21 Mayıs 1936 Tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 18

21 Mayıs 1936 tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 18
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

414 SERVETİFÜNUN No. 2074—389 Yazan : Dd Çeviren : Paul Zifferer M EÇ A U L Kk D 0 G RK U n Ferid Namık Roman : 16 o Hansoy İlk gelen otomobile Radina ile beraber acele bindi. Prensin teyzesi hiddetten bembeyaz ola- rak, belediye dairesine kadar yeğenine refakat mecburiyetinde bulunduğu için oda başka arabaya bindi. Bu esnada İyonelin Tatyanaya hediyesi clan gümüşi renkte yeni bir otomobil kapıya doğru ilerledi. Kendisinin unutulmuş olmasın- dan sıkılan Rus miralayı, Mura şikâyette bulu- nuyor ve kendisi için bir taksi aranması lâzım- geliyordu. Bu gecikme Murun arzusuna bir cevap leş» kil ediyordu. Zira böylece, evin karşısında bek- liyerek, kaldırıma kadar uzanmış kirmizi halı üzerinde Baron Renardiyerin kolunda olarak ilerliyen “Tatyanayı görmek fırsatını bulmuştu. Şimdi o, kordela'arından kurtuluyordu; dai- ma yaşıdığı karanlık inzivadan çıkıyordu. Be- yaz gelinlik robu içinde artık matem elbisele- rini tamamile aşmış oluyordu. Ve bütün buğgöz kamaştırıcı ihtişamile her tarafa ışık saçıyordu. Halk arasında bir hareket oldu. Arabanın çiçek demetlerile süslenmiş kapısı birdenbire ka- pandı; motör yavaşça hırıldadı ve otomobil canlı iki çit atasından ileriye doğru kaydı. le söylüyorlardı ki, civarın bütün halkı gelinin bir bakış sadakasını için almak evlerin- den çıkarak gelmişlerdi. Murla Rus albayı başka bir otomobile bine- rek gelini takip ediyorlaıdı. Murun karşısında giden otomobilin camlı kafesi içinde bulunan ve kendisini korumasını bilmediği Tatyana mu- kaddöratına doğru koşuyordu. Belediye dairesinin önünde bekliyen valde çok asabi görünüyordu. Zira gelirlerken Prens kendisine, yaptıkları hatayı anlatmıştı. Nadejda, birçok söz ve hareketlerle, soğuk bir süküt için- de bulunan teyzenin hiddetini yatıştırmağa ça- lişırken, ihtiyar kadın dinlemiyerek yeğeninin koluna girdi: — Gel, İyonel, dedi. Her ikiside mağrur bir vaziyette, çiçeklerle donatılmış zengin bir salona girdiler. Genç bir kâtip, usul ve erkân iktizasınca, ilk sırada ni- - şanlılar olmak üzere, gelenleri yerleştirmekle meşgul bulunuyordu. Kanunu medeninin Veknasık hulâsası okun- muş ve Murun dahâ Sünraları hatırladığı, kapı nın iki defa açılıp kapandığı duyulmuştu. Has- ta olan belediye reisinin yerini bir vekil tutu- yordu. Üç renkli kuşak buadama bir konvansi- yon mümesssilinin tarihi tavrını veriyordu. Merasimde bulunmak için Mösyö Letibodiye de yeğenile gelmişti. Her ikişi de mütevazi hal. lerile duvarın yakınında oturmuşlar, ve eskisin- den daha narin olan Lizin zayıflığına dikkat eden Mura samimiyetlerini gösteren bir kaç el işareti yapmışlardı. Merasim başlamıştı. Şimdiye kadar böyle gözkamaştırıcı bir güzelliğin karşısında asla bu- lunamamış olan vekil, kızararak, ürkek bir ta- virla Tatyananın karşısında; tarafeynin kanuni ifadelerinden sonra uzun bir nutka başlamak istemiş; fakat her şeyden evvel merasimi küşat için nişanlıların vatanları ve Fransaya dost memleketler olan Romanya ve eski Rusya hak- kında birkaç söz söylemişti : — Misafirperver ve nimetşinas Fransa, diye söze başlamıştı. Sadık doğu ve batı müttefikle- rinin hizmetlerini unutmaz... Mur, arada bulunanlar arasında, tüylü iri şapkasının ağırlığı altında, kafası iğilmiş bir halde ve korkunç manzarasile görünen Matriyo- naya dikkat ederken, salonda bir kargaşalık > oldu. Evvelâ bu ani patırdının sebebini anlıya- madıysa da, Tatyananın çehresi üzerindeki yap- tığı tesiri gördü. Nadejda gözyaşları içinde iken Baron Renar- diyenin sert sesi işitiliyordu: İşte bir mesele. Köşedeki küçük kapıdan içeri girmiş olan bir genç adam, kürsüde bulunan vekilin yanına çıkmıştı. Arkasında İngiliz makasın- dan çıkmış zarif bir seyahat elbisesi taşıyor ve ellerinde de bir otomobil eldivenleri bulunuyor- du. Başı açıktı. Siyah saçlarının bir perçemi alnı üzerine düşmüş, yüzündeki muntazam çiz- giler çok kuvvetli olduğunu gösteriyordu. Mur, onu görür görmez tanımıştı. Çünkü bu adamı bir defa Mars meydanında görmüştü. Hiç bir selâhiyeti olmaksızın, uluorta “işe karışan bu adam, kuvvetli bir yumrukla, im- zaları almağa hazır bulunan evlenme mukave- lenamesi üzerine hokkayı devirmiş ve orada bulunanlara bağırmıştı : —— ,Ba evlenmeye mani oluyorum.

Bu sayıdan diğer sayfalar: