21 Mayıs 1935 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 10

21 Mayıs 1935 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

TAN " an teirikası : 29, Her biri âdeta diğertile yarış AT HL 2 Yazan: Niz Bizans Tarlalarındaki Ekinleri Çiğnemeden ameddin NAZIF Gelenlere Yirmişer Değnek Vuracaksın' eder gibi, geceyi gündüze kata- O derecede ki üç büyük küle- sile Anadolu hi n karşısın- da y len yeni hisarın bütün ıdlışı nihayet — bir kaç aylık İkinci Mehmet, eti ki tırmanın yolunu bulmuş k gayreti mükâfatlan- dırıyor, işin bir ân evvel bitmesi lam - olması için rlıktan çekinmi - Hiç bir işin baştan savma lmasına tahammül edemi Büyük taşların bir çoğunu kireçle ve horasanla — eritilmiş demir ve kurşunla biribirine kay nattırıyordu. Hele kilit ve dir taşlarında kenetler yaptıcı- yor ve bunları iç içe geçen ke - netlerini bol kurşunla yapıştıra- rak sağlamlaştırıyordu , Dış burçları göze heybet ve - recek derecelere ikseltmeyi do bulmuştu. İç burçları, si- perleri, surları hep, göze korku vermeyi düşünerek yaptırmıştı. Biliyordu ki bü hisar ne bir mu- hasaraya göğüs gerecek, ne de her hangi bir hücum karşısında bir dayanma noktası olacaktı: Burasını ne Bizans, ne Ven ne ettikten ve — gözleri önünde | tecrübe ettirdikten — sonra ku - mandana teslim ettirdi. Bundan başka askerlerin oklarını, yayla rmr, kalkanlarını, gürz ve topla- rını değiştirtti, hepsine yenileri- ni verdirdi. Mancınıkların yerlerini birer birer kendisi tayin etmişti. Ve yapılan tecrübeler göstermişti 1 — Sağ taraftakiler solu ga- ne de her hangi hıristiyan kit vetile çarpışmak için yapıyor - du. Bu hisarın bu kadar kuvvetli yapılışında, yapanın yalnız bir | sembolize etmek, | tek düşüncesi vardı: Bir kuvveti Evet.., İkinci Mehmet, Ana - dolu hisarının kargısına yaptı - racağı derme çatma bir hisir ile de boğazlara yüzde yüz hükme- debileceğ bilmiyor değildi. Fakat öyle bir eserle, cihana ka- fa tutmağa karar verm B vetin Boğaziçinde te: mesini istemiyordu. l edi! . Yapı bittiği zaman surun en kalın yeri on iki zıra ve yüksek- liği kırk sekiz zıra idi (1). Mü - | verrih Kıritovolos Rumeli his: rı hakkımdaki duygusunu şöyle anlatıyor : “Büyüklüğünün — derecesini anlatmak için diyebilirim ki, bu- nu ilk görenler bir hisar değil, müstahkem bir kücük şehir sa- nırlar, Kale üç müsellesin en büyük zaviyesini tepede yerleşmiş surlar yapar - lar. Burada sağlam ve bir burç kurulmuştur. Gö boğaz ve diğer burçlara tepe - den bir şahin gibi bakar. Hü- kümdarın bu kaleyi bu şekilde yaptırmaktan maksadı sahilin mümkün olduğu kadar geniş bir kısmımı surların içine almak ve kuracağı mancınıklarla müm - kün olduğu kadar geniş bir sa- hada gemilerin geçişine istediği gibi mâni olmaktır. düşman gemilerinin kendisine yaklaşmasına kat'iyyen müsait olmadığı gibi sahil burçları kaç- mak isteyen gemilere de kolay- lıkla hükmedebilecek bir vazi - yette 'yapılmışlardır.,, Bugün hafif ve tatlı bir meyil ile başlayıp dikleşen — yokuşun üstüne çıkanlar boğazı tıpkı bir Dara gibi seyredebilirler. Zira Asyadaki ordusunu boğazın bu en dar yerinden Avrupaya geçi- rirken İran İmparatoru birinci Dara muhteşem tahtını bu te - peye kurmuş — ve karınca gibi kaynaşan o ordunun, kurdı köprünün üstünden geçişi! radan seyretmiştir. Kale biter bitmez, ikinci Meh- met, içine konulacak mancınık- | hiç düşünmeden batıracaksın! | diplomatlığa dökmüştü. Bir se- Bu hisar | 2 — Kaleni enize en uzak | noktasından atılacak olan taşlai ise denizin ortasına kadar ula - şabilirler... 3 — Ve eğer taşlar sektirme tarzı ile atılacak olurlarsa karşı kıyıya kadar kelaylıkta Ulmşaki | Teceklerdir. E l neticesi büyükleri şöyle dursun, en çük kayıkların dahi, boğazın büu noktasından Türkün müsaade - sini almadan — geçemiyecekleri anlaşılmıştı. Ve ikinci Mehmet gayet açık olarak yeni hisarmın kumandanı Firuz'a şu emri ver- | mişti: — Hangi bayrak altında olur- | sa olsun, senden izin — almadan geçmek isteyecek her gemiyi Hisatın bitmesi, Bizansın he- yecanımı bir kat daha artırmış- tı. İmparator, gönderdiği rica- crlardan henüz hiç bir müsbet haber alamadığı için — işi gene fir daha gönderdi, ve bu sefirle Türk İmparatoruna — şu sözleri söyletti: Açılacak dikim evimizde Istanbul Deniz lüğünden: deniz mi ğı halde bu talimatnamede ları da ancak birer birer muaye- Gedikpaşada Jandarma Dikim Evi Müdürlüğünden: Türk harb gemileri ile Turk nakliyeleri Bızanslıların gözleri- önünden süzü.üp geçiyorlardı.,, — Askerleriniz Trakyadaki Rum tarlalarını mahvetmekte - dirler. Süvarileriniz atlarına e- kinlerimizi çiğnetmekten vaz - geçmelidirler, Biz zannediyoruz ki, Edirne ile aramızda dostluk | devam etmektedir. İkinci Mehmet buna birdenbi- re cevap vermedi. Evvelâ kayın- pederi Zağnos ayı çağırttı ve onun, çadıra girip hürmetle baş İ gö ü — ânda sefire döndü: — Vereceğim emirleri dinle - yiniz. İmparatorunuza bunu söy lediğim kelimeleri — kullanarak i istiyorum, sevinçli bir netice elde edeceğini — tahmin ederek ai BURAN aA İ n? Hü kümdar vezirine aynen şu emri — Trakya'dan geçerek Edir- neye gidecek olan bütün atlıla- rımıza Rum tarlalarını çiğne - melerini irade ettiğimi bildire - ceksi Ve Edirneden gelen her atirya soracaksınız. Gelir - n tarlaları çiğneyerek mi gel- i, yoksa doğru yoldan mı? Ve neyerek gelmemiş olanlara derhal yirmişer değnek vurdura caksınız, rından çıktığı zaman kahkaha - larla gülmeğe başlamıştı. Zira bu sözlerle adamlarını kötü bir harekete — teşvik etmeyi değil, Bizanslı sefire, bu gidip gelme - lerle canınım sıkıldığını anlat - mak istemişti. (Arkası var) | () Kıritovolos motörle çalışan muhtelif dikiş makinelerinde ve el işlerinde vesair hizmetlerde ça- lıştırılmak üzere kadın, erkek i nunadek her sabah dokuzdan on bire kadar devam edile- cektir. I_sıekıiıerin fotograflı ve tasdikli hüsnü hal kâğıdı | ve resmi sıhhat raporu ile dikim evimize gelmeleri. i kaydına Mayısın so- (2782) Ticaret Müdür- 11 Mayıs 926 T. ve_3580 numaralı kararname ile mer' iyette bulunan sefaini ticariye