Büyük harode batırılan bir Iman denizaltısı U. 21 in umumi|nun için geminin bütün mürettebatı yal- harbde Çanakkalede başladığı | nız kulak kesilmiş, baştan bir pervane gü- maceraların ilk kısmın; bundan — evvel | rültüsü!.. nakletmiş, Triyomf adlı Pransız zırhlısını Hasıl batırdığını anlatmıştık. Bu yazı - mazda da U, 21 in bu muvaffakiyeti mü -| Geminin en sakin adamı, komutan Hel - feakib Seddilbahir önünde İngilizlerin peını'_zr ve Denizcilik : Alman denizaltısı, Seddülbahir önünde Majestik zırhlısını nasıl batırdı? U2lin, Triyomf'dan sonra ikinci avıolan Majestik, Seddülbahirde birçok ticaret gemileri arasında rengârenk boyanmış duruyordu. Torpili yeryemez yana yattı ve bir anda sulara gömüldü zırhlırın son dakikaları — Arkadan bir motör gürültüsü!.. Diye komutanlarını ikaz ediyorlardı. singdi. Gemi su sathına on metre yakla- bulun, boyamak işten bile de - Gil! Garib sesler — Doktor geceleri garib, ba- rib sesler duyuyorum. — Nasıl garib, neler yorlar? söylü- — İşte onu farkedemiyorum, Güazete sahibi; spor muharnirine «müsabakayı» yakından kulaklarım sağırdır da. Hoş sözler Yanlışlık Zengin adam İzmire bir bilet aldı, Samsuna giden vapura bindi, bilet mu- ayenesinde kamarot: — Yanlışlık var, dedi, bu vapur İz - mire gitmiyor Samsuna gidiyor. Zengin adam istifini bozmadan: — Yanlışlığı bana söyliyeceğine kap- büyük zerhlır Majestiki ne şekilde tor -| şınca, periskopunu çıkardı va hakikaten |tana söyle yolunu değiştirsin! Pillediğini okuyacaksınız Triyomf zırhlısının batması komutan Mf'"l ve mürettebatının kuvvei mâ -İnin etrafını tarassud etti. Yakında bir neviyesini o kadar yükseltmişti ki, ikın-| tehlike yoktu. ci bir muvaffakiyet daha istihsal etme - den, Çanakkale boğazından içeri girmeği, istemiyorlardı. Onlar Triyomfu batır - Makla yalmız Çanakkale muharebelerine hizmet değil, harbin başlarında (Kiyoo- çİ) yi bombardıman etmiş olan bu gemi- den bir intikam almış oluyorlardı. Kiyoo- Çi Uzakşarkta bir Alman mMmüstemlekesi idi. Buna mukabil İngilizler de müdhiş bir Türk müdafaasına inzimamen meydana gelen denizaltı tehlikesine karşı koymak ve müstakbel bir zayiata karşı tedbir al- mak istediler. Esasen İngiliz torpidoları Triyomf batarken, bir taraftan boğulmak Hellas önünde bulunulduğunu — gördü. Bundan sonra bir şimşek sür'atile gemi - Madem ki gemi yakın bir tehlikeden uzaktır; 6 halde en kısa zamanda düş - man aramak, bulmak ve onu imha etmek ilk şart olmalıdır. Helsing tam yol ila sahile yaklaştı ve| bir çok ticaret gemilerinin Seddilbahire eşya çıkardıklarını gördü. Fakat, tuhaf şey, bu kadar ticaret gemisinin arasında bir tane bile harb gemisi yoktu, Bu de - niz devleri nereye gitmişti?. Düşman, her halde Triyomfum pek geç olmıyan, acısını unutmuş değildi. İn- gilizler deniz işlerinde bu kadar lâkavd davranmazlar. Nitekim Hels'nz biraz da- ha ilerlediği zaman bu ticaret gemisi ka- Üzere olan tayfaları denizden topluyor -| labalığı içinde rengârenk boyanmış — 0- lar; diğer taraftan da bütün sahayı araş-|lan Majestik zırhlısını tanıdı. Kâfir İn - tırarak düşmanı aramak ve onu tmha ct- gilizler 15000 ton cesametirde olan bu ge- Mek istiyorlardı. miyi alacalı bulacağlı boyamakla hakika- « Btnun içindir ki Helsıng ortalık a -|ten Helsingin nazarından gizlemişlerdi. Gdamakıllı hrırını.-ıyı kaâar suyun üze-| Gemi uzaktan bir dağ parçası gibi görü- rine çıkmak imkânmı bulamadı. Suyun |nüyordu. Eğer zırhlınm, ticare* gemile - altından 3, lerek yavaş yavaş Boz -|rinden pek uzun olan, direkleri de ke - Caadaya doğru Yöl aldı ve antak gece ya-| silmiş olaydı, gizlenmedeki muvaffakiyet altinda Silma çıktı. Şimdi 19 sast suyun | daha fazla olabilirdi. rahat b;v"u! görmüş olan mü""""“l Böyle anlarda mürettebatı da vak'a - mınd.ın;::'?’ 'h""_wm uzun Za-|dan haberdar etmek, onları teşvik için, baka ve pine ea ra içmiyen tiryakiler ta- | Cok lâzımdır. Helsing ik'nci kartalın gö - Pİpolarma sarı'ıyorlardı. züktüğünü haber verdiği zaman müret - * tebatın helecanı artmış ve geminin içini Komu z el Ş ve ge çi .viuğ::u::. lîelamg mürettebatinin se -| geniş bir süküt kaplamıştı. - Ara | stmökle ileraber / salafi P ç vi Yo D nn Kaabılik atamndüğ, İkazdan geri kalmadı: İnî Düşman yakınındayız... lex“" '_zı"l! çevrili... Sigara ışıklarını giz- şeriniz. Rğer bu geceyi de gizli geçirme- B0 Muvaffak olursanız yarın size ikinci asıl avı öldürmekte idi. Helsing, kırkı bulan ticaret gemisi arasında dolaşıyor ve Majestik zırhlısına yaklaşmak için bir gedik arıyordu. Yarım saatlen lazla sü- T av hazırlıyacağım, ren bu aramaya rağmen hiç bir düşman f'uvıki Mmürettebat sabaha kadar gene | gemisi tahtelbahirin periskopunu gör - balıştılar, akümülâtörlerini — doldurdu- | Müyor, sanki sulh zamanı imiş gibi sa - ei ç hil ile alış verişe devam ediyordu. Helsing de, akümülâtörlerini doldur-| Helsing böylece münasih bir gedik bul- :ulılı. ettesi günkü harekâtına hazır ol-| du, ve aralarındaki mesafa 20 metre o- vaş e Beceleyin (Semendirek) adası ci -|lan iki gemi arasından geçerek Majestik h:"a geldi. Çanakkale önüne doğru, | zırhlısına yaklaştı. ı:nel: ıl:'" yaklaşmak için, buradan geç-| Bu yarım saat, düşmanı görmiyen, kadar sapyik Fakat düşman bu geçidi | mürettebat için yarım asır kadar uzundu. mkı—l: rakol gemisi ile tatmuştu ki..| Gemide hiç bir ses yoktu. Fakat mürette- Ti Versin buralarda deniz pek de-|bat göz işaretlerile anlaşıyor ve birbir - a Helsing düşmana görünmemek için |lerine sabırsızlıklarını anlatıyorlardı. Ge- trinlere daldı ve deniz dibine sürünecek mi, sanki, yekpare ve gergin bir sinir ha- Sibi seyrederek karakoi hattından geçti. | lini almıştı. gözümdi takvim 27 mayıs, sast de (5,5) | — Helsing ilk evvelâ tahtetbehiri çevir - iyor. Helsing, Çanakkalenin en ce-| gi nişan aldı ve arka kovanlarında bu- nub"'”::" olan Hellas burnuna yaklaşık 'Tunan torpillerden bir tanesini hedele a Sina karar verdi ve bu suretle dibden ir iki daki 5 leni doğru yolladı. Bir iki dakika geçmemiş - B:“'::Ş_'m' doğru yükselmeğe başladı. |4 kı Majesfikte duyulan müdhiş bir tar- 4 ir denizaltı gemisinin en kritik (raka, denizaltı mürettebatına, ikinci za- &nıdır. Acaba suyun üzerinde ne var? A-| fer müjdesi verdi. Majestik zırhlısı biraz Caba düşman bizi görecek mi? Acaba biz (Devamı 10 ncu sayfada) Süşmani bulabilecek miyiz? Velhami bu| ea Ze an acabaların tevali ettiği bir andır. Bu- e eee Devlet kapısında elli yıl 'Tefrikamızı bugünden itibaren 13 üncü <-Ü*) Bir denizaltı gemisinin en ziyade dik- kat ettizi makine, akümülâlörlerdir. Bunlar :ın altında dolmazlar. Tahtelbahirler fır- * Neden ? Bir çay ziyafetinde davetlilerden bi- ri yanındakinin kulağına eğildi: — Benim burada çok canım sıkıldı, — Benim de.. — Yavaş yavaş kaçmanın baksak.. — Benim için imkânsız.. — Neden? — Ev sahibiyim de. . yoluna * Bilmem Doktor hastaya sordu: — Bugün nasılsınız? — Bilmem doktor, dün gece © kadar fazla rahatsızdım ki, âdeta öldüm gibi geldi.. Siz daha iyi anlarsınız ya, bir muayene edin de bakın! * Mektebde Muallim küçük Muize sordu: — Yusufun kardeşleri, Yusufu sat - makla bir kabahat mi yapmışlardı? — Evet!. — Nasıl bir kabahat, anlat bakayım? — Ucuza satmışlardı, bay muallim! * Kolay — Soy adınız? — Prmndsklifim, — Nasıl yazılır? — Söylendiği gibi. takib etmelisin.» demişti. — Bir düzine kopya çıkarınız.. dost- larıma dağıtacağım da. Bana öyle yan bakma, Ne istersen sor güzel, Gidip yalnız bırakma! Ayrılık çok zor güzel. Parlaksın sanki güneş! Bulunmaz sana hç eş! Gözlerin birer ateş Bakışların kadar güzel.. İstediğin önünde Sen bunlarla öğün de, Acaba neden bugün de Yanağın mosmor güzel.. *kk — Elektrik süpürgesini soran müş- Çocuk koşarak annesinin ya - mına geldi: — Anne, hani babamın, ba - bâsının, babasının babasından kalma vazo yok mu? — Var ne olacak? — Bundan sonra 0 kimseye kalmıyacak.. — Neden? —.—K_in çarptım, kırı! - Kabahat Hizmetçiye darıldılar: — Ne vakit gelsek, seni boş otururken görüyoruz. — Kabahat benim değil, ayak sesleriniz! duyamıyorum! Onun için Adam telefonu açtı, hiç bir şey söye lemedi. Merak ettim, sordum: — On dakikadır telefonu açık tutu - yorsunuz? Bir kelime bile söylemedi - niz.. — Karımla konuşuyorum, onun için bana sıra gelmiyor, * Vay Şirket müdürü kâtibe haber verdi: — Kasadar kasadaki beş yüz lirayı alıp kaçmış.. — Zavallı çocuk kim bilir ne kadar ihtiyaç içinde idi. — Kaçarken sizin şemsiyenizi de al- mış, — Vay hırsız vay!.. * Nasihat Beş yaşındaki kız çocuğu kaz çoban- lhığı yapıyordu; annesi nasihat verdi: — Kızım, dedi, kazları iyi muhafa - za et ki, gün gelir evlenirsen kocanı da nasıl muhafaza edeceğini öğrenmiş ©- lursun! * Belki — Mektubun tepsiye konulup geti - rileceğini bilmiyor musun? — Ben biliyorum amma bayan, bel- ki siz bilmezsiniz, diye elimde getir - dim! * M eai Görünmezler Fotograf çikartacaktı. Takma diş - lerini ağızından aldı, elinde tuttu. Fo - tografcı sordu: — Dişleriniz elinizde mi duracak? — Evet, ben onlara çok para ver - dim, Ağızımda kalırlarsa — fotografda teri şimdi buradaydı, acaba me oldu? — İgörünmezler. Kâğıd Ayakkabıcıya sor- dum: — Bu ayakkabıla- rın altları mukavva olmasın? O güldü: — Ne çıkar, sizin vereceğiniz para da gel - — Nereden “çıktın yahu?.. HNU