SERVETİFUNUN Yıl ölürken.. Söndürün ışıkları .. söndürün ışıkları .. Çılgınlıklarınızı bir İâhze unutunuz.. Söndürün ışıkları .. söndürün ışıkları.. Karanlıkta canveren yıla matem tutunuz.. Söndürün işıkları. . söndürün ışıkları... Ne kadeh parılası.. ne öpüş.. ne kahkaha! Söndürün ışıkları .. söndürün ışıkları. Ağlayın .. ömrünüzden ekâildi bir yıl daha.. Ağlayın, alnınızda elem kırışıkları... Halit Fahri Son gülüş Uzun uzun düşünmek, dinlemek ihtiyacı Bir karahaber gibi çöküyor yüreğime. Yılların geçtiğini kalpte duymak ne acı; Gençliğimden başka ben güveneyim neyime? Her geçen yıl dudakta öldürür kahkahayı; Bir gün bu kahkahalar zamana harcanacak. İstemiyeceksiniz mor yüzüme bakmayı, O zaman dudağımda son bir gülüş kalacak... Reşat Feyzi Bıçaklanan kadına Taşlara boydan boya serilince ölüsü, Kızıl bir lâle açtı göğsünün bahçesinde, Kahpenin son nefesi eridi son sesinde.. Gece kaldırımlarda ıslandı yavaş yavaş, Gözlerini kapattı içinde toplanan yaş, Mumyalaştı gitgide yere kapanmış yüzü.. Gece üst sokakların vehmi sinerken yerde, O meçhul ufuklara doğru bakıp güle de, Düşünür bekler gibi bir kıvılcım cüne.. Bahtının #on payını aldı bıçaklamada; Bir fener başucunda kırpışarak yanmada, Gece gizlice girdi saçının demetine.. Namık Kâşif Kafatası Bu yuvarlak kemik tas Kırmadan anlaşılmaz. Her yanından uzayan yassı ve kıvrık yollar, Bir ağ gibi sarar Bu dünyayı. Bunlar Damarlar. Dimağ, Kızıl örgülerle sarılmış br ağ- Beyin Sıvası dökülmüş çıplak bir duvar. Dinleyin : Bu tas içinde şimdi kaynıyan bir isyan var. İnce uzun yollardan çılgınca akan suler, Hız aldı beyne doğru. Bu Hücum.. Eriyor gözlerimin üstünde kan kokusu! Zonkluyor kafatasım, beynimde ihülâl var, Gerildikçe uzuyor kafamdaki damarlar. Her damar bir elevin hız aldığı bir dere. Gözlerim bu isyana renk veren bir pencere Artıyor her dakika şaha kalkan bu kuvvet; Şimşek gibi uzuyor kafamda bu hareket. Bu tas Bu yuvarlak kemik tas, Kırmadan anlaşılmaz... Tayyar Fethi Nv.1849—214