4 Mayıs 1939 Tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 17

4 Mayıs 1939 tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 17
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

384 Edebiyat «Alfred de Vigny»nin güzel bir Sözü vardır : — «Hayat, kemal çağında ba- şarılan bir gençlik düşüncesidir.» Mazinin harabeleri ve döküntüleri arasında eşkilikten ve ölmüşlükten kurtulabilen yalnız sanat ve edebi- yattır. Büyüklere verdiğimiz kıy- met, mevcut her şeyi hiçe sayarak, insanların duyduklarını değil, ker- di duyduklarını ölesiye bir aşk ve imanla söylemiş olmalarıdır. Ede- biyat istemiyelim, fakat temenni edelim ki her edebiyatçı kendi içi- nin derinliğinde pırıldayıp geçen ışığı yakalamağa çalışsın.. Her sanatkârın içindeki kuvvet, yaradılışın yepyeni bir kuvvetidir. Hiç birimiz, ne babamızın, ne de şunun bunun yamatmış, düzeltil- miş değiliz. Eğer böyle görülüyor- sek, o halde eski bir kusurumuz var demek: kendimizi yarım ifade ediyoruz, kendi değerimiz olan ö- zümüzü anlatmaktan çekiniyoruz. Cemiyetin en hoşuna giden fa- zilet, uygunluktur. «kendi» olmak, «kendi» ne güvenmek aykırı gö- rülür. Cemiyet doğruyu söyliyen- leri değil, göhretleri ve putları se- ver. San'atkâr olmak istiyen ilkön- ce «kendi» olmali ve tam ve hürriyet sahibi olmaktan ürk- memelidir. Cemiyetin ve dünyanın fikrine göre yaşamak pek kolaydır. Bir kenarda kendimize uygun yaşamak da okadar güç değildir. Fakat san- atkâr odur ki bütünün ortasında, kenardaki yalnız ve istiklâlini dai- ma muhafaza eder. Kendisini ce- miyet ve hayatın bir yüzünü gör- meğe satmış insana, san'atkâr de- mek şöyle dursun, ben ona insan bile diyemem.. Hakiki sanatkâr nerede bulu» nuyorsa, tabiat, hayat, ve cemiyet de oradadır. Yalanın yalancısını, sabteliğin sahtesini, iyi, götü her şeyi ölçen odur. O hiç bir yere, ve hiç bir zamana sid değildir. Hakkında SERVETİFÜNUN Düşünceler Fakat tek başına her şeyin merke- zidir. Edebiyatseverlikte nekadar ha- yal mevçutes, okadar da hakikat mevcut olmalıdır. Sanat ve edebi- yat eserleri, bizi köle etmek için değil, bizi hâkim ve mes'ud kılmak için yapılması icab eden şeylerdir. Cemiyete faydalı olacak insan, yir- mi uzun gene içinde yetişebilir. Dünyaya hiç birimiz bir aığıntı olarak gelmedik, kendimizin olmı- yan bir şeyi dinleten dilenciler de değiliz. Bir cemiyetin kuvvetini ölçmek için ancak iki doğru ölçü vardır: Birisi ferdlerin içtimai seviyesi, diğeri ferdier arasındaki rabıtadır. Bu bakımdan hakiki sanatkâr, bir sebebdir, bir memlekettir, bir devir- dir, Onun düşüncesini tamamlamak için namütenahi, mesafe ve zaman lâzımdır, HKdebiyat istiyenler de, birçok- larımız gibi cemiyetin terakki et- tiği düşüncesile okadar övünüyor ve oyalanıyor ki, hiçbirisi terakki etmiyor. Ahlâk ölçüleri, boy ve bos ölçülerinden fazla değişmediler. İn- sanların zaman muhiti içinde te- rakki edemiyeceklerini daima ünu- tayoruz. Zaman geldi, insanlar gü- zelliğin kuvvetini sevdiler; bir devir doğdu, kuvvetin güzelliğini beğen- diler. Fakat inceliyelim derken kuvvet kaybettiler, kuvvelenelim derken kabalaştılar. İki tarafın de yekünu ayni; ruh küçüldü ve şim- di küçülmekte devam ediyor. Yüreği göğsünden koparılmış bir insandan haber beklemeyiniz. Doğrudan korkuyoruz, talihten kor- kuyoruz, birbirimizden korkuyoruz. Sade insanlığın bize verdiği şey, Ölümün gonsuzluğudur. Gece gün- No. 2298—543 düz dayanacak bir yer, ve dilene- cek bir yer aramaktayız. Her şeyi- mizi cemiyet seçti, onların hiçbirisi hür olarak beklenip seçtiğimiz şey- lez değildir. Bari edebiyatı kendi- miz seçelim; zira kendi içini din- lemek, san'at ve edebiyatın ilâh kanunudur ve o her kanunun üs- tündedir. Her noktaya, cazibesi nisbetin- de uysal ve bol çıraklar buluyor.” Anlayış bir gaye değil, bir vasıta- dır. «Göethe» demiş ki: «Her nokta solgun ve sönük- tür, hayatın zerrin ağacı ise daima usareli ve kabahtir.» Edebiyata beraber başladığımız. genç arkaşlarımın hepsi, beş on şiirlik kitablar çıkardılar. Onların sanat önünde mahviyetli ve duy- gulu kalamedıklarına hâlâ 8c1yo- rum. Ve eminim ki, ilerde onların acı öksürdüklerine hazin nedamet- ler karışacaktır. İstemesini bilenler, en çok 1Z- tırab çekenlerdir; nefsine zulme- demiyen hakiki sanatkâr olamaz. İstiyenler (oedebiyat istemesinler, edebiyat için lâzım olan şartları işteşinler kâfi. Gençler telâş ediyorlar. Çünkü bugünkü cemiyette her iyi şeyin yaşlılar için yapıldığına kanidirler. Bir yüzü, şimdiye kadar böyle bol nazariyeleri bir arada görmedi. O- kumadıkları için, her yeni günün dünün mezarlığında öldüğünü an- lıyamıyorlar. Dünyanın muhtelif devirler de yetişen büyük ruhları ve zekâları arasında tam bir mü- savat vardır. Zamanın modasına bü- rünmüş bir eskiyi, onlar yeni s&- nıyorlar ve çılgınca serılıyorlar. Bir kitaba ezile büzüle yanaşan, içindeki kuvveti unutub dalkavuk- ça okuyan insandan edebiyat ede- biyat beklemeyiniz; insan sadakat- dan kurtulduğu gün insan olur, sanatkâr da öyle. İnsan hayatı na- sıl fazilet ve müfsidet müvazenesi değilse, san'atkâr da o müvazene- nin müdafa nâmesini yapacak &- dam değildir. Servetifünun'un Tevzi ve satış yeri: Cağaloğlu yokuşu No: 44 de Bayi Hasan Basri'dir AHMED İHSAN Bammevi Ltd.

Bu sayıdan diğer sayfalar: