11 Eylül 1941 Tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 8

11 Eylül 1941 tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

KORKU 'DA büyük bir bahçe 1786 içinde jansönisie'lere ait olan bu bina Büyük İhtilâl'de kıs men harap olduktan sonra küçük bir manastır hâline sokuldu. XIX uncu asrın ortasında da R P.Di- don Cbapelin bu küçük kilisede en veciz vaızlarını verdi. İhtiyar rahibin ölümünden sonra bu tari- hi binada bir müddet dini sanat eserleri teşhir edildikten birkaç yıl sonra ressam Rachegrosse'un ina- likânesi oldu. Kıymetli sanatkâr gotik mimarinin inceliğini nefsin- de toplamış olan bu küçük atöl- yesinde fanilikten ebediliğe iki bü- yük eserini verdi ; Sezar'ın ölümü, Babil'in Sonu tablolarını yaptı. Bugün eşyalarının bâzı parçaları Luxembourg" Müzesi'nde (teşhir edilen bu binada bir az sonra «tiyatro salonu» ismiyle küçük bir tiyatro açıldı. Henri Ludo'nun bir eseriyle termsaillere başlandı. Birçok hâdiselere şahit olan bu bi- Da tiyatro janrının en orijinâlle- rinden birini doğurmaya vesile ol- u, Oscar Mötâönler 1896 yılının ardı arkası kesil- miyen yağmurlu günlerinin birin- de Montmartre'ın bir çıkmaz 80- kağında yüzünü ay ışığından sak- lar gibi siyah geniş şapkasını ba- şına geçirmiş, burma kalın bassto- nunu parke taşları üzerinde sürük- leyerek, elini siyah redingotunun cebine sokmuş, dıvarlara sürüne cek gibi kenarlardan yürüyen bu dalgın yolcuya her geçen garip garip bakıyordu. Bu gotik kilise- den bozma tiyatroda bir gece ge- çiren meçhul yolcu üç saat süren temsilde, arka koltuklardan birin- de gözleri yarı kapalı gibi oturu- yordu. Ona yakın seyirciler, yarı uyuyan bu lâkayt adama gözleri kaydığı zaman dudak büküyorlar- dı, Temsilden en son çıkan o idi, Salon boşaldıktan gonra ışıklar sön- meşe idi belki geceyi orada geçi- recekti. Tiyatronun kapısından çık- tıktan sonra Montmartre'in çık- maz sokağına sığınmışbu garip bi- nanın cephesine saatlerce baktı Kafasında istifham dolu sayfalar 198 — Servetifünun — 2351 TIYA c Yazan : Ss. Nahit BiLGA geviriyordu. Sabaha kadar bohem- lerin ıslık çaldıkları Montmartre sokaklarında, bir aşağı bir yukan dalgın bir hâlde dolaştı. Alaca gün aydınlığı bu gotik kilisenin dıvgr- larını yıkarken kafasında hazırla- dığı eserine bir isim de koydu. Oscar Metönier uykusuz geçen bir gecenin sabahında «Grand-Guig- mol» korku tiyatrosunun esasını kurdu. Böylece tiyatro salonu bir senelik kısa bir ömürden sonra Grand.Guignol korku tiyatrosu ol- du. Üçüncü derecede, mütevazi bir sanatkâr olan Oscar Mâtönler bir hamlede sanat sahasının ön piğ- nına geçti. Korku tiyatrosunun çalışma yılları Oscar Mötönier hem direktör, hem de vazıısahne olarak çalıştığı Grand Guignol'a tiyatro sahasının araştırmakta olduğu birçok yeni- likleri getirdi ; ışık oyunları, de- kor ve aksesuvar eşyası arasından süzülen gizli ışıklar başlıca husu- siyetlerini taşır. 1914' te teknik idareyi ele alan M. Charles Zibeli- den sönra M. Camfile Choisy za- manında Korku Tiyatrosu teden- niye doğru gidiyordu. Zaten 1914 1917'ye kadar Büyük Harp tebir- kaç kere kapılarını açıp kapamak mecburiyetinde kaldıktan sonra birçok aksaklıklar başgöstermişti. Bu gayri muntazam faaliyet Granâ Guignol'un müşterisini kırdı, faa liyetini azalttı. Bunun üzerine M. Jack Jou- vin artistik direktör olarak alındı. Ve artisilerle anlaşamadığından kısa bir müddet sonra da tiyatro- dan ayrıldı. 1923' te Depuis onun TROSÜ yerine artistik direktör olarak ge- tirilâi. Bu zamanda biraz hareket görülmüşse de eski nüfuzünu bu- lamıyordu. Nihayet 1928' de tek- rar M. Jenn Jouvin bütün idareyi eline aldı. Yaratıcı bir şahsiyet olan bu değerli rejisör Grand-Gu- ignol'a emin bir istikbal plânı ha- zırladı. Birer perdelik korku piyet- lerinin arkasına, diğer tiyatrolar- da tesadüf edilmiyen, çok orijinâl, gülünçlü komediler ilâve etti. Böy» leee korkuyla neşeyi birleştirdi. Ekserisi kadın, garip mizaçlı, ma- razi ruh hastası olan seyirciler, bu iki tezadın birleşmesiyle korku ti- yatrosuna daha fazla gelmiye bâş- ladılar. Korku Tiyatrosunun esası Tabiat kuvvetlerini ilâhlaştıran insan, korkuyu bütün güzel sanat- lar çerçevesi içinde ifadeye çalış- mıştır. Peygamberler meçhül bir korkudan cesaret alarak kitlelerin üzerinde hâkimiyet kurmuşlardır. Korku, tabiatte yaşıyan her mah- lâkun, tehdit eğici bir kuvvetin karşısında duyduğu insiyaki bir histir. Sadist korku, dehşetten hoş- lanan, iptidai bir histir ki zaman zaman ileri cemiyetlerde bile te- zahür eder; hattâ tarihin mühim simaları da bu heyecanı gaddar bir surette tatbik etmişler ve bun- dan zevk duymuşlardır. İnsau te- kâmül ettikçe korkunun mahiyeti de değişir. Cemiyet şartlarına gö- re korku nevilere gyrılır, Alkol gi- bi insanı yere vurau korku, yürek çarptırmu korku, insanı öldüren, çıldırtan korku, şuurumuza hâkim olan korku... Hayattaki çeşit çe- şit korkuları sahnesinde canlandı- ran Korku Tiyatrosu başlı başına bir alemdir. Franşa'nın en büyük aktörleri bu sahnede rol almışlar, en usta yazıcıları bu sahneye eder vermişlerdir. Korku piyesleri umu- miyetle birer perdeliktir. İki per- delik piyesler pek nadirdir. Yeral- ii Mezarındaki Işık iki perdelik pi- yeslerin en güzellerinden biridir. Korku piyeslerinde teknik kuruluş — devamı son sayıfada —

Bu sayıdan diğer sayfalar: