv ma götüren bu adam olduğuna — nazaran hadisenin dikkati ealib bir şekilde bir ha- düse olduğuna inanmamak mümkün değil. dör. Şimdi Arifin itirafatı bulâsasın dedelim. — Arif diyor ki: ÇAmmanda bulunduğu Çerken Etem, Reşid, Mamdi ve a aındaki adamları gördüğünü, bunların Atatürke kazşı suikast / yapacaklarından haberdar olduğunu, Türkiyeye 94 sene sinde avdetinden evvel bir gün Kudüs yo hu üzerinde Çerkes Reşid ve Yakub kastı yapmak için fedai göndereceklerini, bunları evlerinde - muhafaza edip yiyecek vermelerini ve ağabeyisi Üzeyirin de bun: harı alıp Ali Saibin çiftliğine götürm tembih ettiklerini, kendisinin köyüne av. detten sonra 885 senesi - ağustosunun ilk günlerinde - köylerinin — yukarı tarafında Hamdiyi yanında - bir arkadaşile beraber gördüğünü ve Hamdinin yanındaki arka- daşının isminin - Yakub olduğunu, Ham- dinin kendisine eİşte biz geldik, Atatürke Auikast yapacağını dediği ve/ Üzeyirin ne zede - olduğunu / sorduğunu, — kendisi de eevaben - Üzeyir kaza - merkezine gitmiş oldağu için köyde bulunmadığını - söyle- diğini, —onun üzerine Hamdinin, biz, beş altı kişiyiz, “urkadaşların mütebakisi ile ride orman içerisinde, Üzeyir gelince gel , Üseyire bunu haber verme- #i üzerine Üzeyirin, bunların - yanma gi- ikasteilerin, kendilerini Ali Sai- Ve götürmeği teklif ettiklerini in de: Hükümet sıkı tatuyor, olmaz, diyerek savdığmı söylediğini, bun: veya “on yedi geldiğini, Yahya gel kendisinin köy bağında is- Yahya- 'nmn, silâhlarını bernber sakladıklarmı ve Hiikare Yahyanın ağabeyisi Üzeyir tara- fından yakal düği zaman kambil oynamakta bulunduğunu, bundan maksadı suikastçilerin ge Jarının şayi olmuş olduğu kanaatinde bu- Tunduğunu / ifade etmiş ve Arifin zabrta- da baskaea ifadesine müraeaat edilmemiş- tir. Arif istintak dairesindeki 16-10-1935 darihli ifadesinde M aynen bü - zetle anlatmış, yalnız. silâh meselesinin yalan olduğunu ve ağabeyisi Üzeyirin Şaban Çavuştan — Ali Saib için mektub almıştım, #özünün keralik yalan oldüğunu ve ban: dan haşka hütün ifadelerinin hakikat olduğunu — beyan ve ifade eyleyerek sonu- 'a kadar hu sözünde merar etmiş, 20.10-1935 tarihinde azaheyi #a bu sözleri bildirmiştir. Arifin itiraft bu şekildedir. Şurada işa- vet etmek istediğimiz asıl mühim nokta Yahyayı, Etem ile tanıştıran Arabaer Ha- mittir. Hamid Arifin bir dostudur. Bunu un uzadıya tahlil etmiş ol z Mahmuttan yazıları mektuptan an. İR ve istintaktaki - itirafa- en karakteristik noktasr kendisinin Buriyede şaförlük yaparken basit bir şo- för olarak kalmadığını, bir takım siyasi iş dere barnunu sekmuş olduğunu bize anlat- masıdır. Çerkes Etemin Türkiye aleyhin. de çalıştığını Kâmil izminde biri de Kırin Sultan, ” Kâzım gibi adamlarla İetimalar yapıldığını söyledikten maada Tüfekçi Yakuptan da bahsetmek süretile in teşebhüslerin içine girmiş bir adam gibi salühiyetle işte Arifin itirafatınm — samir bir surette izah etmekte: Arif bütün ifadelerinde © kadar sami- deta bir hafız sadakatile istin file zabitadaki itirafının yek- diğerine tam bir snrette tevfik etmektedir. Her iki ifade de tetkik olununen - mutaha- katının derecesi derhal göze çarpmaktadır. Arifin istintak dairesindeki ifadesile zahı. tadaki ifadesinde iki dane mühim mübe yenet yardır. Fakat buna mübayenet te aZ Gönkü, Arit istintaktaki ifadesi iki nokta hilâfına zabrlada — ne söylemişse son dakikaya kadar bunlara sadakat göster- mektedir. Şimdi bu iki ifadenin hakika- 'ten yalan olup olmadıklarını, yalansa bida- yette niçin söylenmiş olduğu meselesini tet- kik etmek icabediyor. Arif ilk ifadesinde ağabeyisi Üzeyire snikastçileri haber ver- miş olduğu zaman (Ben evvelce Çerkes Btem t yazılmış bü busü kendisine a gönderdiği suikastçi- deri Ali Saibin çiftliğine bildiriyor. di ve gitti) tarzında söz söylediğini söyle- yor. İşte Arifin istintak dairesinde inkâr et ifade budur. Şimdi — bu inkâr edilen ifadenin esasa mücsir - bulunup bulunma- dığıni ve hakikaten yalan olup olmadığını tetkik edelim. Üzeyrin daha evvelden Çer kes Etemden mektub almı bütün hakikat safahatında meveud değildir. İmdi, götürmekliğimi Gidip şanlarla konuşayım de hiç bir delil Arifin böyle bir söz söylemesi ancak şu şekildeki bir esasa inad edebilir. Üzeyir - Şabandan almı olduğu mektubu Arife söylemiş ve Arifin aklında bu şekilde kalmıştır. Nitekim Ari- fin bilâhare meseleyi tashih etmesi böyle bir. gey vaki olmadığını da söylemiş olması bu nazariyeyi kuvvetlendiren bir âmildir. Silâhlar meselesine gelince; Biz bu gün dahi hâlâ silâhlardan Arifin malümatı ol duğu kansatindeyiz. Arif Yahyanm si. Jâhlarımı aldığı zamanla tevkif edildiği za- man arasında aşağı yakarı 25 günden faz- bir müddet geçmiştir. Silâhlar bu hâ isenin yegâne maddi - delili “olması iti barile gerek Arifin ve gerekse Üzeyirin bu darı imha etmemeleri- için - bir sebeb mevend değildir. Yukarıki - yazılarımızda Yahyanm ifadelerinin sıhhatını beyan e- derken bu silâh meselelerine yine temas et- miştik. Yahya bütün ifadelerinde silâh me- Selesinde 1srar etmiştir. Hal böyle iken Yahyanm diğer ifadelerini - kabul ederek silâh meselesini red etmek için bir sebeb tasavvar olunabilir mif Şu halde Arifin rücu ettiği iki mesele hakkındaki neticeyi şu - süretle bağlayabi iz. Mektub — meselesinde hakikaten Ari- fin zühulü mevenddür. Çünki hâdise ma- yakaa uyğun değildir. Silâhlar meselesini isegerek Arif ve gerek Üzeyir bilmekte, fa- kat inkâr etmektedirler. Arif bundan sonraki ifadelerini son da- kikaya kadar muhafaza etmiş ve hatta ağa- beysi - Üzeyirle yapılan - yüzleştirmede de ağabeysinin yüzüne karşı bütün söyledik- derinin doğru olduğunu izah etmiştir. Diğer maznunlar hakkında - tatbik etti- imiz usulü Arif hakkında “tatbik ederek evvelâ ifadelerinde mübayin gibi görünen noktalar üzerinde tevakkuf edelim. Arif te Yahya gibi rakı şişesinin mev- endiyetinde musırdır. Ancak arada bir fark var Yahya rakı şişesini bir az içilmiş bir yaziyette kovuğa saklamış olduğunu, Arif ise atıldığını iddia ediyor. Hâdisat bize Yahyanm ifadesinde samimi bulunduğunu göstermiştir. Çünki rakı şişesi hakikaten Yah- yangp söylemiş olduğu kovakta bulunmuş- tur, Bu da, bize gösteriyor ki Arif Üzerindeki ifadesinde samimi değildir. Ne- tekim ilk sırıtan cebhesi - rakr şişesine aid malümatı Ölmüştur. Yukarıda söylemiş olduğumuz - veçhile Arifi Suriyeye götüren adam M mindeki çerkesdir. Bu çerkesin Üzeyire sul- 'tan Hamidin oğlandan bahsetmiş olmasma 'nazaran pek de mastm bir adam olmadığı tezahur. etmektedir. Arifin, Suriyede ne sıkı bir gürette takib gak kendi ifadesinden anlamış olduğumu- 2m nazaran orada - gaz kumpanyasında şo- dörlük yaptığmı anlıyoruz. Yahyayı Ete- me> tanıtan Hamid namındaki bir arabaer idi. Hamidin Arifi - tanımış olduğunu dos- 'ya meyanmdaki Mahmudun mektubundan anlıyoruz. Hamidin Yahyayı Çerkes Eteme fanıtmış olmasma nazaran merkümun Çer- kes Etemle alâkadar olduğuna şüphe yök- tur. Binaenaleyh, Arifin de Çerkes Etemle alâkası olmaması tasavvur edile- iş gördüğünü edemiyoruz. An- mkânı mez. Nitektm, bu ciheti bize; Arif de son dakikaya kadar itirafında sarahaten söylemekte ve Reşidin kendisi Türkiye- ye avdet . derileceğini / söylediğini beyan eylemekte- dir. —Arif bu sözünde samimidir. Verdiği ifade, bunu gösteriyor. Arif, bu sözi İünlettayin - bir söz olmadı için zaman ve mekân tasrihine lüzum his. setmiş, Kudüse giden yol üzerinde bu sö- zün sarfedildiğini söylemiştir. Arif, üzerinde temerküz eden delilleri diğer üden evvel sui kastçilerin gi ni göstermek yaznunlarla saydığımız için tekrara Ancak burada dikkat nazara ahaağımız bir nokta dir ki, o da şudur; Arifin hazırlık ta kikatındaki ifadesile istintak dairesindeki ve itina ile » in tamamen hakikste uygan olduğunu Sikretmektedir. nit sabıtada Üzeşirin aha Ervel mektub slmeş oldafan e Gnişi Bikkare bünk dknn'de mektüplar malümatz olmadığını ara e kasbih etmektedir. Arita Düi yarln he #ilâhlar meselesine aiddir. Silâhları Yah, aha lmedi ve dim gn Halintak düüresindeki — lsdminde ci Ari slhları Zerkaşağla — Ömere verliz Yelmmdaki “ifadesinden " vazgeçmakle, 1 ifadesi tetkik olununca silâhlar ve mek- tub meselesine aid tafsilât kaldırıldıktan #onra ifadenin tamamen ayni olduğu görül- mektedir. — Zabitadaki itirafile istintakta- Ki itirafı arasmda 13 gün gibi. bir fark mevcuttur. — Arif, zabıtadaki ifadesini ay- 'nen istintakta da söylemiştir. Hatta bir kelimesini dahi unutmadan. Eğer uydurul- muş bir hikâye - olsaydı, Arifin her hangi bir noktada aksaması iktiza etmez miydi? Bundan başka, Arifle kardeşi Üzeyir, Mmuüvacehe edilmiş ve Arif kardeşinin yü: züne karşı bütün ifadelerinin doğru oldu. fundan — bahsetmiştir. — Bünu, ne süretle tevil edelim. Arifin zabıtadaki ifadesile istintaktaki ifadesi arasmda- ealibi dik- kat kta da şüdür: İstintakname 'nin 14 neü sayıfasmda Arif Hamdiyi gör- düğü zaman, Hamidin kendisine, Yahya is- bir aninde bir arkadaşları olduğunu söyledi. iğinden bahsetmiştir. Zabıtadaki ifadesin- de- bu cihet hiç sorulmadığı için Arif, bu hususta bir şey söylememiştir. Arifin bunu istintaknamede söylemiş olduğu zan göyle bir tahlile tâbi tuta miz iktiza etmez mit Yahya ile Arif tam bir teerid halinde bulunmaktadırlar. Nitekim tevkifhanede dahi bu teerid hali hâkim kararile tem- did olunmuştur. Şu halde Arif, Yahyanın ismini de Yahya da, Üzeyir de ve kendi- sinde meveud / olduğunu gördüğümüz il- ham kaynağından mr almış oldu! Arifin istintaknamesindeki - ifadesinin küçük bir kısnında da biraz tevakkuf et- mek iktiza / etmektedir. İstintaknameni 15 nci sayrfasmdaki ifadesinde, Arif, H diyi köylerinin 3 metre ilerisinde gördü- Kü zaman — kendisine, Atatürke sulkast için gelmiş olduklarını söylediğini ifade etmektedir. Sorgu hâkimliğinin gayet ha İrolarak (Hamdi sana Sil açılmıştır) cevabına karşı ise (Ben Am- manda Reşidle gezerken - bu Ha görmüştü. Oradan benim suikast kadar olduğumu — zannederek ilk hamlede bana açılmıştır) — demektedir. Görülüyor. ki Arif hiç bir sualin üstünü açık bırak- mamak niyetindedir. Tıpkı Yahyanm gös- terdiği kuvveti Arif de aynen temsil et mektedir. Arifin istintaknamesindeki ifa- desinin samimiyetinin diğer bir delili de şadür: Arif, mahkeme — huzurunda vermiş ol duğu ifadede tazyik kördüğü için itiraf ettiğini ve hapisanede de bu tazyikın de- vam etmiş olduğunu, müstantikin müstan- tik olduğunu anlayamamış - bulunduğunu söylemekte idi. İstintaktaki ifadesinde in- kâr ettiği silâhlar ve mektub meselesi için de, polisler beni tazyik ettiler, bu iki meseleyi onun için söyledim demiştir. Şu halde müstantikte tazyikten tamamen kartulduğuna — ve tazyik - olmadan ifade verdiğine delâlet etmez mi ve bu söz Ari- fin mahkeme huzurunda — müstantikin ka- tiyen müstantik olduğunu / bilmiyordum Sözünü nakzetmez mit Görülüyor ki Arif müstantik buzurundaki itirafatında miha- 'yetine kadar samimi ve dürüsttür. An- cak ihtilâttan memnuiyet kararınm refi üzerine mahkemeye geldiği zamandır ki almış olduğu — ders üzerine bu samimi ifa- desinden vazgeçmiştir, Arif haki leyeceklerimiz de bundan ibaretti Şimdi Ali Saibe Keçiyoruz. Ali Sai böyle bir komplo işine girebilir mez mit Yukarıdaki kısında — okuc porlara nazaran — mühteriz bir adam ol Ali Saib, bu işi yapabilir. Buna bütün kanaati - vicdaniyemizle, bütün Türk e kârı umümiyesi ve bütün - dünya — efkâr amumiyesi müvacehesinde bilâkaydüşart evet diyebiliriz. Esasen - görmüş olduğu- müz bu davanm / bütün delilleri, bütün emareleri ve takib ettiğimiz” hâdiselerin bütün seyri de buna bizimle beraber evet de vektedir. Ali Saib, bidayeti ifadesinden malike- ci son ifadesine kadar tamamile in- iş olduğu için, ifadelerinin üze- de düracak - değiliz. Binsenaleyh Ali Saibin ba İşte maznun bulundağunu, T Ünrüş li laei y İi Gütü deremlnde bit cimeş olen e özlerine aifen takll ömcetir ll Salb İatini. orlaya bisn — Yahye Mtün ğ viya a li Ürl Günleret inlerabe. Ti tanalanık Tni ada ei u G O (aT Bti ll ee d e ee l gy nni Alaişur, Avakat Hünlü Şerket'da he Mdbüsi ksiktef Yarşamuı. Ben; İ bir geh deraya' münlir L M B tağbelear. lll Öyle SAi gömüriyei cti S e ekendi GUN üaay Sebkine'sül södederdim. Put müdür Bndriyi niçin” şah öklerüim.. Çönüü Yalya elintakta TMü rüçe “Gthin bule- davaya İ 'nüyor ve bü rücumna mahkemede de de- vam edeceğine kani / bulunmuş / olmakta idim. - Binaenaleyh Yüksek hâkimler he- yetine, “Yahyanın nasıl itiraf ettiğini nasıl Ali Saib ismini ortaya attığmı an- Tatmak icab edi İşte bünun içindir ki, polis müdürü Sadriyi şahid gösterdim. Sadrinin ifadeni- ni vuzuh ile bir daha tekrar edelim. Sadri diyor ki; (Suçlulardan Yahya tahkikat e- rasında ifadesini bir anda vermiş olma- yap parça parça itirafta - bulanduğunu ve bir gün evvelki ifadesindeki irtibat muha- faza edilmek suretile istievabr yapıldığını 've en nihayet kendisine; senin söyledik- lerin doğrudur, fakat karanlık noktalar ka- Jiyor, Karamezar K. de 25 gün ikametini ve bu teşekkittün İstanbulda, Ankarada adamları ” olduğunu söylemiştim, fakat ba, noktaları tamamile izah etmedin, daha bildiğin varsa söyle, ifaden bitsin, seni birakalım, dediğinde, derinden bir ah çe kerek son bir sirer olduğunu ifade etmek- le istizah edildikte, bu işin başmda Ali Sa- ibin bulunduğunu ve çiftliğinde talim gö receklerini ve Ankaraya - sevkederek ieab eden elemanlarla tanıştıracağını söylediği- ni ifade etmektedir. Sadri, Ali Saihi ta- mımakla beraber — şahsen bir. münrefesi mevend değildir. — Yalnız onun Atatürkle mnarefesi / oldüğunu bilir. ve Atatürkün nimetlerine mazhar olmuş olan bu adamm böyle bir harekete iştirak edeceğini mert Sadri bir türlü aklma sığdıramamış, hay- retten hayrete düşerek derhal valiyi ha. berdar etmiştir. Yahya, bu itirafını tüyü kıpırdamadan vali, emnyeti nmumiye mü- dürü, dahiliye müsteşarı ve Dahiliye ve- kili yanında da itiraf etmiştir. Yahya inkârında, Ali Saib ismini orta- ya atmaktaki maksadının farla- tazyik gördüğü için aklma gelen ilk büyük adam ismi olduğundan bahsetmektedir. Yuka- rıda da bilmünasebe bahsetmiş idik. Kuşen- başı Eşrefi, Ahdülkadir Kemaliyi, Mah- mnud Nedimi, Receb Kaptanı, hulüsa bü- 'tün Çerkes teşkilâtınm liderlerini ve maların tanıyan Yahyanın bi samimiyet aranabilir mif Ali Saibi mahküm etmek için, “yalnız Yahyanm bu inkârm. daki delil kâfi gelmez mif Bunun aksine her hangi bir viedan nasıl kani olabilirt Yahya itirafında yalnız değildir. Ken- disinden 20 gün ve belki de daha fazla son. Ta getirilen Arif de hiç bir ihtilâta tâbi ta- tulmaksızın yapmış olduğu itirafm da ay- ni ifadeyi teyid etmiş (Ben Ammanda iken Reşid bana, size adamlar göndereceğiz, on- Jara iyi bakarsmız. Bu adamlar Gaziyi öl- düreceklerdir. “Ağabeyim — Üzeyir onları Ali Saibe götürsün) demiştir. Arifin ifade- lerinin hakikate tam bir — sürette muvafık bulunduğunu yukarıdanberi izah etmiş ol- duğumuz içindir ki, bu ifadenin üzerinde artık çok duramayacağız. Üzeyir Ali Saib üzerindeki ittihamları yam etmiş ve Ali Saib hakkmdaki kanaat- lerin tam bir şekilde tecellisine yardım ey- demiştirr Üzeyirin — ifadelerini yukarıda tahlil etmiştik. “Maahaza Ali Saib bahsin- de bü ifadelere tekrar rügü — etmekliğimiz faideden hali olmayacaktıt. Üzeyir, Şaban Çörumtağ mektubu aldığınm ikinel çünü - Ki bu ilscleyi münakaşa etmiş ve suikast- çilerin ağnstos bidayetinde gelmiş oldukla- TnT ispat eylemiş idik - akşamı yola çıka- yak sabaha yakın Ali Saibin çiftliğine git- miş olduğunu ve mektubu vermiş bulunda- iunu söyliyor. - Binaenaleyh, — her şeyden evvel temmaz sonlarile - ağfnstas bidayetle- ağnstosun 4 veya 5 ine kadar ÂN Saibin nerede balunup bahınmadığını tesbit etmek iktiza etmektedir. AN Saibin 26 temmuzdan 4 ağıstos ta- Adanada balunduğunu gerek irafatı ve gerekse polisin kay- dile anlamaktayız. AN Saib 26 ağnstosta çi Ali Saib bize bu hasnstaki ikameti esbabınr — izah ederken ortağı Aliden bir telgraf / alarak İstanbal- dan temmuz sonlarma doğru bareket etti. Hini — ve Adanaya — gittiğini — ve çift- Tiğine — hiç uğramamış — balundüğuna beyan etmektedir. —AH Saibin İstan- buldan Adanaya- hareket / tarihi -olarak elimizde mevend vesaik AKi Saibin İstanbul- da ot muş olda kayidi saretleridir. Madesile mazaran Ali Saibin 26 temmuz 1085 tarihinde Adana- ya gitmiş olduğunu ve 4 ağustar tarihinde de avdet etmiş. bulundüğunu / görüyoruz. Yalnız buracıkta Emniyet müdürlüğünün 12 - XI - 1985 tarihli — tezkeresinin şu Satırlarını beraber okuyalım: - (Mumailey- hin 4/8/985 T. de Adanadan Ankaraya âttiği ve 2/9/905 'T. de de Ankaradan Adanaya döndüğü halde ba gidiş ve gelişe 'ald beyannamenin ötel müsteciri tarafı dan verilmemiş oldnğundan — bu seyaha'in evvelce bildirilmemiş olduğu bittetkik anla- şılmıştır.) Demek ki Ali Saib 26 temmuz 4 ağustos 935 tarihine kadar olan ti hakkında beyanname dahi Netekim beyanname defterinin eureti Tılarak gönderilmiş burada dahi Ali için geldiği tarih olarak 26 - 7 - 995 hi gösterildiği halde Ankarada dönüş ta hi olarak 2-10-035 tarihi — tesbit ir. Çünki Ali Saib - beyanname A Salb 26-7- 005 mişti 4<7 - 905 tar zerinde bir az düralıma. İstanbuldaki hibine kendisinin mebus oluduğunu memiş pamuk tüccarı - olduğundan miştir. Ali Saibin mebüs - olduğunu hibi kadın çok müddet sonra Adana vi Perid Celâlin kain vağidesinden tir. Pek şerefli bir hüviyet olan b hüv tin saklanılması esbahr bizer meçhul Kundan bunun üzerinde durmayacağız, Saih bu kadının ifadesine mazaran t Zan 12 veya 18 neli günü eve taşınmış riben 19 nda Adanaya gitmek üzere ay mıştır. Adanaya gittiği tarih ine 27 dnr. 8 - 9 gün nerede kaldıiını bi Maahaza bilmek için de bir lüzum hi yörüz. Şuracığa kadar - isbat etmek İimiz ve isbat ettiğimiz hâdise AH Sai 26 temmuzdan 4 ağustos tarihine kadı danada bulunmuş olduğu meselesidir. Ali Saib Adanaya ortağı Alinin Söylemitir. Ortağı iş için çağırmış tir, Yoksa İstanbula Modada ailesile ber yaz tatilini geçi tosa kadar çiftliğe bi Adanada Yeni otelde kaldığmı tadır. Bittabi Ankaraya gelmesi için A nadan tirene binmiş olmast Tazımdır, içindir ki, mümaileyhi teşyi edenlerle alâ- kadar. olmak Tüzümünu hissetmedik. müddet zarfında desine gelince: " Bunun için resmi er söyleyemeyeceğiz, 28.10-1995 tarihli de 'narı ANi Saibin yeni otelde kiralamış oldu odanın Aaimi sürebte kiralanmış olduğun AN Saibin lüam gördükçe otomabil — veyı ara tirenlerile çifilizine bir çok defalar diğini — ve ancak tarih tesbiti imkânı dığını zikretmektâdir. B lüzm gelmektedir. Ali 25-10- 1985 hinde alman - bü ifadesinde, tarihten buçuk ay evvelisine kadar, Ali Saihin » gece çiftlikte kaldığını, ondan bir sonra gelerek, tekrar bir gece çiftli inden 70 gün evvelisine kadar olan ziyetinden bahşederek ondan evvelisi bir şey söyleyememekte ve Ali Saib o man çiftliği yalnız başma idare ederdi, mektedir. Gerçi bu çiftlikte yatış key ti çiftlik müstahdemininden Ömer, vekte ve muvacehe yapılması üzerine Al ifadesinden rücn ederek, hayır, yatmadı Tinde izahr mesele eylemektedir. Şimdi buracıkta bir nebze tevakkuf mekliğimiz iktiza etmektedir. AN Sai teşrinlevvel tarihinde tevkif 6 ertesi günü ise refikası, derhal Adanaya hareket ederek kendisine vermiş olduğu talimat d işlerini - tedvire gitmiştir. Büyük bir. ham altında tevkif altma alınmış olan. Burada karısının bu tarihler kim iddin de telkin vermediğini Kaldı ki li giftliğinde yatıp yatmadığını en zi Bilecek şahıs Alidir. Ahi, evet yattı d ken, Ümerin, yatmadı. demesi Üz ifadesinden — rücunna ne mana Binaenaleyh Alinin rücnunun bir kıyme- 'ti meveud olmadığı kanaatindeyiz. Tarih meselesine gelince : sinde takriben demiştir, şu halde - daha yukarıya çıkabiliriz. Maahaza - Alinin ifa- — desindeki tarihte de wsrar edecek değilim — i, gçiftliğe geldiği tarihin 25-X-1935 — kadar Ali/ yoktür iddissında / bulunama — yız. Alinin temmuz 26 tarihinde orada olduğunu bizzat A Saib söylüyor, zira İstanbalda iken ortağı Aliden almış 6l duğu telgraf / üzerine çiftliğe gittiği lenihmektedi Şuraya kadar yapmış / olduğumuz mü- Dakaşa ve tahllleri / hulüsa edersek şu nes ticeye varırız: Suikastçıların, Üzeyirin yanma nğus- tos iptidalarında — geldiğini yukarılı tese bit etmiştik. Suikastçilerin xeldiği tarva ağnstes olarak kabul edersek 3 ağı