342 SERVETİFÜNUN HAFTADA A EE BİR Zavallı Mecidiye Köyü! Mecidiye Köyü, günlerde gazete sütunlarında stk sık bahsi geçen, semilerin- den biri oldu. Peyami Safa'nın ortaya attığı, < Mecidiye Köyünde yeni ve küçük bir Avrupa şehri tesis etmek» fikrine sağdan soldan itiraz- lar yağarken; garip bir tesadif, hayalle hakikati karşı karşıya çıkardı : Şehrin son yıllarda çok inkişaf eden bu yeni sayfiyesi, müthiş bir sinek istildaina uğramıştı. Bu suretle, Mecidiye Köyünde bol konfor, modern otel, asfalt cadde, gazino ve tiyatro hül- İstanbulun 8on yasına kapı lanlar, tatlı uykularından uyana- rak, hakikate göz açtılar. Ve, ancak o vakit, içinde yaşadıkları şehrin İstanbul olduğunu hatırlıyabildiler. Henüz bütün şartları haiz bir konservatuvar binasına, iyi bir tiyatro salonuna, asri bir stada bile malik olamıyan şehrimizin bir köşesinde yepyeni bir Avrupa örneği kurmak isteyiş ve hatla bunun için projeler ileri sürüş, insan muhayyilesinden doğabilecek en parlak bir ne- ticeydi.. . Ancak...içinde yaşadığımız asır, ne yazık ki, ma- hayyilenin değil, mantığın ve tecrübenin asrıdır... Bize asri Avrupa şehrinden evvel, ihtiyacı karşılıyabilecek hastaneler, Bakım evleri, çocuk No. 2096—411 Gençlerin Yazıları: e Kiliti Gönüller oğ ufkuma, ey benim kimsesiz aşkıma yuva olacak baharın yıldızı, tez doğ; ve seni ne kadar seveceğimi anla / Doğ ufhum y daha g eden perestiş ettiğim hayal! melek, silrime ipek kanatlarını ger ! Doğ kğ İm doğ; senin ha- yalin, senin yerl silinip te şimdi filizlenen — m ha Me giiri- e Bağlıyo, Do; “gi afku ruhum Şi şimdi bir pembe eli g1 bekliyor.. Ey sen ki, aşkımın canlı ve tepe ölmek ve- fayla kolkola doğ!. Sendin, bülyalarıma günlerce ışık veren; Karşımda heykel gibi duruyorsun bu gece! Sendin, hasta gönlüme baharları gösteren; Kalbimdeki kan gibi kuruyorsun bu gece! Bir buz heykeli gibi eriyorum karşında: Kıvılcımlar taşarken, e siyah gözlerinden.. Arıyorum aşkımı bir damla gözyaşında; Düşüyor sıcak çiyler ruhuma sözlerinden... O gözlerde yaşıyan benim yanık hayalim, Ah, onlardan süzülen şirin ben gölgesiyim... Bir kurumuş dal gibi titriyor sana halim, Sen aşkımın sesisin, ben aşkımın sesiyim! Bir büyü gibi sermest erirken dakikalar, Biz ki, karşıkarşıya iki canlı heykeliz. Aşkım kalbini ipek bir el gibi gagalar; Biz, yalnız içimizde köpürüp taşan seliz.. Şu kimsesiz gönlünle akşam ettiğim günler Sendin ufkumda gülen bana bir bahar gibi. Yüzün, yaz akşamları içimde sanki güler, Saçının tellerinde günlerim ağlar gibi. OĞUZ TURGUD YAYLALI Duyduğum Sesler 1 2 Nedir uzaktan gelen Ruhumu sürükliyen Ve sonra gülen sesler?! Hayır, daha doğrusu: İçime sanki bir su Gibi dökülen sesler. 3 â Geldi bir parça kanla Kalbimden damla damla Akan süzülen sesler. Dinliyorum kendimi; Tıpkı sevgilim gibi Kıvrak, bükülen sesler... 5. Çeliker yurdları lâzım olduğunu, ne de çabuk unutu- yoruz ?.. Fakat!... Şimdi, bütün bunları bir yana bırakarak, asıl büyük hakikate gelelim : Mecidiye köyünü, hastalık ve felâkel getiren sinek ordularından, kurtarmak lâzımdır.. Bunun için de, ufak bir kımıldanış kâfi gelecektir: Mecidiye Köyündeki göplükleri kaldırmak... İşte, günlerdenberi sürüp giden neşriyat, bu pek basil işi hal yoluna sokmak içindir... Halbuki,,. Henüz maalesef, hiç bir müspet neticeye varılmış değildir... Ne diyeyim!.. Zavallı Mecidiye Köyü!., Gavsi Halid Ozansoy