e SERVETİFÜNUN No 34yğ—411 Yazan : Paul Zifferer Roman t 37 İl a MEÇHULE DOĞRU. Çeviren : Ferid Namık Hansoy | amm aa Mur, bu asri istilânın, zaptı kabalığını dü- şünürken birdenbire karşısında kederli bir ta- vırla başını iğmiş, eski âşinası Bakülü adamı ve yanında efendisine sıkıntılarından bahseden Nikolay kuyusunu gördü. Gözlerini kaldirınca, karşısındaki hayâl kayboldu ve bu esnada kadın kâtip, girdiği gibi, gene salonu terketti. Mur, tekrar hasmının karşısında kendini yalınız buldu. Glanor, ellerini pontalonun cebine soktu ve uzun bacaklarını uzattı. Mura : — Benim ve Tatyananın hakkında ne dü. şünülmesi lâzım geldiğini bilmek istiyorsunuz, dedi, Onu nasıl kazandım ve nasıl kaybettim? Hakikati öğrenmek İçin uzun bir seyahat yap- tınız. Hayatın ve sırrın nedir? diye düşünüyor- sunuz. Sizin gibi insanlar, her şeyin derinli- gine kadar uzanmak için sonsuz bir merak için- deditler; herhangi bir adamın karnını deşerler ve boğursıklarını meydana çıkarırlar. Bana ni- çin böyle garip garip bakıyorsunuz, Mösyö? Yoksa beni korkuttuğutuZu mu zanpediyorsuyuz? Ben bit işten uzaklaşırak;, sivişacak niyetinde olan bir adam değilim. Öner sizinle görülecek eski bir hesabımız vardır. Ejnirlerinize âmâ- deyim. Mur, yavaşça tekrar etti : — Emirlerini mi? Eğer bu sözleriniz, bizi birbirimizden ayıran lâalettayin bir bâdisenin izahına razı olmak ise, size bütün kalbimle min- nettar kalacağım. Zira beni daima iz'aç eden şüphenin mutlaka izalesi lüzumunu hissediyorum. Bundan da beni kurtaracak yalnız sizsiniz. Şe- riki cürüm olup olmadığını bilmekliğim lâzım- dır. Bunun için de sizden rica ediyorum; lüt- fen şu basit sualime cevap veriniz. Nikolay Melikovu kim öldürdü? Mur, düşmanının yüzünde hefif bir değişik- lik görür gibi oldu; fakat bu çabucak kaybolan bir buluttan başka birşev olmadı. Glanor : — Ben, katil değilim, diye cevap verdi. Bu teminat size kâfi gelir zannındayım. Nefret edi- lecek bir şekilde ihtiyar bir adamı boğazla- mak asla benim işim olmaz ve sizin de benden ciddi olarak şüpheleneceğinizi aklıma bile ge tirmerpi. Gülerek ilâve etti: — Bununla beraber $ize bir itiraf mecburi» yetindeyim. Bu şahsiyetin ortadan kayboluşu benim işime pek yaradı. Talih bana bütün ve- receğinj verdi; yolumun üzerindeki bütün ma- niaları kaldırdı. İşte azizim, taliin umumiyetle tatlı ve âlicenab vasıfları vardır. Fakat, insan kendisini ona kaydı ihtiyatla teslim etmeli ve çok sert olan infialini uyandirmamalıdır. Ben, kendi hesabıma ona karşı aksi gitmekten kendimi daima korümuşumdur. Mur; — Ben ise, bona nefse itimat, derim, dedi. İlani, biraz harekete gelerek devam etti: — Çocukken, bir gün bir binanın dördüncü katından düştüm. Mantıkan düşünmek icabederse, hurdahaş olinaklığım lâzımgelirdi. Fakat, ken- disini çok sevdiğim kadar beni seven talih, tan o sırada bir tazı geçirdi; sukutumla tazı öldü ve benim hayatım kurtuldu. Şimdi mesele ihtiyar Melikov değil mi? O halde anlatalım: Ben bu adamın evi etrafında, günlerce serseri gibi dolaştım. Çünkü kızını is- tiyordüm. Bana lâzımdı. Bu lâzım kelimesinin kıymetini bilmem ki, anlıyabiliyor musunuz? Bana birşey lüzum olunca, onu mutlaka elime geçirmeliyim, kazanmalıyım. İşte, İşte, Tatyana da, bana lâzımdı. Fakat anlamıyorum; bana niçin böyle garip: garip bakiyorfunuz. Size her şeyi söyliyeceği- mi vadettim. Sözümde durmak âdetimdir. Me- rak etmeyiniz. Ne diyordum?.. Ha, evet... Tatyanaya ih- tiyacım vardır. O benim kazancımın en mükem- mel bir teminstıydı. Nihayet, güzel bir günde ihtiyar öldürüldü. Ben de oradaydım. Takibe- dildim. Bu koşma beni iyi bir yola götürdü. Zira Tatyanaya beni takibetmesine karar verdir- mek için böyle bir tehlike ve esrar lâzimgeli- yordu. Anlıyorsunuz, değil mi? Mur, çok hafif bir sesle: — Anladığımı zannediyorum, dedi. Fakat, bu cinayeti kim yapabilir? — Orasını insanlara bırakalım, onlar söy- lesinler.. Mur, israr etti: — Hakiki caniyi meydana çıkarmak lâzımdır.