zabitan ve mürettebatı kıyafet talimatnamesinin yerine kaim olmak üzere 17- 4-935 T. ve 2/2346 No. lu kararname ile tadilen mer” yet mevkiine konulan Denizcilere mahsus kıyafet tali - matnamesinin matbu nüshaları lâzımgelen makamat ile sseselerine dağıtılmıştır. Bu talimatname hü- kümlerine aykırı hareket edenlerle salâhiyetleri olmadı- yazılı resmi üniformayı gi - yenlerin Türk ceza kanununun 526 ve 253 üncü madde- leri hükmüne tevfikan tecziyeleri cihetine gidileceği alâ- kadarlarca malüm olmak üzere ilân olunur. (2749) A A w YUNLA ÜnE - E ai Yeni başlıyanlar için: 29 Tutmak öl; Arkadaş başlangıç deklâras- onu olarak bir renkten bir löve söylerse: Dün anlattığımız kıymetlere göre eldeki lövelerin üçten faz- la beher bir veya yarım lövesi için o rengi bir defa tutmak lâ- zımdır. Meselâ arkadaşınız bir renk- ten bir löve deklâre etmişse, si- zin de elinizde üç buçuk dört lö- ve varsa o rengi ikiye; dört bu- çuk beş löve varsa üçe; beş Bu- Çük altı löve varsa dörde; altı buçuk yedi löve varsa beşe çı- karmalısınız. Bununla beraber eğer yalnız üç buçuk lövelik bir kıymet varsa ikiye çıkmak ve- ya ikinci turu beklemek oyun- cuhnun hissine kalmış bir şeydir. Buna mukabil, eğer sizden ev- velki oyuncu pas demişse ve arttırmağı da kesmek istemi- yorsanız iki buçuk İlöve ile de | arkadaşınızın rengini ikiye çi- karabilirsiniz. Kontrakt briçte, elinizde al- tı lövelik bir kıymet bulunsa da, eğer iki onör lövesi yoksa, ar- kadaşınızı yanlış olarak şlem deklârasyonuna sürüklememek n, üç löveden fazlaya çıkma- malısınız. Arkadaş başlangıç deklâras- yonu olarak bir renkten iki 1ö- Şe Sinema, spor, dans ve plâ; Yeni devrin mühim ıhtilâf mev- zuları bunlardır. Geçen gün bir okuyucumuz karısının maça düşkünlüğünden şikâyet edi- alarak, bütün ısrarlarına rağ- açlara devam ettiğini ya- zıyordu. Bir diğer okuyucumuz da nişanlısımın bir yıldıza adeta âşık olduğunu yazmaktadır. Firuzağada oturan bu genç * Aramızda pek derin bir aşk olduğunu iddia ederim. Fa- kat mektep sıralarında başlıyan bir yakınlık var, Bu yakınlığa güvenerek pek beğendiğim bu kıza evlenmeği teklif ettim, Ka- bul etti. Hatta annesşine, baba- sına da kendisi söyledi. Beni evlerine davet ederek onlara ta- nıttı, Nişanlandık. Bugün do - kuz ay oluyor. Gelecek sene içinde evlen - | memiz katarlaşmıştı. Kendisini | tanıyalı iki sene oluyor. Bu iki sene içinde onun sinema düşkü- nü olduğunu, delice sinemayı sevdiğini biliyordum. Fakat son | zamanlarda onun bu sevgisi si- nemada tek bir adama çevrildi Povel isminde bir sinema yıldı- zına, Doğrusunu isterseniz filmde | ve birden söylerse: Böyle bir deklârasyon üç onör İövesi ve yedi lövelik bir kıymet gösterir. yon, normalden daha kuvvetli yeceğinden, bunu tutmak için, bir löveyi tutmak hususunda lâzımgeldiği kadar koz kuüvveti KANVUP UN B aktenta tö: velik bir elle arkadaşın iki löve- lik deklârasyonu üçe çıkarıla- bilir. Kıymetli bir renkten üç löve birden yapılan başlangıç deklâ- rasyonunu tutmak içi Asgari koz kuvvetine ihtiyaç yoktur, çünkü bu deklâras - yon arkadaşınızda kozun çok kuvvetli olduğunu gösterir. Böy le bir deklârasyonu bir tek lö- | ve ile: Meselâ bir as, yahut bir rua, bir dam, yahut iki rua, ya- hut iki dam, vale, yahut ta üç koz ve bir renkten tek bir kâ- ğit veya dört koz ve bir renkten yalnız iki kâğıt gibi kesmeğe müsait ellerle tutmalıdır. Kıymetsiz bir Tenkten dört löve birden yapılan başlangıç deklârasyonu on lövelik bi: met gösterdiğinden, deklârasyonu tek bir löve ile beşe çıkarmalıdırı. |Bilenler için Kâğıdı (S) vermiştir. (8 )iki sanzatu, (N) üç san zatu söylemiştir. (Ö) oyuna kör damını oyna- makla başlamıştır. (8) in ancak sekiz löve yap- ması muhakkaktır. Eğer işe sağlam uzun karosunu yapmak- tan başlarsa, sonra hasımlar, treflin ikinci lövesini yaptır- mazlar, Binaenaleyh (8) iki trefl yapabilmek için hasımlara sağlamlaştırmak istediği ren- gin trefl olduğunu zannettirme- lidir. Böyle aldatmak için de evvelâ trefl asını, sonra ufağını Bu deklâras- | bir koz bulunduğunu göstermi- | ve perdede görülen bir adam in- | sana rakip olmamak lâzımgelir. Fakat itidalimi muhafaza ede- miyorum. O derece meftun gâ- rünüyor ki, adeta kaçacak, ona gidecek sanıyorum. Göz- lerinden, giyinişinden tutunuz da, het hareketine ka- dar her şeyini beğeniyor ve an- Yenebiledeğini açıktan açığa söylemekten çekinmiyor. Bu vaziyet karşısında kendisile ev- lenirsem mes'ut olabilir. mi- yim?>” Sinema delisi kızlar içinde böyle bir artiste gönül vermiş gibi hayranlık gösterenler pek çoğaldı. Fakat bu delilik pek az zamanda bir aile saadetine engel olacak kuvvettedir. Çoğu gelip geçici bir heves, bir züp- peliktir. Yeni nesil içinde öyle- leri var ki, daha yakmda, sah- nelerimizde, stadyumlarımızda gördükleri gençlere ayni hay - ranlığı gösteriyorlar. Bu daha tehlikeli değil mi? Bununla be- raber, bu hayranlığın çok defa bir kibrit alevi kadar ömrü ola: cağından şüphe etmeyiniz. Ge- lecek seneye kadar onun höyle birkaç sevdiği hayal olacak ve evlenince hepsini unutacaktır. . Çilesi Bitmemiş Çileli imza- sile bize mektup yazan genç, dostlarından birinin karısile se- vişmiş, evvelâ onun haline acı- yarak gizli gizli yardım etmiş, sonra onu kaçırarak, daha doğ- rusu onunla beraber kaçarak ev- lenmişler... Fakat şimdi ikisinde de vic: dan azabı baş zöstermiş. “Biri- birimizi delice seviyoruz da...” diyor. Yalnız bu vicdan azabı ikisi için de bir ateş gibi her an içlerini yakıyor: “am O, eski arkadaşının ismi ——— yanlı olan ve arkadaşında dört sağlam kör bulmuduğunu da bil- miyen (E), mozda el tutacak kâğıt bulunm lığını görerek ikinci trefli almayabilir. Prensip: Sanzatuda, taahhü- dü yapan, morda bir defa sağ- lamlaştıktan sonra tutacak el olmadığı için yapılması imkân sız uzun bir renk varsa, taahhü- dünü yapmak bir löveye bağlı kalıyorsa, başka zun bir rengi ni yapmaktansa derhal o renk- ten başlamalı ve tecrübe etme- oynamalıdır. Kendisinde rua iki lidir, Belki hasımları aldatabi- lir, 21-5.935 ler , İenmeler