No. 1850— 165 SERVETİFÜNUN haydi alacalkaranlığın derinlikle- rine kürek çekiniz!... Altından ve tutuşmuş külden, bir yılanın parıl panl yanan derisine benzer hele- zonlari kalbim sizleri sarhoşlukla mesafenin içine terkediyor! O halde zevkişap ol, zevkiyap ol, ey benim irenini kaybeden ruhum!.. İşte kendini müteessir etmek için yalnız şu, bir tepenin yamacında danastlalı bir ipekten ışıkla yıkanan beyaz hülya yollarını nazarlarınla takip etmen kâfldir... Şu kuzu sü- rüleri, minimini sürüler ve dağdan dağa, vadiden vadiye, sağa, sola, ebediyete kadar akıp giden sürü- Ter... Oh! mavi yünlü donmuş ku- zular, ve onların hemen toz olan güneşten bu derece nahif başları, ve benim tenimin muzafferane saç İktibaslar — 138 inci sehifeden mabaat — gibi darmadağın oluşuna (karşı uzanmış olan sedefli gök renginde burunlar... Eğlenelim, ruhum, bir lâhza için, bu donmuş, nihayetsiz ve nahif beyaz sürülerin ve onlardaki cuşiş geçitlerinde intizamsız bir yürü- yüşle hareketsiz yol alır gibi sahte tavırların zevkini tadalım!... Eğlenelim, bir lâhza zevk ala- lım, uzak bir gaydanın muhayyel sesi üzerinde hıçkırarak... bir gay- da ki, hatıramın umkunda, kirpik- lerimin ucunda bir gözyaşı gibi titriyerek, solgun melodilerini ağ- yor. Oh! ey gaydanın ağlayışları arasında bütün mazinin, kalbimde yeniden altınlaşan bütün öjmi güneşlerinin tekrar çiçeklendiğini görmek ıstırabı, ve ey çanların güneşli dandanları içinde yepyeni çalan, tamemile yenileşmiş olan eski kasaba!... Kısa bir Jâhza, holâl... asla ge- cikme yok!... Haydi frenleri smkış- tırınl... Gücünüz yetmiyor muf... Kırın onları öyleyse!... Dahs çer buk, daha daha çabuk!,, Makine- lerin nabzı hamlelerini yüz misli çoğalişın!.. İşte trenim bir alev ve altin bhâlesi içinde tekrar hoplu- yor!... Oh! hayaletlerin siyah kol- ları onun ateşten dişli tekerlekle- rini en son beyecanmua& gelmiş bir sür'atle mütemadiyen döndürün, taki ben rüzgârdan ve zulmetler- den bütün sarhoşluğümu alayım. — FP. T. MarinetHi'nin “İmha, isimli gir kitabından — Marinetti hazretlerinden bahse cüret edi yoruz 7 İtalyan şairi Marinetti, Kaza İtalyanaj*) da ilk konferansını verği. Ben bu O konferansa gitmemek istediğim için gitmedim. Çünkü ben Ma- hazretlerinin ağ- gından ( fişkırncsk (o her gevherin meyi süslemek istiyeceğini kestirebilen- derdenim. Gitmedim de- | Li dim g... duydum duy madım demeyin. Ben Mârinettiyi dinlemiye git- , medim işte. Belki bazı dostlar, misafir şairin cihanı saran edebi kıymetini istihfafa kalkıştığım için ş Şar irin dehasına isyan etmi eçhel ve bedbaht bir müc- rim addedeceklerdir. Benden bütün dostle- ra açık bono.. Şimdi size Marinetti nam dâliyi gördüğüm gözle tanıtayım: 6 1 — Merinetti Mısırda işi doğmuştur. Bunu bana, ig Marinetti işmini ağzından 4 ilk işittiğim adam söyle- mişti. İyi hatırlarım: Bir 3 *) Kaza lisiyana müsavi tül evi demeklir. Ve izbu ev Tepebaşında Gardenbar na- mini taşıyan eğlencehanenin am karşışmdadır. Yazar: Nizamettin Nazif gün doktor Aptullah Cevdet kütüphanesinin bir tara- fına elini uzatmış, bir parmak kalınlığında bir cilt çekmiş, bunun ilk eahi- fesindeki çapraşık yazılı bir ithafı (**J bana gös- terdikten sonra «Şair Ma- rinetti'den birkaç âyet» okumuştu. | Vak'anın o üstünden tam yedi sene geçti. Ap- 3 tullah Cevdetin beynine 2 soktuğu bulutlu Marinetti, 7 şimdi çantamın o içinde 0 bir kekliktir, 0 İtalyan şairi « Mari. netti > Mısırda doğmuştur, Emperyalist İngilterenin Mısırda tatbik ettiği bo- yündüruk poletikası ( has- sas ruhlu büyük fani)nin ruhunda derhal feveranlı bir isyan yaratmıştır. Ma- rinetti hemen dehasını tahrik etmiş, Mısırı teren- nüme başlamıştır. Fakat nişin bilir misiniz? (99) Bereket versin ki kısa idi. Yoksa bu hiyeroglifvari garibenin düğümlerini çözemi- yecektim. AYANAs s.s. e Sinyor Marinettinin kon- feransından intibala