No. 2074—389 UYANIŞ 403 Caddenin Adamı! Omuzlarım çökük, paltomun ceplerinde ellerim Çöküp köroluyor; Kaldırımdan yola iniyorum. Canvyerirken soluyor.. İki ray Vınlayışla çekerken yıldırım, Beni kurtaran: onu mahveden direk! “Şimdi, şimdi? derken, Tramvay, Cadd Duruyor birdenbire hıncını alamadan : Tekerlek tekerleklere karışıyor, Boğulan gürültüyle. Bir an durmadan Yarışıyor, yarışıyor, yarışıyor. Sürüp giden uğultu var: koma, çan... Ben, irkiliyorum : Sersemleten velvele...... Gene kaldırım yerim ! Sağdan sola, 100 kilometroluk hiz | Soldan sağa; Otomobil, Yoldan kaldırıma Hızına hız katarak çıktı kaldırımın üstüne: Kaldırımdan yola.... Taraka, sütun sütun alev, duman! 1001 tekerlek arasından geçerek dolaşıyorum : İri cam gözleri Gene yaşıyorum | Ben, çabuk çabuk, ölüme doğru yürürken Bu parça da, şehrin temizliği ve kitapcıların zen- O, geri giderek benden kaçıyor; ginliği noktaları, bilhassa ehemmiyetle mülâbazaya Bu cür'etten korkuyor,.. yada acıyor, değer. Şehrin temizliğinin, Avrupanın her hangi bir Belki diyor : şehrinde olduğu gibi oluşu gıpta edilecek bir şey- “Yaşasın şimdilik !,, dir. Kitapcıların zenginliğine gelince, bu da şüphesiz daha az gıpta edilecek birşey mahiyetinde kalamaz. “Yaşasın şimdilik !,, Böyle yaşaması istenen Hattâ daha fazla gıpta uyandırmağa lâyık ve mü- Ölüme yer vermiş düşüncesinde sait bir haldir. Çünkü, memleketteki okuma meyli» Ouygusunda, gövdesinde nin bir iştiyak halini aldığına, hayliden hayliye Onun pençesinde kıvranıp duruyor, arttığına delildir. Bu cihetten de, darısı bizim başı- Düşündükçe, duydukça, gerindikçe mıza, demeliyiz ! Kalbi gövdesinde gerçi küt küt vuruyor; N Neşet Halil Atayın bu mektubundan aldığımız Fakat oncabu : ölüm, kemikten yumrukla göğsüne | * şu parça da, gene dikkate şayan diğer bir bahse Sert sert dokunuyor! temas ediyor : Sert sert...... «Belgrad satıcısı da Yoguslav köyünü parlak vitrinin içine yerleştirmiş. Belli başlı bütün büyük mağazalarda Yoguslav “Yaşasın şimdilik !,, diyen köylerinin elişleri, kullanılacak veya kullanılmayacak köy eşya- Diyecek isterse “yeter!,, ları vardır. Turizm bütün dünyada bir zenginler işi olmaktan çıktıktan sonra, şimdi yavaş yavaş san'atını yapıyor ve her yerin turist, köy pazarina götürülüyor. Sofyada da böyle idi. Orada Başkalarına 1001 uçurum açan Ona 1001 köprü kuran! da, istasyofida, şehirde, bütün vitrinler köylü eşyalarile doldurul- Kaçan, kovalıyan; muştu. Ve gene her yerde, yabancılar, eşini ve çeşidini ucuz Kovalıyan, kaçan | pahalı kendi memleketlerinde bulabilecekleri eşya ile değil, bun- Sonra “eğleneyim 1, dediği an, diyecek : larla alâkadar oluyordu. Köy kalkımı için bizde de yapılabilecek şeylerden biri bu- dur. Ve organize edilse bizde çeşitler bütün Mn ne “Omzunda işte elim!, kadar daha güzel, ve ne kadar daha fazladır. ci | Bizde de turizm işlerine iie verildiği, bu İçte: daralış, başta: sersemleyiş.. hususta toplantılarda bulunulduğu ve bu yaz İstan- uhran, bulda kırk gün, kırk gece türlü şenlikler yapılmak Hezeyan suretile turizm cereyanının kuvvetlendirilmesi, seyyah akınının çoğalmasına vesile hazırlanması gayesinin Böyle yaşamak ? güdüldüğü şu sırada, mektubun bu son parçasında Muhakkak, işaret edilen ciheti de, turizm hesabına dahil etmek, — Muhakkak değilse bile — hiç şüphesiz çok faydalı bir işi ihmal etmemek olur. Gene: Şu aralık bu cihetin unutulmamasını ve geciktirilip — Şu eski tabirle — gelecek yıla veya daha sonraki yıllara atılmayıp Ölümden... i derhal programâ& ilâve edilmesini, ayrıca temenni Beter | ederiz, Mehmed Selim Uyanış