VİCTOR HÜGO'NUN HÂTIRATINDAN Çeviren : Victor Hilyo 40 yaşında 22 Ağustosda Victor Hugo Vi- anden'i terk edip ailesiyle birlik- de Altwies'de yerleşiyor. Oradın Thionville şehrine gez- meye gidiyor. Thionville, Hugouun babasının muzaffarane hatıraları bulunduğu bir şehirdir. Victor Hugo bu şehri giyare- tini şöyle anistıyor: » 30 Ağustos: Yemekden &onra gittik. Babamın 1814 ve 1815 de mü- dafaa ettiği bu şehiri evvelce hiç görmemişdim. EBakiden bizim eli- inizdeydi. Şimdi artık bizim değil. Düş- manların elinde mahpus. ehre girerken bir düşman müfrezesi gördük. Şehir müthiş surette bombar- dıman edilmiş.. Obüs yağmuru elli üç saat sür- müş. Bütün şehirde dört yüz evden ancak beş tanesi sağlam kalmış, onların yalnız camları kırılmış. Bütün geri kalan mitralyözden geçmiş, giğvenmiş, yanmış.. Biz Luxembourg oteline indik. Şehir karanlıkdı. Ölü gibiydi. Herkesin yüzünde derin bir keder vardı. Thionville'e 200 — Servetifünun — 2351 O kfay A Her yer harapdı. Fakat yeniden inşa başlamışdı. Belediye dairesi yanmışdı. Reis başka bir eve yerleşmişdi. Kapıda etle yazılmış şu satırlar okunuyor- du: Belediye. Alçak bir salona girdik, orada bazı kimseler topls- migdı. Sordum ; — 1814 ve 1815 senesinde Thi- onvilie'i müdafaa eden General'in oturdugu evi bana gösterebilirmi- siniz ? İhtiyar belediye reisi sordu : — General Hugot Cevap verdim ; — Evet. Ö zaman aralarında beni tanı- yan biri, yanındakilere yavaşca : -— Bu onun oğlu, Victor Hugo. edi. Hepai ayağa kalkdılar ve ko- nuşdular. Babam bu şehirde derin izler bırakmış. Onu hayranlıkla anı- yorlar. Bu zatlar şehir mecligi azala- rıydı. Müzakere halindeydiler, biz ani olarak içeri girmişdik. Heyecan büyükdü. Biri bağırdı: — 1870 de, 1814 de Thionville'i kurtaran adam olsaydı, bugün burası düşmanların olmazdı. M. François adlı bir zat beni babamın oturduğu eve götürmeyi teklif etti. Reia M. Arnould'a : — Arşivleriniz nerede? 1814 muhasarasında babamın kumanda ettiği zamanki dosyaları görmek istiyorum. Cevap verdi: — Arşivler hepsi yandı. Bele- diyenin büyük salonunda babanı- zın bir portresi vardı. Fakat sa- lon yandı, portrede beraber.. Cevap verdim : — Daha iyi.. Hiç olmazan ba- bam düşmanların eline esir düş- medi. Ölmeyi tercih ederdi. Heyecan hepimizi sarmışdı. Gözler yaşlıydı. M. François ile «Vieillen Porteâ& K BA L| 326» numaralı eve gittik. Bu ev yanmış sonra yeniden yapılmış.. Ev sahibesi genç kadın, bâa- bamdan sayğı ile bahsetti. Bu Thionville'in adetidir, İhtiyar bir kadın babamı tanı- mış; ismi Matmazel Durand. Şimdi 98 yaşında imiş, İhtiyar kadının küçük yeğeni olan genç bir liseli beni oraya götürdü, Yandaki bir sokağa sapdık. Beki bir eve girdik. Geleceğimi haber aimiş olan ihtiyar kadın beni zemin katında bekliyordu. Zavallı kadın malüldü, zorlukla yürüyordu, 1814 de her halde 21 yaşında güzel bir kızdı. Kadın bana bir Lorrain selamı verdikden &onra: — Ah mösyö.. Sizi gok küçük iken görmüşdüm. Onun gördüğü ben değildim, kardeşim Abel idi. Ben Thionville'e ilk defa geli- yordum. Ona aldandığını söyle- ruedim, bu onu üzerdi. 1814 de Abel on altı yaşında, asteğmen ve babamın yardımcısı idi. On dört yaşındanberi İspanya sarayında asteğmendi. Restorasyon gelinçe üğ kokar!. taşıyordu ; İspanyanın kırmızımını, imp3- ratorluğun üç rengini ve Bürbon- ların beyazıni.. Bu herhalde çocuğun kabahati değildi. Haşmetli ve hâlâ güzel olan ihtiyar kadın babamdan bahsetti: — O çok iyi ve cessurdu. 1815 de imparatordan General Hugo'şu şehir istemişdi. Tekrar geldi. Onu sevinçle karşıladık. Geldiği ilk ge- ce tiyatroya gitti. Bütün salon «yaşa general Hu- go» diye bağırarak, ayağa kalkdı, Bende oradaydım. İhtiyar kadın ağlıyordu. İğilip elini öpdüm. Oğlum Victor'da ağ- Jamışdı. Galibp bende ağlıyordum.