SERVETİFÜNUN Bir Dost Mektubu Vesilesile çeki ve sevgili arkadaşdan R Kendisi Karade- hücre şarkında bir köşede o- Mann, benim gibi ihtiyarlamıştır, fa- İnt kafası işler, daima okur ve çok viyetkzdr. Kendinden behso- “biç sevmez. Bana yazdı- ği mektubda şöyle diyor: İşkodrada ilk selif be» dedi. gin mektebe başlama zamanına müteallik makalenizi merakla »eokle okudum. Rahmetli baba. madan sevgile bahsoyliyorsunuz. Çok iyi tanımış olduğum o eski arkadaşı dn saygı ile hatırla. dım, Sişin ailenin eski bir dos- #w Benim; gu mektubla size 80- vuyorum. AÂnnenizden bahset. miyorsunuz; onun hakkında da. zesi idi ve bilmem niçin biz ona «Ahmed teyze» derdik. Ahmed tey- zenin başında kalın fesi vardı; fe- Bin püskülü bir tarafta duracak yerde, püskülün ipek iplikleri bir- birinden ayrılarak merkezden İti- baren tekmil fesi kapamış bulunur- du: fesin etrafında oyalı bir ye- meni sarılı idi ve yazma yemeni- nin üstünde sayısız toplu iğneler sokulu dururdu, Ahmed teyze, şal- var giyerdi; yırtmaçlı enterili idi, Ayağında sarı çedik pabuç vardı. Feracesi kışın Ankara solundan, yazın Bursa ipeklisinden idi ve ben Ahmed teysenin sırtında, o ölünceye kadar başka ferace gör- meğim, Yaşmağı kalın, omuzun daki labur geli daimi sarılı durur- du. Ahmed teyze, Yeniçeriler kal- dırıldığı &sman gelin olduğunu söylerdi, fakat ne zeman doğduğu- nun farkında değil idi, Ben Mek- tebi Mülkiyeye girdiğim tarihte ç galiba 85 lik idi. İşte eve gelince ilk önce Ah- med teyze ile karşılaşmıştım. Ah- med teyze bana elini öptürdü, ar. kamı okşadı: ' — 8ans bir çok elma var! Dedi. Ahmed teyze mühim sa- yılan vak'alar olunos on okkadan fazla elma alır; elmaların ortaların- dan keser ve içlerinde yedi çekir- deklisini arardı. Yedi çekirdekli elmayı bulunca beher yedi çekir- değin üstüne yedi duayı yedişer defn okur, üfler, hepsinin üstüne bir de hatim duası yapar, sonra çehirdeklerp yedişer çöreotu ilâve eyleyip mavi kumaş parçalarına sarardı. Bu, Ahmed teyzenin İstan- bulca tanınmış meşhur pazarlığı idi; kemnazara bire bir idi. Ahmed teyze elmalarını almış ve ben, mektebe girmiş olduğum için nazarlık bazırlamak için bize gelmişti, mes'ele anlaşılmış idi. Hahım piüemde de hazırlık vardı. Hanım ninem bütün hayatında Ankara 29-5-939 bir daha eşini görmediğim fedakâr, şefkatli, s8âf ve samimi bir kadın idi; onun bütün canı, etrafındaki- lerin rahatını ve sgadetini temine hasrolunınuş idi; fakat zavallı ka- dın ömründe rahat yüzü görmeden dünyadan gitmiş idi. Onun koca- sı, yâni benim büyük babam, İs tanbulun çok yakışıklı ve tanınmış ve ânınmış bir asılzadesi idi; ka- zasker zade idi; daima gezer, t0- zar, yer ve İçer imiş. Parmağında- ki ufak bir yaranın bakılamaması yüzünden vefatına sebeb olması banım nineimi çok genç iken iki çocukla dul bırakmış idi. Hanım ninem kocasından çektiklerini unut- muş, bütün ömrünü çocuklarına haesretmiş, oğlunu evlendirmiş, kı- zını kocaya vermiş ve bizler dün- yaya gelmişiz; hanım ninem, ben * Mektebi Mülkiyeye girdiğim za- man rubunun tekmil muhabbetini bana bağlamıştı ve bundan dolayı babam tekrar vilâyetlerde memu- riyetlere gönderilince benim mek- teb tahsilim inkıtaa uğramasın di: ye yanımdan hiç ayrılmamış İdi ve birim eve gelen bütün mekteb arkadaşlarıma analık ederdi. Hanım ninemin hazırlıkları Ah- med teyzeye benzemiyordu... Onun galiba öyle nezarlığa, boncuğa, üfürükçüye, kurşun dökücüye, Bi ba Ömferin iri tesbihine itikadı zayıflamıştı. Çünkü nezaman böy- le işlere baş vurmuşsa, adaklar adamışan istediğini ele geçireme- mişti, Mübarek kadının, büyük be- bamı bovardalıklarından vaz ge- girmek için vaktiyle yaptırdığı öy- le büyü, gel yelek hikâyeleri vardı ki ben dinlemekten doyamazdım; hanım nineciğimin sâf ruhuna ve çektiklerine hayran kalırdım. Ha- nım ninem bana oda haşırlıyor; zaten odamız bir idi. Beraber ya- tardık. O bana kışlık zıbın diki- yor; el bezleri, yüz bezleri yapıyor; evimizin #vlusunda kendi eliyle