Sinema Artistine Aşık Bir Kadın! anıldıkça gözleri yaşarıyor ve onun da ekmeğini yedim diye- tek ağlıyor. Benden de vazgeç- amiyor. Düşünüyorum: Ben bir |evi yıkmaktan suçlu bir cani yor, Onun ayrılmağı bile göze | miyim, bir katil miyim.? Bu * : den kalp hastalığına tutuldum. Eğer böyle devam edecek olur sa, hayatım tehlikededir. Katı- mı da çok seviyorum. O da be- ni çok seviyor ve sevdiği de bir- çok tecrübelerle bellidir. İşte böyle ortada bir şey yok iken vicdanımın beni her zaman, her saat, her dakika tekdir edişi ba- na dört pençesile yapışmış bir canavar gibi musallat oluşu be- ni harap ediyor. Bundan nasıl kurtulayım. Sırrımı başkalarına söyliyemiyorum — ve için, için ağlıyorum. Birkaç gazeteye yaz dığım halde bana cevap veren olmadı. Size baş vuruyorum.” Çileli gencin bir arkadaşına ihanet edişi fena, Fakat bunu yalnız yapmamış, kendisine bu- günkü karısı da ortak olmuştur. Kadının eski. kocasının fena, adi biradam olduğu da ilâve ediliyor. Bu adam acaba bugün ne haldedir? Karısından ayrıl- masına karşı muztarip değilse, olan olmuş. Zaten kendisine ihanet eden bir kadını sevmek- te devam etmesini pek akıl ka- bul etmez. Belki bir his mesele- si vardır. Fakat acaba kadınm eski kocasına gitmesi düşünül- se bile onun bu vaziyeti kabul edeceğinden emin misiniz? Ha- yır, hem zannetmiyoruz. O hal- de sizin kuruntunuz beyhude « dir. © curasla cazma yalıfakahatır haber verebileceğimiz Ayten, kendisile çocuk oyunları oyna- yan babasının arkadaşlarından birini sevmeğe başlamış: “Bilseniz, diyor. Onu da ba- bam gibi seviyorum, sandım. Fakat gün geçtikçe böyle olma- dığını anlıyorum. Ne yapabil rim?.. Benden yirmi beş yaş bü- | yük..” Bâzı romanlarda ve pek nadir hakiki hayat sahnelerinde böy- le garip aşklar görülmüştür. Fakat bunların çoğu büyük bir fedakârlığın mukabelesi mahi- yetindedir.. Ayten'in aşkında böyle bir şey göremiyoruz. Önunki bir heves ve bir alışkan- Jıktan başka bir gey olmasa ge- rektir. Zaman, bir gün karşısı- iği adamın oğlunu, ya- hut başka bir genci çıkarınca bu abes sevgiye kolaylıkla ni - hayet verecek. c Ortaköyde Taş Merdivende X numarada Agâh imzasile al dığımız mektuptan aynen: “Onunla yedi ay evvel tanış- tım, Ve seviştim, Gün geçtikçe bu sevgimiz hararetli bir aşlî haline girdi. Şimdi biribirimizi çılgınca seviyoruz. Vaziyeti onun beni daha fazla sevdiğini gösteriyor. Fakat bu yedi aylık müşterek hayatımızda geçen hasbıhallerden onun benden ev* vel de birkaç kişi ile alâka pey" da etmiş olduğunu anlıyorum. Bu hal; yani onun mazisi — kab bimde bir kurt gibi hissiyatım! tırmalıyor, kemiriyor.” 4 Çok daha karanlık mazilerif bile hal üzerinde zararlı olmadi” ı tecrübe edilmiştir. Evvelct birkaç kişi ile tanışmış, flört yapmış olanlar değil, hatta bif kişi ile senelerce deli gibi * vi$” miş olanlar bile sonra bir ba$” kasının en sadık karısı olahili * yor. Bunun emsali saymakla tü kenmez. Bugün seviştiğinizdeft sevildiğinizden emir.seniz; dÜY şünmeyiniz.

Bu sayıdan diğer sayfalar: