EDEBİYATIN GÜNAHI Bazı kimseler, bir kazâ, birjfe- lâket, bir hata işlenir işlenmez, der- hâl onun müsebbiplerini aramaya koyulurlar. (Sanki bu iş, o facianın tesirini azaltacak veya yokedecek- miş gibi.) Bu tip Fransızlardan bazıları bü- yük Fransız dramı vukubulduğun- dan birkaç zaman sonra,“Gringoire,, gazetesinin etrafında toplanarak: «Çöküşümüzde edebiyatın rolü var mıdır?» diye bir sual ortaya gtıp büyük bir anket tertip ettiler. Fransanın bütün başına gelen- lerin mes'uliyetini kötü siyaset a- damlarının, zeki olmayan taktik adamlarının ve yirminci asrın ba- şından beri Fransada hakim bulu- nan «Fransız zarafet» esprisinin üzerinden alıp, edebiyatın üzerine yüklemek, sual olarak bile gülünçtü, «Bulanık suda taze balık» avlama. yı gözetleyen, ve sular durgunken şöhret peşinde taban patlatıp bir türlü kıymetlenemeyip içten yanan bazı «büyük meçhüller» seddi yı- kılan bir çağlıyanın köpüklü sula- rı gibi «Gringoire> ın dar sütun- larına hücum ederek, itham edip, bağırıp çağırdılar. Böylece, danteleci kızların «e- ger» lerine âşık oldukları ve kıy- metleri «fırın üstüne geçemiyen bazı muharrirler (Paul Moranâd v.8.) kendilerini binlerce kilometre geri- de bırakan isimlere küfür, gölgele- rine bile yetişemedikleri heykellerin üstüne tükürmeye yeltendiler. Fransız edebiyatının Panthdon- unu omuzları üzerinde tutanlar ses çıkarmadılar; karşılarına çıkan &ciz cücelere gülmeğdiler bile. Yazan: Cavit YAMAÇ Bu hal, dünya münevverlerini lâkaşt (O bırakamazdı. O Böylece kendi facinlarını büyüten bu ede- biyat simsarlarının acayip suâaline her temiz entellektüel bir cevap verdi. Bizde bu meseleyi riyazi bir kat'iyetle Yakup Kadri halletti. Büyük bir san'atkâr oldugu kader olgun bir entellektüel olan Yakup Paul Morand Kadri bu problemi kökünden hal- ledip söktü ve attı. # Fransada bu sual pek yeni de ğildir. Son senelerde bütün edebi- yat anketleri dönüp dolaşıp şu su al üzerinde kalıyordu; «Edebiyatın mauhit üzerinde ne tesiri olabilir?» Bu hususta akla gelen ilk ce- vap şudur; Sual yanlış konulmuş- tur. (Acaba mubitin edebiyat uze- rindeki tesiri nedirf) diye bir sual sorulursa bu yerindedir. De Muhitin eser üzerindeki tesiri, bü- yük diye isimlendirilen her eserde bariz olarak vardır. Bovarism, Gustave Flaubert'in büyük bir meharetle eserini inçe ettiği bir hayat şeklidir. San'at eserlerinde muhitin eser üzerindeki aksi apaçıktır. Bir H. L, Mencken veya bir Sinelair Lewig,ji okurken: «Ne kadar Amerikalı», bir Aldous Huxley, Pielding veya Joyce'a «Tam İngi- liz» Paul Valery yahutta Roger Martin du Gard'ın egerlerine de «İşte Fransız san'ati» diyoruz. Bütün bu cümleler san'at ese- rinin muhitle olan sıkı bağını gös- terir. Bu mesele etrafında, münâka- şalar fevkalâde hararetli oluyor. Ve bu nevi münâkaçaların bir takım mühim hüdiselerin arifesin- de veya sonunda vukubulmaşı da- ha çok ehemmiyet kesbediyor. — Devamı son sehifede — 195 — Servetifünun — 2351