(e L Biriki söz | ae aameemıren Adsız San'atkârlar y i Onların ceviz ağacından yon- tulmuş paletleri, tavus kuyru - Sundan veya samurdan çekil - | Miş fırçaları yoktur, Hollanda Yalarının Alman boyaların - n kaç saat sonra kararacağını Üşünmezler bile, Davenci'nin Tesim hakkında yazdığı iki mu « Azzam ciltlik kitabı okumamış - lardır, Onlar güneşin neresinden i - Şeri gireceğini — şaşırdığı adsız hvelerde doğarlar ve bitpa » Zarlarında sürünürler. — Sandal bedestanındaki müzayede ile ya- Ptlan satışlara iştirâk edemez - ler, Camları sinek tersi doludür Ve çoğunun çerçevesi yoktur. apalı çarşıyı gezen, ve İs - tanbula kadar geldiğini en bâ » Tiz motiflerle Şikago'dak: arka- aşlarına — göstermek — isteyen Seyyahlara — halisüddem Acem veya Türk miryatürü diye illüs- trasyonun Noel nüshasından Çir karılmış renkli baskılar satılır. Alanların da — satanların da iki üç adım ötede ayak değ memiş bir orman kadar taze yerli bir sanattan haberleri yoktur... yeR P dtğmamiş, nrman, nar mahallelerindeki kahvelere Bi ha n Kht an BÜT T nıza sinemala- Tın ve romanların doldurduğu edebiyatı bol ve tatsız “canl! ıKablııl.—ınl.. atarsanız onları, o kahve resimlerini halk türküle- Timiz kadar saf ve — canayakın bulacaksınır... Halk türkülerimizi yazanlar, besteleyenler gibi onlar da ad - 1“1. ve iddiasızdırlar... O resim- '€ri hatır için yaparlar. Bazan ve sahibi onlara boya alır, an onu bu sıkıntıdan bilç kur :’"n. ondan yalnız boş dıvarla- ı"li zevk için resim yapmak is- '€yenler çıkar. Ve bir kahvenin dört dıvarı Seşit çeşit kompozisyonlarla do- ııır. Bu şekiller kahve sâkinleri- N candan tenkitlerine uğlar. 1 * hepsi bu şekillerle senli ben- 1 olurlar... y tayyen mevzuları - vardır; *r 9 efeler kız oynatır, yahut haz ı:h İsmail hikâyesi beş on ar - 'Onide tekerrür eder... Hepsin- © el ile tutulacak bir hale gelen 1 Safiyet ve sadelik — vardır. ,m', IZ bu safiyet çinilerimiz ve teçTlerimizdeki işçiliğe nisbe - n-nüm_k Ççocuk kalmış, bilhassa inj Kimizin eriştiği kemal dev- iç bulampamışlardır. X ün'înu’dı halk resmini, bu Çok _ıelîdckı kesif safdilliği alıp kârıı triye, tâ birinci sınıf sanat bw:""[ strasına kadar götüren itintinae er Rousseau - kırkından hılı:n Tesme başlayan bir güm « Eiıg“—'d.u'- Fransada resim ser - Cası Tini gezenler, Sezanne —Pi - Beay'n ”€ Hatisse kadar Rows - saRün tesirini görebilirler,.. in diyet ve sadelik veni res - hidıy * doğru ve en güzel tara- ;i( ;“( resimlerinde d; Bür lâşin Daşka — bir şey yoktur. yekgikler birer Au.:h olmağa "a:" 'Mislerdi. Onlar bulutlar lqu,_nm' Oturan ilâhi mahluk - Tinder ; SNi resim onları gökle- Di regi, direli epeyi oluyor. Ye- P T?Phane ve Edirneka- ""u.,_i"ı:ı'fıni süsleyen halk re- heluj ki bağdaş kurup senli ONuşüyor. Bedri Rahmi Bedri Rahmi'nin halk resimleri tesiri altında yaptığı siyah beyaz: * Kız kaçırma,, Birizah ve Bir cevap Eskinin güzelliği eskiliğinde- dir. Eski eserleri badana etmek çirkin ve münasebetsiz bir şey - dir. Geçenlerde bu — sütunlarda bundan şikâyetlerde bulunduk. Meselâ Beyazıt camiinin dırvar- larının badana edildiğini, İzmir- de Efes'teki su kemerlerinin ki- rece bulandığını yazdık ve Ana- dolu muhabirimiz Hamdi Üstel' den aldığımız bir —mektubu da aynen koyduk, Beyazıt camii i- çin evkaftan, Efes'teki su ke - merleri için de Kuşadası kayma- kamından tavzihler aldık. Evka- fin izahını geçenlerde neşrettik, Bugün de Kuşadası kaymaka - mının açımlamasını koyuyoruz: .. *7 » 5-935 günlemeçli ve 15- 3318 sayılı gazetenizin doku - zuncu yüzünün birinçi dizisinin (EFEZ) başlıklı ve E. Hamdi Üstel imzalı yazınız baştan başa yanlığ bilgi ile doludur: 1 — Selçuk köyünün başlan - gıcında kireçle badana edildiği yazılı su kemerleri Efezlilerin değil (Selçukluların baştan ba- malilardan Kalma KAt B 3 — Bu su kçemerleri ::m Selç'ııâu onurlandırdıkları değildir. Kuretluştan ç:iıd m değişmen yerli Rumlarımın bu su kemerleri arasına yaptıkları kurağlardan kalmış kireçlenmiş kemerlerdir, İşte bu kemerler a- rasında eskiden yapılıp yıkılmış çatı eserleri ve Rumların kurağ- larının tesiriyle kağşak duruma geldiğinden zamanımızda demir ile tutturulan bu kemerlerin bu- günkü sağlamlaştırılmış vazi - yetini görmiyen muharrire şaş- mamak imkânsızdır, — Nitekim bu yazıyı yazan bu kemerlerin beş on adım ilerisindeki aynı su kemerleri arasında dıvarları kâ- milen kireçle gene Rumlardan kalma sapasağlam iki ev ve dört beş dükkânı her halde görmemiş olacak, ancak her nedense yan- lış bilgilerle Selçuktan ayrılma- yı kendisine daha uygun bulmuş olacak ki, bunları da yerinden gerçinlemek ve — yanındaki bu kemerleri de neden kireçli oldu- ğuna ve kaldığını tarihiyle an - lamak zahmetine katlanmamış! 3 — Selçuğun kurtuluşundan önceki durumu ile bugünkü du- rumu arasında yol, bayındırlık, temizlik işçimenliği bakımın - dan mukayese bile yapmak im- kânsızdır. 30 ev olarak yıkık ve yanık bir halde kurtuluştan son- ra elimize geçen Selçuk bugin bu yazıyı yazanın da pek iyi gör düğü gibi plânlanmış, İzmir şl . baylığının 650 evli en temiz bir örnek köyü haline gelmiştir. 4 — Beş on yıl önce Efez ön. tüklerine, iki tarafındaki batak- lıktan, yolsuzluktan ve otlardan gidilemez ve girilemezken bu - gün tertemiz bir şose ile öntük- lere gidildiğini — herkes gibi bu yazıyı yazan da her halde gör » müş ve o yoldan geçmiş olacak. tir. 5 — Efez öntüklerindeki ot - lar ve dikenler her yıl köyce iki defa (bütçesi içindeki tahsisat- la) baştan başa — temizlettiril - mekte ve onarılmaktadır. Bunu da yazıyı yazanın öğrenmesi ve örmesi ti İ 6 — Hakikata hiçbir yönden : » tatür. den birkaç tanesini görüyorsu- T A ' GÜZEL SAN' N Güzel Sanatlar Akademisi bu secne geniş bir surette yenileş- meğe ve güzelleşmeğe çalışıyor. Her şubesinde bir değişiklik ve ileri kımıldanış var. On beş gündenberi resim ve mimari şubeşinin diploma kon- | kurlarına devam ediliyor. Re- sim şubesinin eskis konkurları bitmiş, tablo konkuruna başla- nacaktır. Bu tablo konkuru dip- loma alacakların sön konkuru- dur.Eskislerde muvaffak olanlar tablo konkurlarına girerler, Es- kis konkuruna giren altı talebe- den hepsi kazanmışlar, tablo yapmıya başlıyacaklardır. Üji stadusirm nuz, o İ Her gene akademide konkur neticelerinden alınan talebe iş- leri bir sergi halinde teşhir edi- | lir, Bu sene akademide talebe | sergisine fazla bir ehemmiyet | verilecek ve mimari kısmına ilâ- ve edilecek olan şehircilik ge- mineri ile çalışma işi genişleti- lecektir, e Akademinin bir kütüphanesi vardır. Bu sene bu kütüphane zenginleşiyor. Son — günlerde Kültür Bakanlığı akademiye 3 | "” bin lira yollamış. Bu para ile ek- sik olan teknik ve san'at kitap- larr alımnacak. Bugün akademi- de 4500 firalık bir kütüphane yapılmıştır. Bundan sonra da alınacak olan kitaplarla akade- mi kütüphanesi san'at ve mima- ri eserleri noktasından memle- ketimizin en zengin kütüphane- si olacaktır. e -——mear —— — uygun olmıyan — gazetenizdeki bu yazının gene ayni dizide mat buat kanununun mahsus mad - desine tevfikan bu açımlamanın yazılmasını dilerim. — 10-5-935 Kuşadası kaymakamı D. ARGUN Cevap Beyazıt camiinin dıvarları, o- rada bir kahvecinin işgüzarlığı olarak badana edildiğini evkafın izahımdan öğrendik. Efes'teki su kemerlerinin de yerli R lar tarafından — kireçlendiğini Kuşadası kaymakamının mek - | tubundan anlıyoruz. Beyazıtta - ki badana edilen dıvarlar henüz daha kireç kurumadan yıkattırı! mış ve kahveci evkaf müdürlü« ğü tarafından tevbih edilmiş. Güzel, Biz de zaten doğrulu- ğuna emin olduğumuz ve tees » slif ettiğimiz bu kireçleme keyli- yetini ayıplamıştık. AKADEMİ e İLÂN 1— Mimari şubesi diploma | eelidl e 1 Çuballa vulikeci DE Akademide muallimler meclisi tarafından yeni bir ders ve teş- kilât talimatnamesi hazırlanmış, gözden geçirilmiştir. Bugünler- de bu talimatname kültür ba- kanlığına gönderilmek üzeredir. . Akademi mimart şubesi mu- kavemet, Fizik, kimya lâbora - tuvarları asistanlığına mühen - dis Ekrem seçilmiş ve kül - tür bakanlığına yazılmıştır. 15 Haziranda teslim edilecektir, 2 — 30 Mayıs Perşemhe ak- şamrı tedrisata nihayet verilecek 8 Haziran Cumartesi günü im- tihanlara başlanacaktır. 7 Tem- | muz Pazar günü bitecektir. 3 — Sergi 13 Temmuz Cu- martesi günü açılacak ve 23 Temmuz salı günü kapanacak- tır. | Harabelerinde | | Bir gezinti | Arkeologi kaynağı olan İzmir ve çevriminde bununla yakm- dan alâkadar olmak ve halkta arkeolojiye karşı sevgi uyandır. mak için İzmirde İlbay General Kâzım Diriğin- başkanlığında bir “Asari atika muhipleri ce- miyeti,, vardır. Bu cemiyet yıl- | lardanberi çalışmaktadır. Bunun üyeleri içinde İzmirin tanınmış bilginleri ve ecnebileri de var- dır. Bu cemiyet şimdiye kadar topladığı elirle, İzmir çevri- mindeki asarı atikaya ait çıkmış ne kadar eserler varsa bunları dilimize çevirtmiştir. Bu suretle kütüphanesini kurduktan sonra, bu yıl da gezintilerle daha sıkı bir surette öntüklerle temasa getirmek yoluna girmiştir. Bu- nun için bu yıl, öntüklerin bu- hunduğu yerlere tren ve otomo- bil gerzintileri tertip etmiştir. Geçenlerde Efes harabelerine bir gezinti yapıldı. Otomobil- lerle Efes harabelerine gidildi. İlkönce Vediyüs jimnazı, Stad- yum,büyük tiyatro, Arkadyanın mermer caddesi, Agora, kütüp- hane, en sonra Setopis mabedi gezildi. Gezintiye Efes müzesi müdiri Vehbi, Kültür mecmuası yazıcılarından Asım kültür de iştirak ettiler, Asım Kültür, bu- raların 2500 sene evvelki haya- tı hakkında uzun uzun izahatta Aynı fikri tekrarlarız. Eski e- serlerin güzelliği eşkiliğindedir. bulundu. Heyet akşam üstü tek- *yr İzmire döndü, , de çalışan kabiliyetli genç- lerden bugün “Niyazi,, yi size takdim ediyoruz. Aşağıki re- sim, Alayköşkünde geçen per- şembe günü verdikleri temsilde en mühim rolü alan Niyazinin resmidir. Mektebin değerli ho- caşt Seniha Bedrinin Körner- den tercüme ettiği “Mürebbiye,, piyesinde baş rol olan mürebbi ve rolünü iştebu Niyazi genç oynamış. “Mürebbiye,, kendisi ile alay edilen bir kadın- dır. Niyazi, yukarki resimde be- yaz gaçlı mürebbiye rolünde dua ederken görülüyor. Niyazi | gerek bunu, gerekse Akagündü- zün “Beyaz kahraman,, ında ro- lünü harikulâde güzel oynamış bir artisttir. Bizde şimdiye kadar gazete- lerde kocaman kocaman resim- leri çıkmış, her gün büyük afiş. lerde isimleri görülmüş san'at- kârlarla mülâkat yapılırdı. Vas- fi Rıza sabah kahvaltısında ne yer? Hâzım ne marka traş bıça- ğt kullanır, Bedia Muvahhit hangi rengi sever? Artık — bilinmedik — tarafları kalmıyan tiyatronun bu eski yolcularından başka bir takım yeni yeni istidatların muvaffa- kıyetleri vardır. Onları tanımak zahmetinde bulunmak lâzımdır. İşte bugün size tanıtmak iş- tediğimiz bu genç san'atkâr on- lardan biridir. Şehir tiyatrosun- da aldığı rolleri öteki arkadaşla- rının arasında çok büyük bir üs- tünlükle oynıyan M, Kemal bu gençin hocasıdır. Aimsaemlm. TLAR Halkevinin tiyatro mektebin. Niyazi 29 - 30 yaşlarında bir gençtir. Kendisini temsilden sonra şöyle ayak üstü biraz kar nuşturduk. Maksadımız yetti neslin tiyatrada yapmak istedi- ği işleri anlamaktır. Ona bazı sualler sorduk ve cevaplar al- dık. Sorduğumuz - suallerle, al- dığımız cevapları aynen yazıyo- Tuz: — Tiyatroyu seviyor musu - nuz? Yoksa geçici bir hevese mi kapıldınız? — Tiyatroya sevgim, ilk za- manlar korku ile karışık bir he» vesti, bugün için bir ideal, — Mektebi takip edince ve dersler ilerledikçe bu işi başara- bileceğinize inanç getirdiniz mi? —— Mektepleşen tiyatro.. Mek tep, başarmak için ilerlemek yo- ludur. Ben de bu yolun inanan bir yolcusuyum.. — Tiyatroda ne olmak isti. yorsunuz?.. Şimdiye kadar bu san'at hakkında ne fikirler edin. diniz? Ve sahne üstünde neler duydunuz? — Tiyatroda neler olmak is- tenmezi, Fazlasını isştememek biraz safdillik olur ama ben, sahnede ayakta duracak bir ak- tör olayım diyorum,. Dışından bakıp da kolaydır diyenleri da- ima aldatan bu iki yüzlü san'a- tın iç yüzü bir âlem.. Bu ğâlemin içinde ben bugün öyle bir hiçim ki, onun hakkında fikir yürüt- meği — hele böyle birkaç söz- le — mevsimsiz buluyorum. Mu hakkak bir şey söylemem lâ- zımsa: Tiyatro zamanla güçlü- ğünü gösteren bir san'attır. Sahne üstünde hep — heyecan duydum. Bu heyecan başlangıç-