. No. 2074—389 Mur, bu sözleri işitmemiş ve salonda bulu- nan kimselerin hiçbiri bu vaziyete karşı ses çıkaramamıştı. Bilhassa 'Tatyananın korkacağı yerde, bu kaba müdahaleyi kabul etmiş gibi görünmesi halkın nazarı dikkatini celbediyordu. Kargaşalığa sebebiyet verdiği halde herkesin sempatisini çeken bu adamla mumya yüzlü adam arasında nekadar geniş bir tezat vardı. Sol kolu, birdenbire 'Tatyanayı kavramış; sağ kolu da etrafına üşüşen kavasları kovmağa başlamıştı. Kendisine tarafgir gibi görünen ba- zi kimseler kaçmasını kolaylaştırıyorlardı. Ge- linlik tuvaletile müşkilât çeken Tatyana hızlı yürüyemediği için, meçhul adam, onu bir tüy gibi kucağına almış ve beyaz dantelalar yerler- de sürünmeğe başlamıştı. Meçhul adam, onu kucağına almış ve... 'Taraftarlarının gitgide çoğaldığını gören genç adam, kolları üzerinde tuttuğu ganimeti götürüyor; her ikisiniu de henüz kapıya yetiş- tiğini gören teyze, avazı çıktığı kadar bu büyük rezalete bağrıyordu. Kargaşalık sükünet bulunca, Madam Meli- kov için bir doktor istenmiş ve belediye reis vekili de meclisin dağıldığını bildirmişti. Bu esnada baron Renardiyer eskisinden daha soluk bir vaziyette giren ve salonun ortasında cansiz bir cisim gibi hareketsiz duran Prense yaklaş- mıştı. Tatyananın çiçeği göğsünden düşmüştü. Teyze : UYANIŞ 415 — Bu ne namussuzluk!.. Haydi gidelim, diye bağırıyor; gümüşi elbiseli şoför, kendisine bir yumruk indirdiğini ve kaldırım üzerine yu- varlandığını, arabanın da kaybolduğunu bil- diriyordu. Halk dışarda işin tefsirine koyulmuş ve ya- vaş yavaş her taraftan gülüşmeler işitilmeğe baş- lamıştı. Mur, düşünüyordu: Pedr Glanor!| İkinci Kısım N Firariler Ruene doğru giderlersen araların- da hiç bir şey konuşmuyorlardı. Direksiyona geçen Pedr Glanor, güzel makineyi son sür'atle idare ediyor; araba birdenbire Zafer takına yaklaşıyor, Etuvali dönüyor ve uyüusal bir şekilde ayrılan arabalar arasından bir haceri semavi gibi geçiyordu. Mayyo kapısında bir lâhza durmuş; ihtiyar oktruva memuru, bir siç- rayışla Nöyyi köprüsünü geçen ve su gibi ka yan otomobil içinde, böyle acele bir izdivacı görmekle girdiği şaşkınlıktan bir türlü kendine gelememişti. Klaksonun gürlemesi gözün alabildiğine ka- dar giden yolu temizliyordu. Araba içinde, ayaklar altında çiğnenmiş çiçekler arasında bu- lunan Tatyana, Pedr Glanorun kendisini koy- muş olduğu yerde uzun müddet hareketsiz kal- mıştı. Arabadan onun, yalnız iğilmiş omuzla- rından ve direksiyonda bulunan iki kolundan başka bir şey göremiyor; yolun heriki tarafın- daki ağaç ve evler arkaya doğru yürür gibi gözleri döndürürcesine kaybolup gidiyordu. 'Tatyana, kaygusuz bir tavırla tülünü kal- dırdı; arabayı tezyin eden gümüşi bir aynaya bakarak podra ponponunu yüzüne götürdü. Kü- çük bir şehrin caddesinden geçerlerken otomobil sür'atini azalttı ve Tatyana, gözlerini yukarıya doğru kaldırınca bir pastacı dükkânının camekâ- nında arabanın ve gelinlik tuvaletile parıldayan sâf yüzünün akislerini gördü. Aynaya bakarak yüzüne güldü ve bu manzaradan hoşlandı. Otomobil Ruende, Sen kenarındaki bir ote- lin önünde durdu; Pedr Glanor cambag çevik- İiğile yerinden sıçrıyarak kapının üzerinden at- ladı. Kol saatine baktıktan sonra: — Bir buçuk saat!.. Oldukça gitmişiz, dedi, "Tatyana, başıyla yavaşça tasdik etti. — Bitmedi — dk