No. 2928—343 UYANIŞ 381 Tarihte ihtiyatlı olalım ! 371 inci sahifeden devam ve meksikaya atlıyarak, hattâ Po- denziyada durarak buradaki buluşla- rı da okumak, ve birbirlerile karşı- laştırmak lüzumu hasıl olmaktadır. Bu, yeniden tedkike başlıyaca- ğımız yeni tarihin küçük bir alfa. besidir,. Bundan sonra işimiz eski leja- ndları bulub çıkarmak, bu lejand- larla filolojinin, arkeolojinin, bunla- ra istinad ile yapılan dini tedkik- lerin uygun düşüb düşmediklerine bakmak zarureti de bütün ehemmi- şyetle karşımızda belirir. Türkün, veya Türklüğün mede- ni tarihini de lâyıkile anlıyabilme- miz için de Çinceden tercüme edil- miş birçok eserleri tedkik lüzumu hasıl olur. Fakat bu tedkikde de, gayet ihtiyatlı davranmak, bunla- rın anlattıklârının ilmi tarih ile uygun olub olmadığını araştırmak gerektir. Alemşumul hâdiselere ka- rışmak suretile yazılacak tarihi fıkralar, böylece, bilhassa mehezleri intihabda, gösterilecek dikkat ile mümkündür. Bugünkü tarihin bu zarurı ta- ieblerini, sizler için yapmak imkânı var mıdır? Bu hususta bir şey diyemem. Bu çalışmak arzu ve hevesinin kuy- vet ve genişliğine taallük eden bir meseledir. Fakat bunu yapmadan, bilhassa sanat ve medeniyet kısım- farile uğraşmağa kalkışmak doğru bir şey olamadığı gibi, büyük bir de günah olur. Tarihin içinde, tarihin ilmi hu- dudu dahilinde bulunmıyan, bir de (nakil) şınıfı mevcuttur ki, tarihin ilmi hududuna giremiyenler için, bu (nakil) değil iktifa etmek, elbette tarihi tahrifden daha müraccah bir iştir. Bu (nakil) likle vazifesi, yakın bir devre aid geçen zamanları, bir masal halinde nakletmek, matbu- at sayıfaları arasında, nevi bir med- Batıray Denize indirildi Alman tersanelerinde yapılan ve son günlerde denize indirilen Batıray denizaltı gemimiz dah rolü oynâmaktır. Yani tarih ile ve tarihçilikle alâkası yoktur. Böyle bir sınıfa dahil olanlar için faraza, bir (İstanbul limanı tarihini), bir (Boğaziçi) tarihini yazmağa kal- kışmak, filöloji ile srkenoloji ile birleşmiş beş altı bin senelik vu- kuatı göz önüne koymak imkân dahilinde olamaz. bütün hatalarınız, bugün yok olan eski tarihi tet- kiklere güvenmeniz de, bunlara istinat ile tarihten birer parça do- gurabileceğinizi zan etmenizdedir. İşte üstat, Bu zandan kurtulupta, ıyi bir nakil halinde kalacak olur iseniz, hem tarih, hem onu öğrenmek isteyen gençliğe, hem de edebiya- ta karşı bir hizmet etmiş olursu- nüz. Bu ilmi müehhazemden dolayı rencide olmayacağınızı da ümit esmek bir hakkımdır. Nezih ve edebi tenkitler, en makbul hasbe- hallerdir. Rıza Çavdarlı ZAMAN. Saçları boynundan uzun, Önünde bir havuzun Sırtı dönük bir adam; Yüzü görünmüyor arkadan.. İşiğına bir fanusun Sarıyor mesafeleri. , Zaman denen bu seri Koparmakta dünleri İplik iplik, bir yumakdan, Ve içimde duman duman Piposunun ucundan Günleri, Dünleri.. Bugünleri... Türkân Tangör