<Helebir, i ki gün daha kalsin,» dedik. İhtiyar, içini çekerek; kısık se- si ile tane tane söylüyordu: — Bu sabah, hava açıktı. Böy- le fırtına olacağa hiç benzemiyor- du. Yola çıkmazdan evvel bir ta- but buldurdum. Eşeğin üzerine yerleştirdim. Oğulcuğuda, iyice sa- rıp sarmeladıktan sonra bu tabu- tan içerisine koyduk, «Anama gi- deceğim> diye halsiz halsiz sevi- niyordu. Duvar dibinde uyuyan şu ar kadaşımla, tabut sarsalanmasın, güvercinim rahat rahat gelsin, di- ye ne yapacağımızı bilmiyorduk. Eşeğin inemiyeceği bazı yamaçlar. da onu sırtımda taşıdım. Birdenbire o fırtınanın kopma- sı tuttu. Karlar, tabutun içinde inlemekte olan ak güverçinime saldırıyorlar, onun, yüzünü, gözü- nü kapatıyorlardı, Zavallı ince sesi ile! — Buba, soluk alamıyorum. Diyordu. Ne yapabilirdik.. Yü- zünü örttüm yavrumun. Hem yü- rüyor, hem de dua ediyordum. Ve sık sik; halini soruyordum. Dona“ cak diye ödüm kopuyurdu. O, karşıki yamaçtan inerken : — Susadım buba. Demeğe başladı. İhtiyar adam, tekrar sustu. Sa- kalına akmakta olan yaşlarını, n&- sırlı elleri ile sildi: — Anladım ki ölüm farz oldu; ölüm yakın. İçimde dağlar devri- liyordu. Deli gibi sağa, sola kop- tum. Yok; su yok; eyvah, Son ne- İesindeki bir insan ne isterse onu vermeli, oğlum. Sonra hiç bajğış- Ismaz; hiç bağışlamaz. O, durma- dan ; «İçim kavruluyo, buba; bir yudumcuk.» Diye inildeyordu. Ça- hk çırpı buldum; tutuşturdum. Şu şapkamda kar eriterek onün ağzı- na döktüm. Başını çevirdi. Tabuta bakar- ken dudaklarının uçları kıvrılıyor ; gözlerine, tekrar yaşlar hücum ©- diyordu. Sustu ; sustuk ; uzun müd- det sustuk. O, hep ağladı. Ve: Gitti; diye boğuk boğuk konuştu; bir tek çocuğumdu. As- lan gibi idi. Zabitleri onu çok be- genmişler; çavuş yapmışlardı. Aş- kerden yeni dönmüştü. Bverecek- dim, Ah!... Ve gene boğazına bir şey tr- kandı; gene dadaklarının uçları Onaltıncı asırda dünya edebiyatı — 1lâ üncü sahıfadan devam — kendisinde genç yaşında şöhret kazanmıştı. Fakat “1575, de sıh- hatı bozuldu. Evhama kapıldı. Bu yüzden kendisine cinnet geldi ve Muhammis Dukanın sarayında bir iki defa kavga ederek zaptolunmaz bir hale gelince tımarhaneye atıldı. Orada yedi sene kaldı. Tımarhane- den çıkınca işi serseriliğe vurdu. Ne hazindir ki bu sıralarda “Papa sekizinci Kleman, İtalyanın en bü- yük şairi diye kendisini tetviç için davet etmtişti. Merasim yapılmadan, şöhretinin (mükâfatını görmeden öldü. Tosanın en muvaffak eseri “kur- tarılmıyan Kudüs,, ismindeki des- tanıdır. “Aribost,, isimli şairin şiir ve hecev olarak yazdığı mütenevvi eserler meyanında en çok şöhret kazananı “Rolan Foriyyo, isminde- ki eseridir. Bu eser kırk altı kısım- dan mürekkeptir. “ Şarlman,, ile endülüs ve Afrika müslümanları arasındaki tahayyül harp hikâyele- rini ihtiva eder. “Rolan,, Şarlmanın on iki prensinden biridir. Rolan başka bir yerde mukayyit olduğuna göre Şarelmanın yeğenidir. Kahra- manlığile şöhret kazanmıştır. “An- jelik, isminde bir kızı seviyor. Fakat kız Rolanın rakibi olan bir müslüman gencine meftundur. Ro- lanın çılgınlığı işte bu vak'a ile başlar. Destanın mevzuu hıristiyanlıktan alınmıştır. Birinci Ehlisalib muhare- besinde Kudüs şehrinin muhasara- sından bahseder. Kahramanlar ara- sında erkeklerle beraber kadınlar da vardır. Hıristiyanlığın mağlüb olma- sına sebeb şeytanin iğvaatı, kadın- ların hile ve büyüleridir. Fakat “God Fuva,nın duasını ve <Sen Mişel, in imdadıyla muvaffakıyet ka- zanılır. Eser hayalât ve hakikat ile doludur. Fakat bu his ve hayaller- deki mümtaziyet, ahenkteki kudret esere payıdar bir şöhret kazandır- mıştır, Kurunu vustada şiir hicabı ari şahsiyetsizdi. Ondördüncü asırda “Petrark, ile yeni feyizli bir dev- reye girmiş oluyor. Petrark'ta Dante gibi Flotansalı bir aileye mensubtu. “Sorezzo,, da doğmuştur. Bunun da Dante gibi bir sevgilisi var: “Lora,. Şiirleri işte bu sevgilinin aşkı ve ondan aldığı ilhamlarla doludur. “Lüi Bukas,la beraber “Petrark, Umanizm'in en yüksek zirvesini teş- kil ederler. Petrark ömrünün son yıllarını uzlet ve feragatle geçirmiş- tir. Hayatında çok hürmet görmüş ve ihtiyar yaşta kütüphanesinde çalışırken kâlb durmasından olmuş» tur, 74 sene yaşıyan Petrark “Şiir, ler ünvanlı eserile onbeşinci asrın sonuna kadar üstadlığını muhafaza etmiştir. Bu eserin ilk üç kısmı sev: gilisi Lora'nın aşkına dairdir. Dör- düncü kısım “Sonne ve od, lardan ibarettir. Petrark hakiki bir san'atkâr zev- ki taşımakla beraber sanayi edebi- yeye fazla meclüb olduğundan çok mecaz kullanmış ve bu suretle ba- zan tasnife düşmekten kendini kur- taramamıştır. Bu süs iptilâsı yözün- den sonra mukellitleri tarafından da devam ettirilmek istenmiş ise de muvaffakıyet (o gösterememişicrdir. Onbeşinci asrın sonlarına doğru Rönesans'ın tesiri görülmeğe başlı- yor veşiire yeni bir inkişaf geliyor. Onaltıncı asırda Petrar'kın taklidi hâlâ en güzel bir nümunedir. Gerçi — Devamı son sayfada — kıvrıldı, gene göz yaşlarını nasırlı elleri ile sildi; — Gitti; güvercisimdi; kolum kanadım kırıldı. *.” Bana, «güvercinin» diye başlı- yarak mektup yazmağa koyuldu- gum zaman, bep bu ihtiyarı ve onun : — Güvercinimdi; gitti; kolum, kanadım kırıldı, Diyişini hatırlarım. Kafesimden nçup gidersen, belki bende : — Güvercinimdi, gitti kolum kanadım kırıldı. Diye inleyeceğim. Tuğrul DELİORMAN Mey 117 — Servetilümün — 4 n # &