11 Eylül 1941 Tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 6

11 Eylül 1941 tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

$OlNoltkoşesi BA CCHUS Yazan : Muharrire dair : Tiyatroyu birçok istihaleler ve devirler geçirdikten sonra bulan Avrupalı bugükü haline getirirken istinat etmek ve hamle yapmak için esasen mevcut kültürlü, zevkli bir tiyatro seviyesi bulabilmişti. Hattâ bir röddication devrinden sonra klâsik zamenlarınki gibi tekrar asil devresine vasıl olmuştu. Tiyatro Franse'de Zola ve Os- car Metönler'nin dilinde konuşarak realistliği model ittihaz etti, Ser- best tiyatro doğdu. ( Thâatre libre) Bu doğuş ile fikri tiyatronun mey- dana çıktığı, bu serbestlik neticesi dokorun inkâr edilişi, herşeyin a8- lını arayışı, topraktaki ağacın, ks- saptaki etin, canlı mahlfükatın sah- neye çıkarılışı, işsizliğin, grevin, feminizmin, âilenin birer piyes mevzuu olarak kabul edilişi ve sahneye getirilişi rdödication dev. rede görülür, Mâneviyatın çöküşü, harikulâ- deliğin ölümü, iisanın adiliği bu devrin karakteridir. Devirlerin yaşayış şeraitine gö- re her memleketin tiyatrosu mub- telif değişiklikler, inhilâller ve yükselişler gösterir. Karşılıklı hassasiyet ve tevec- cühün kaynaşması ile insanlar şuuri birleştiren dram gene onların hislerine, düşüncelerine tercüman olur. Fakat bugüne kadar heye- canlarımızın ve bedii zevklerimi- zin tatmini için şahsiyetlerini ya- bancı tesirler ve elemanlarla bu- laştırmadan düşünce hürriyetini muhafaza eden tek dram muhar- ririmiz gelmemiştir. Tiyatro edebiyatımız çerez ka- bilinden eserlerle arasıra iltifat gördüğü müddetçe sahnemize haklı 196 — Servetifünun — 2351 Cahit IRGAT olarak Avrupa ve Amerika sanat eserleri hâkim olacaktır. Bunun İçin muharrirlerden başka hiç kim- se muahaza edilemez. Mücadeleye dair : Tiyatro yaşamak için her 27a- man mücâdele etmiştir. Bu daimi mücadeleyi hatırlayan müteaddid sebepler obirbirine yakındır : J) Ekonomik şıkıntı : II) Alâksızlık III) Daima modernleşmek, yeni- leşmek ihtiyacı... Ekonomik sıkıntı yüzünden ni- ce san'atkârlar yarıyola varmışken ümideizliğe düşmüşler, cabaladıkça bedbinliğin daha derinliğine sap- lanmışlar, sonunda bütün bir ce- miyete küserek ratö olmuşlardır. Onuu ıztırabından ne cemiyetin, ne de bu işle alâkadar umumi ida- recilerin haberi yoktur. Çünkü tiyatro san'ati muhakkak ki kud- siyeti kadar nankör, kollektivite mefhumundan doğduğu kadar in- safsız bir fertcilik taşır. Bunu böyle yapan seyircinin ve hima- yecilerin tiyatre rejimini kat'iyen bilmemelerindendir. oOnlar zan ederler ki bu mücadele sadece ti- yatronun zâfından ileri gelir. Ak- törün iç dünyasını görmeğe kat'i- yen muktedir olmamalarına mu- kabil tiyatronun ve san'stkârın zâfına da tahammül edilemez. Halbuki bu alâkasızlıkları ne- ticeşi ekonomik ihtiyaçlar zuhur ettikçe aktörün ölümünü dâvet ederler. Bir bakımdan tiyatronun daima modernleşmek, yenileşmek ihtiya- cıda himayesizlikten doğmuştur, denilebilir: Büyük salon tutama- mak, dekor masrafı yapamamak, pahalı mobilya Okiralaşamamak, kalabalık aktör ve figüranla çalı- şamamak mecburiyetini daima pa rasızlık icabettirdiğine göre Âvant- gardelardan Pitoğff'in ilk tiyatro hayatı modern tiyatroya bir misal teşkil ederr. Eğer Fransız talebelerile Pa- riş'in bir kenar mahallesinde ufa- cık bir tiyatro kurmayı tasarladığı sıralarda ayni mahalle bakkalının kızı bkudmilia ile tanışmasaydı belki akşamları bir tabak fasulye bulamıyacaktı. Bu halde iken Luğd- milla ile tanışması kendisine bir tabak yemeğin ehemmiyeti kadar bir akterist kazandırırdı. Ludmil- la'nın saçına bağladığı mavi kor- delanın sahnede denizi ifade ede- ceğini, talebelerin evlerinden çal- dıkları mukavvalardan inşa edilen tek sütuuun bir sarayı temsil ede- bileceğini ona ihtiyaç düşündürdü. O sıralarda OH. R. Lemormand bil- fiil eserleri ile ve ufak kazancı ile bu grubâ iştirak etti. Keza Viyana'daki 49 kişilik tiyatrolar ekonomik sıkıntının eseri değil midir * Şayet koltukları el- liye iblâğ etaelerdi belediye, ek- mek paralarını bile bu işe harct- yan aktörlerden verği istemesini bilecekti. Jouvet derki: tiyatro ancak himaye ve muhabbet gördüğü za- man verimli olur, yoksa lâkaydi karşısında büzülür ve uyuşur. Yokluk, tiyatroda daimi mücs- deleyi doğurur. Bu mücadele dev- resinde birçok mükemmel aktörler yetiştiği gibi, bir çoğu da harcanır ve ziyan olur. Halâs yalnız san'atkârın elinde olmasına rağmen teşvikçiye ve himayeye muhtaçtır. Himaye ve muhabbet görmediği müddetçe ya ratö, veya evolusiyon olur. Komedyene ve aktöre dair : Aktörün istidadının esaslarını kollektif bir ifade olan dramının menşe'inde aramalıdır. Meselâ; ibtidailerde hislerini ifade etmek için bütün bir aşiret ani olarak dans etmeğe başladı. Sonra bir ân gelirdi ki raks edenlerden biri di- ğerlerinden ayırd edilir bir mü- kemmeliyetle dans ederdi. Çünkü arkadaşlarından daha kuvvetli bir cazibeye tabidir. Diğerleri sahne- yi birer birer terk ederler. O, on- ların ortasında yalnız başına oy- nar. Seyirci makumına geçen bü- ttin arkadaşları tarafından bir nevi

Bu sayıdan diğer sayfalar: