24 Temmuz 1941 Tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 6

24 Temmuz 1941 tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

DUMİTRU VE ANGEL" | Yosun : Panalt İSTRATI k şim .. Dumitru altıncı defa gider- ketı daha iyice uzaklaşmeamıştı ki atın keskin kişnemesi süküneti yardı ve onu yerinde donmuş gibi bıraktı. Adrian şaşırdı: o dayısının öfkesini biliyordu. Bu ise, geriye, elleri boş, sinirli olarak döndü, Sağ- daki, kabahatli ata sakin bir sesle: — Hey, Allahım, hey... Sende bana bir şaka yapmak istemezsin değil mi? Nen var? Neyin eksik? diye gordu. Atı okşadı, timar etti ve yeniden giderken Adrlan'a: — Atın yanında dur... Onun da canı gıkılıyor. Gözönünden kaybet- me... Ben sadece bir kucak daha odun keseyimde mahalleye gülünç olmıyalım. Fakat hentiz karanlıkta kaybol- muştu ki hemen koşarak döndü; at yeniden kişnemişti : — Geçmişini senin... şimdi ku- laklarını yerim... Al, öyleyse.,. nah, gana... Ve atın üzerine yürüyerek, karnına 801 ses çıkaran bir tek- me bastı. Zavallı hayvan başını çe- virdi ve zeki gözlerile kendine vu- rana baktı... Adrian tekmeyi sanki kendi yemiş gibi titriyordu. Da- yısına ata vurmaması için rica etti. Köylü : —Arabaya koşalım, dedi, Artık bir şey yapamayız... bu at bizi ele verdirecek. Geçmişi belâlı... bütün gecemi boşuna kaybettirdi bana... Yola düştüler.Daha karanlıktı, Fakat balta (17 dan iyice çıkmadan at eşindi ve durdu, yerinde tepindi kaldı, hızlı soluk alarak kulaklarını kaldırdı. Durmitru düşünceye daldı. Adrian: — Dayı, neden böyle yapıyor? diye sordu. — Aygırdır da, etrafta bir kıs- rak duymuş olacak... Buralarda, kış- raklı bir köylü olacak.. Ah, bu ak- şam bütün bunlar kötü bitecek. Dumitru dayı, kalpağını çıkararak üç ( yakardı (a) Tema buysindaki söğüt adasi, 112 — Servetifünun — 2344 | Çeviren : Cavit YAMAÇ | — Allahım, bizi belâdan koru!.. Ve yanıbaşına tükürerek: — Ptiu, şeytan, yok ol! Atı dizgininden tutarak biraz böyle yürüdü, Birden hayvan sahi- binin elinde sırayla iki defa kişne- di. Dumitru saçlarının ayaklandı- ığın hissetti. Kan başına fırladı. İlk- ten yumruklarıyle, ayaklarıyle son- rada arabadan sıyırdığı ikiye kırı- lan bir değnekle hayvana şiddetle vurmıya koyuldu. At, yediği daya- ğa sabredemedi, Dumitru da ürk- tü ve ikisi birden delice bir yarışa giriştiler. Hayvan hiç durmadan kiş- niyerek koşuyor arabayı baltaya doğ ru sürüklüyordu. Bu esnada Du- mitru onu şözeye getirmek için uğ- raşıyordu yorulup, ezilecek hale gel- diği için elbiseleri yırtık pırtık, pantalonunun bir parçası dallarda asılı kalmıştı. O an fecii bir şey oldu: Dumitru böyle koşarken tir- panı atın karnına batır- dı, Hayvan yerinde dur- du tırpan boylu boyu- na karnını yarmış için den barsakları dökülmüş- tü. Hayvan şimşekle vu: rulmuş gibi yere serildi. Adrian bir çığlık ko- pararak çalı üzerine yu- varlanarak bayıldı. Onu bir takım gesler kendine getirdi, Kan gölü içinde bar- sakları darmadağın atın yanıuda Dumitru amca ile orman bekçisi şafağın ilk ışıklarında konuşu: yorlardı. Amca: — Bana iyiliket, Os- man! diye yalyarıyordu. Beni ağa'ya, götür- mel Gördüğün gibi ba- şımda bu kadar belğlar var! Bir omuzunda tüfek, diğerinde kumanyası bu- lunan esmer yüzlü siyah ve zeki gözlü Türk, bu kazanın karşısında kollarını bağlı- yarak aksaklı bir romence ile; — Bana, ağa ödüyor.'Ağın ma- lını koruyorum, dedi. — Ağa bu kadarcıkla fakirle- mez, O zengindir... — Evet, ağa zengindir ama Al- lah beni kör ederi! Sonra korku dolu gözlerile yerde gerili duran ata bakarak, Dumit- ru'nun kalbini hafifleten hükmü verdi : — Haydi, kaçın... Fakat hiçbir şey söylemezsin!., Ve arkasını dönerek, ağır adım- larla ayrıldı. Dumitru bu kadar zaman ken- di için çalışmış olan dostunu terke- derek onun yerine koşuldu ve kö- yün yolunu tuttu. İlkten arabada- ki çalı yükünü boşaltmıştı. Adrian eski arabayı istihza ile taşıyan parlak gözlü, gururlu yürü: yüşlü çocukluğunun en iyi arkadaşı- Panâit strati

Bu sayıdan diğer sayfalar: