No. 1899—214 98 SERVETİFÜNUN Bir senzlik siyasi icmal 193 2 MUSAFLIA EE Milletlerin O hayatında muayyen &inırların çevirdiği top- taklar dahilinde, topraklarda oturanların mâşeri heyecani taşınca ve fikirlerin, mukaddesatın selâmeti hususunda birleşmesi mevzubahs olunca, lâübalilik ve teenniden eser kalmaz; milli gayesi bir olan ve aynı hak davası güden kitle hedefine benliğinin (O hararetinde (buluyorsa (muvaffakiyet (| istihsali Büyük harbı müteakip, bu hal hiç bir cemaatta görülmüş değildir. Ispanyada vukua gelen büyük hareket muayyen bir devrede eçfkâri umumiyenin seyrini değiştirmesinden, yeni bir ideolojiye sülük etmesinden ibarettir. Bolşevik rejiminin kökleri asları 1917 dedir. Türkiye için de Büyük Harp filen ancak 1928 te bitmiştir. Tarihin ker devri mümeyiz vasıfları haizdir ve bu mümeyiz vasıflar siyasi, iktisadi, ticari, mali, hukuki, ve diğek mahiyette bir çok cephelerden görülebilir. Eğer, her asrı bir tarihi devir gibi nazarı itibara alacak olursak, yirminci asrın mümeyiz vasfı da orta bir görüş zaviyesile umumi bir devletler muvazcnesi ve mil- letler arasında bir fikir ve mütekabil menfaat tedahülü, bir tesa- nüt meylidir BA yılı yirminci asrın bilkassa iktisadi ve siyasi harekât voktasından hususi ehemmiyeti haiz bir senesi olmuştur. 1929 da başlayan mali ve iktisadi bultıran denilen musl- bet 1932 yılında hafiflemiş, bızını almış bulunmaktadır. yetle harp hakkındaki telikkiler 1916 den beri baylı değişmiş ve bir cikan sulhu elzem görülmüş olmakla beraber 1932 de bu fikirleri. hareketleri ihlâl eden milletler görülmüştür. Bunların bu hareketleri umumi cihan sulhu ekidesine bir tecavüz addedil- mek hakkaniyete muvafık olmaz. Burada, olsa olsa kapitalist devletlerin menfaatlarını genişletmek ve hâkimiyetlerini daha vâsi sahalara teşmil ile henüz milli teşekküllerini bulamamış olan büyük kitleleri istismar etmek istemelri imevzubahs olabilir. Japonya ile Çin arasındaki niza gibi. Filhakika bu iki şark mil- letinin tekmil mevcudiyeti ve en kutsi menfastları ortaya konmuş, onlar üzerinde koz paylaşılmıştır. Bilhassa bu Çin - Japon ihtilâf üzerinde uzun wzadıya durmak ve esasen bu hususta pek çok yazılar okumuş bulunan karli yormak istemiyoruz. Yalaz, şurasını da ilâve etmekliğimize müsaade edilsin: Biz, Japonyayı, vaziyeti coğrafiye itibariie bir şark memleketi olmakla beraber, Avrupalı devletler meyanına ithal edecek ve onların düşünce tarzına iyice girdiklerini kahul edeceğiz. Avrupalıda, kendisinden olmayan millet hakkında bir tek düşünce ve telâkki vardır: Avraj kafası ile çalışır. İstihsal içinse kola ihtiyaç olduğuna göre bunu başka yerlerde aramağa bordur. Daha açık vekısa bir şekilde: Avrupalı bedeni ile çalişacak kadar iptidai değildir; (müstemlekeler)i istismar ederek beden kuvveti elde eder. İşte bu fikir, bugün Japonlarda da aynen mevcuttur. Peki, ne yapmalı? En basit çare; komşu olan ve dünyanın dörtte bir kalabalığını topraklarında cemetmiş bulunan Çine sokulmak. Orada (kol) pek çoktur. Orasını müstemleke haline getirmelidir ki tam ünanasiyle kapitalist devlet vaziyetine gelinsin ve büyük devletler arasındaki mevki kuvvetlendirilsin. Bahusus, beri yanda çok kuvvetli bir destek teşkil eden Amerika da Japonyaya müza- herttten hâli kalmamaktadır. Dikkat edilirse harbe sebep olan vakayiin istihdai ettiği neticeler hep iktisadidir. Geçen sene harp tehlikesi yalnız şa değil garptâ da vukua geldi. Harp tehlikesi diyoruz, - bir Misan suyi istimalinden başka bir şey değildir. Yoksa i cihetler bertaraf, bu hadiselere doğrudan doğruya harp demek hiç te yanlış olmaz. Bu ikinci harp ise şarkta değil garpta husule gelmiştir diyorduk. Şu ifademizle, Bolivya ile Paraguvay arasındaki kavgayı kastediyoruz. Meşhurdur: Abbasi imparator- İuğunun İnhitatı sıralarında İspanyollarla Müslümanlar arasında cari mukavelâtı, yâni munhedenameleri kardınal Sezarini pek basit bir şekilde batıl addetmiş ve iki devlet arasında mer'i kavaidi feşhedivermişti ki buda Arapların İspanyadan tardı üzerinde pek mühim bir rol oynamıştı. akiki ilim adamlarının bitarafane hükümleri istisna edilirse dünyada biç bir > e düşüncelerine bir kusur isnat edil mesini İstememesi Bu miliyei fertler için bü İstediğiniz kadar muahedename, dilediğiniz nisbette ademi tecavüz misakı yapınız, hadisat mnayyen bazı eşkalı iktisap ettimi ihti- lâfin önünü almak imkânsızdır. Adetâ muahedenameler için «birer paçavra» diyen zata hak vermemek kabil olmayor. Fil- bakika hukuku düvelde pacta sund servanda (Muahedafa riayet lâzımdır) diye bir esan muvcuttur. Lâkin, dediğimiz gibi bazı şerait tahaddüs edince bu esas yerini başkalarına terkediyor. Büyük harbı müteakip gayri tabii bir vaziyete giren cihat iktisadiyatında iki sureti hal düşünülüyordu, irincisi, bir memleketin —— tarileleri ile kendi kendini himayesi ve kendi yağı ile kavrulması İkincisi, istihsalde ve ihracatta iü peyda 2918 i takip eden bir iki sene zarfında bu ia İsa ikincisi tercih a Lâkin 1926'de bu usulün Iyi neticeler vermedi; ekle birincisi, bu sefer müdahelecilik yahut İnterventionisme kat ( devlet müdaheleciliği ) şeklinde revaç buldu. Halen dahi bir kısım büyük devletlerin bu usulü takip ettiklerini müşahede ediyoruz. Eğer ikinci şık, yânl btihsalde İhtisas uşulü ilk zamanlardık! mevklini muhafaza etseydi, Cenubi Amerika devletlerinin ihracatı darbe yemez ve parası sukut etmezdi. Yalnız bu ihracat eşyasi yüzünden, kömürünü hariçten getirten bu devlet her zaman için o devirde haiz oldukları mu- muvakkat vaziyeti maliye ve fazlayı istihsal yüzünden husule gelebilecek buhranlara pek yakın bulunuyorlardı. Altın ve elmas sanayli gibi faaliyetlerinin de Afrikadaki trösiler yüzünden dar- balanması ile kömürü hariçten getirimemek vaziyeti iktisadiyeyi islâh edecek en emin çare gibi göründü. Ne yapmalı idi? Komşunun petrolu vardı. Buna sahip çıkılabilirdi. Netekim böyle yapıldı ve bu yüzden Cemiyetl akvam koridorlarına kadar akseden mühim patırdılar koptu. Şayet Hindistanda vukua gelen bir iki patırdıyı saymaz iseniz 1932 senesi zarfında başka kavga olmadı denilebilir. Burada vukua geldiğini söylediğimiz hadiseler 600 yerli hükümet ehalisinden bir kısmı mühimmini teşkil etmekte olan esirler smi- İmı kast sistemi idareden kurtulmasını intaç etdği ciheille şayanı kayı enesinin, Cihan iktisadiyatında bir dönüm noktası teşkil etili söylemekte iktisatçılar hemfikirdir. Bu dönümün bu işin kapanacağı mülâhazasındadırlar. Bu sureile İngiltere için