Li NA Yazan ; P | Cahide BAŞOL , 1 Fecriâtide Âhenk, Vezin, şiir telakkisi - Fecriati Buna karşılık Yakup Kadri vi danın zaman ve mekâna göre deği- gebileceğini ve bu kadar ehemmi- yetten âri bir esas üzerine istinat ettiği için bu iddianın da ehemmi- yetten âri olduğunu ileri sürdü. Bu iki münakaşa Fecriâtinin sanat hak- kındaki telâkkilerini bildirmeleri “tlbariyle çok mühimdirler. Fecriâti'de “Edebiyat, ve “San'at Eseri,, telâkkisi Raif Necdet, Yakup Kadrinin tenkidine maruz kalan makalesin- de «Edebiyat, hayatı içtimalyenin fotoğrafını almak» tır şeklinde ede- biyatı tarif etmişti, Bunun M. Ra- uf tarafından kabul ve edebiyatın rnhunn havi olduğunun iddia edil- mesi üzerine Köprülü Zade buna itiraz etti (18) ve Raif Necdetle münakaşaya girdi. Yakup Kadri de M. Raufla münakaşalarına yol açan makalede buna cevap verdi. Bunlardan çıkan melice, Köprülü Zadeye göre: «Edebiyat, fotoğraf olmaktan, yâni bir taklidi tamdan ibaret değildir. Bir san'at eseri için lâzım olan, bir şeyin her cihetini değil, aksamının münasebat ve mü- tekabilirtibatlarını taklitetmektir.» Yakup Kadri de edebi eserleri «Beşer hissiyatının bir (nektar)ıdır.> Şeklinde tarif etmiştir. Fecriâti'de “Ahenk,, “Vezin,,, “Şi- ir,, “Şiir lisanı, telâkkisi Fecriâti'nin poetiğini Ahmet BHaşimle Köprülü Zade Fuat Bey birer makalede hize vermişlerdir. «Mavi ve Siyah» ta Ahmet Cemi- lin şiir hakkında söylediği o meş- hur tirâda aşağı yukarı bir cevap gibi görünen bu yazılardaki fikir- leri şöyle hülâsa etmek mümkün- dür: Ahenk, ruhlarında «yavas yavaş esmeye başlıyan fırtınalı rüzgârla- (48) San'at ve taklit, Köprülü Zade M. Fuat. Servetifünun. 1925. 971. 136 194 — Serveifünun — 2351 nasıl karşılandı? vi ra demgir alacak» bir ahenk olma- lıdır. Vezin, seyyâl olmalı, uzamtu- , genişlemeli, «sonra nâlân raşe- lerle» dağılmalıdır. Şiir «iyi fena herşeyi» söylemeli, «nur ve zulme. tis birlikte sürüklemelidir (19). Şiir lisanı «nühasi bir kamerin donuk ve madeni ziyalarıyla mâlâmâl bir gölün cevfi şeffafında uçan cenahi sükütu tersim edecek; akşam vadi» lere ince yollara inen sincabi &8is- lerin lerzişi ihuizazatını anlatacak» kadar «ahenktar ve seyyâl olmalı- dır (20). Fecriâti edebi bir mektep olabil- miş ve gayelerini tahakkuk ettire- bilmiş midir? Bu beraberce yapılan iddialara ve izahlara rağmen Feoriâti bir «mektep» değildir. Mektep olabil. mesi için 8z çok bir tek telâkkisi- nin etrafında toplanmaları lâzımdı. Halbuki Feoriâti mensupları muh- telif kudrette ve ayrı ayrı gayele- re mensup insanlardı. Fecriâti en- cümeni yukarıda da söylediğimiz gibi «edebi bir külüp> ten başka birşey değildir ve zaten arzuları da bir mektep vücude getirdikleri- ni hiçbir zaman iddia etmemişler, san'atlarınıu şahsiyet ve hürriyet- lerini muhafaza etmek şartiyle top- landıklarını daima söylemişlerdir. Fecriâtinin gayesi, beyanname- lerinde de bildirdikleri gibi lisanın, edebiyatın, edebi ve içtimai ilim- lerin telâkkisine ve istidatları bir araya toplayarak ittihadın hasıl edeceği kuvvetle fikirleri tenvire çalışmaktı. Fakat bunlar o zaman fiil sahasına çıkamadı. Fecriâti'nin asıl fagliyeti sonradandır. Encümen dağıldıktan sonra herkes kendi yo- lana buldu ve beyannnmedeki ga- yelerin, bağıları için tahakkuk et tiğini seneler bize gösterdi. (19) «Ruhu bikayt> fırsatiyle. Ahmet Haşim, Servetifünun” 1828. 981. 291 (20) Yeniler, Eskiler. Köprülü Zade M. Fuat, Servetifünun. 1828. 959. 828 Ev Ear z di Fecriâti nasıl karşılandı ve genç- ler kendilerini nasıl müdafaa ettiler Her yeni teşekkül gibi Fecriâti de muhtelif şekillerde karşılandı. Kendisine hem taraftar, hem mu- halif olanlar bulundu, Gençlik umu- miyetle bu hereketi iyi kabul et- miş ve mensupları hakkında ümit beslemeğe başlamıştı. Hakat sonra bunlardan bazıları da itiraza baş- ladılar. Fecriâti'ye yapılan bütün hücumları başlıca üç eanelı nokta- da toplayabiliriz: a) Fecriâti «Edebiyatı Cedide» aleyhtarıdır. b) Fecriâti vadettiği halde ede- bi mahiyetini izhar edecek eserler vücude getirememiştir. 6) Fecriâti'nin eserleri ahlâka mugayirdir. Hep aşkı ve kadını terennüm etmişlerdir. Genç gairler pek az vatanperver ve pek az cid- didir. Gençler bu hünumlara karşı ken- dilerini müdafaa etmeğe meobur olmuşlardır, Meselâ Müfit Ratip bir yazısında (21) bunlara şöyle çe- vap veriyordu: «Bundan tam bir sene mukad- dem memleketin birkaç mütefekkir genci o zaman muhitimizde hüküm süren bir sükütu elimi edebiye rağ- men bizde mevcudiyeti edebiyele- rini izbar edebilecek birkaç edibin mevcut olduğunu düşündü, ve Oo zaman hüküm süren kahtı edebiye bir dereceye kadar devasız olabil- mek, çalışmak ve bu suretle cidden bizi iiyakat bir neali cedidi edep izbar etmek maksadı samimisiyle bir cemiyeti edebiye teşkiline ka. rar verdi. İlk zamanlarda adedi beş altıyı geçmeyen bu mutasavvurlar henüz şimdiden bir şahsiyeti ede. biye sahibi olmağa başlamış ve birkaç genci daha davet ederek (S1) Fecrlâti hakkında. Müfü Ratip. Servetifünun. 1828. 980. 18