SERVETİFÜNUN No. 9932—547 ' . Kör Hüseyin yüzü geçkindi. Yaşı en öşdiisi spk eden bir Çilli kavanco etmek fı provasına git- k çakmış, kayı- inden cçermıklar, dürtme ve panyalar yölile deni- ik ceteyanı, İki d€ yakıp kör etmişdi. oğla vardı. Birincisi baliriya çavugı olstak harbde » İzinsisi çalkantılı ük bir peramanın gdşünr ararken direk- ten n gözle- bakar < deniz derdi. deniz! > PİLİ sayıfasından zi- Yazdı. inktan sorsa da gene işlerdi. Âyi havada, Me gibi kürek Karadan , faket açık der iş çlduğunu larnas Balıkcısı da duyardı. Asıl orada gönlü- nün urgusunu, yalvarışını hu“ dudlandıracak cami ve mabed duvarı değil, namütenahi yal- nızlıklar bulmuşdu. Arz çok ihtiyarlamışdı. eskisi kadar yardım edemiyor- ,du amima, onu arasıra gene kayığa aliyorlardı. Denize gö- türülmresi için öyle bir yalva- rışı waşdı ki, dayanılmıyordu Vakit göpsin diye onunla alay Yalanı kaparozu ve kini #yan birdünyanın için- de düğim ve düşüncenin bir Dosririşyiat idi. Ona: <Deli misin nesin? Denizin geresini seviyorsun? ? derdik. «Nebileyim? >» der, du- raklar, düşünceye dalardı. De- nizi neden sevdiğini söyleme- mekle denize karşı affolunmaz bir hakşıslık yapmış olduğunu sanır veiçini çekerdi. 'TA neden sonra ; «Deniz kısarsa İzısar, fakat kızdım> der. Arı gibi ağından ballar dökerek gelip küyruğile sokmaz. Yırtılan paralanan Ok- yanus, seni, <JHayır! Sans do- kunmiyacağım|) dive aldatmazki. Kıyameti evvelden haber ver- miyorsa evvelden kıyamet ke- parmağa niyeti yok da ondan. Onu da haber verir ya, Benimi kör gözlerime bile ne yapağı- Kını gösteriyor. Susan deniz İştana koparacağım diye haber veriyor a, Deniz benim esirim, ki gelip benden emir alsın.> derdi. Velhâsıl onu denizden vaz- geçirmek imkânsızdı. Ona dün- yada en büyük, en şanlı, en zengin me varsa onu vermek ona zeten melik olduğundan daha azı vermek olurdu. Kayı- &a alınca ona kâinatı bağışlı-. yorduk. Böyle bedava iyiliği ondan esirgeyen yoktu. » İşte o gece kör Hüseyin kü- rek çekiyor, biz de paraketa atıyorduk. Göklerde ve denizde çıt yoktu. Bu hâl, yaradılışın bir uykusu değil, fakat duygu fazlalığı dolayısile insanın 80- Juğunun kesilmesi gibi bir du- raklayışdı. Bilâkis her şey aşiri bir yaşayışda kavuşmuştu. Hiç bir yıldız, hiç bir yaprak, hiç bir damla su; hiç bir atom, hiç bir elektron ayrı düşmüş, yahut boşa gitmiş değildi. Her biri bir musikide birleşmişdi. Gökde ve denizde okadar süküt ve uzak bir tatlılık ve sevgi vardı ki, kıyının en abus ve kayalıkları arasında bile bir hortlağa kavuşmak korkusu gök- lere gelemiyordu. Bu kadar gü- zel bir getenin içinde çirkin 'bir şeyin ne yeri olabilirdi İn- san yırtıcı kurdu, yılanı bile görse, emuiyetle sarmaş dolaş olabilir ve beraberce gülebilirdi. Kör balıkçı usullacık, uta- narak tereddüt ederekbir şeyler mırıldamıyordu. Gülesimiz gel- di. Saçmaydı yahu. Ama adamı . kırmak istemiyorduk. Aksaç ve sakalımdz murani birşey vardı. e