No. 1848—103 SENT-ELEN de mkıntı ve adeta sefalet içinde yaşadı. Fakat taşıdığı asker ruhu onu şikâöyetten menediyordu. Maiyetindekilere hitap eder: «Şökvalarmızı söyleyin efendiler, Avrupa onları duysun da gücensin, bu halden iğrensin. Benim vekarım ve seciyem bu gibi şokvalarda beni bulunduramaz». Avrupayı kendisi için bir «Köstebek yuvam» kadar küçük bulan, «dünyanın çehresini değiştirecek» olan bir adam tabii olarak şikâyet edemez. O, asker olmaşı haşebile muzafferiyetleri ile iftihar eder. «Benim AUSTERLITZ muharebem şimdiye kadar verdiğim muharebelerin en güzelidir. 45 bayrak 150 parçadan fazla top, Rus hassa alayının sancakları, 20 Jeneral 80.000 esir ve 2.000 den fazla ölü, Müthiş madaara..» O bu asker ruhunu bir şkısmını bile kay- betmeksizin ömrünün &onuna kadar taşıdı. Ölür döşeğinde bile: « - Framsa - Ordu başı...» diye sayıkladığı işitil- miştir. Fakat nihayet bir akşam... sTropik lerin o güneşi denizin içinde kaybolduğu saatla imperatorun kalbi de ark durmuştu...» Bu 886 sayfalık büyük kitap Ada, Sel Sehir, Deniz, Kaya isimli beş kısma ayrılmıştır. Bir de son vardır. İlk dört Kısım Napoleon'un hayatımı teşkil eden vakaların seyir ve hareketine tahsis edilmiştir. Beşinci kısmı teşkil eden «Haya» da Napoleon'un ruhunun tahlili yapılmıştır ki, bizee kitabın en kıymetli yeri burasıdır. Kitap baştan başa ya Napoleon'un yazdırdığı hatıra veya mektuplarla veya bizzat kendi ağzından çıkan hitabelerle doludur. Bu hel kitabın ehemmiyetini bir katdaha arttım- yor. Şüphesizki onu kendinden başkası doğru tahlil ve terif edemezdi. Eserde metin harici Napoleon'un meşhur tablolar- dan kopya edilmiş onaltı resmi vardır, Asılları Avrupa müzelerinde saklı olan bu tarihi kıymeti haiz resimler kitaba daha başka bir kıymet veriyor. Aymen kitabın sonuna bir terih cetveli ilâve edilmiştir ki, kitapta geçen mühim vakaların tarihle- rini toplu olarak bulundurması hasebile iyidir. Lisanımıza böyle güzel ve kıymetli bir eser ka- zandırdığından dolayı Ruşen Eşref Bi tebrik ederiz, Sehap Nafiz Müellif B.lere ; Kitaplarının mecmuamızda tenkit edilmesini arzu eden müellif bay- Terin aserlierimi tahrir heyetimive göndermeleri rica oluzmur. © Mineli SERVETİFÖNUN | 103 ii ii ii il Nesirlerim : Hatırası ebedi gün Aylar geçti... Seneler tamamlandı. Bir ışıklı günün hatırası hâld benim hafızamda yaşıyor... Karanlık bir gece kadar koyu ve yumuşak bir küme saç arasında dolaşan parmaklarım sötinç- ten ne kadar çevikleşmişii... Senin gözlürin, iri ve yeşil gözlerin, bana bakarken ta diplerinde ince aydınlıklar yanan gözlerin... Dudaklarının tatlı renginde çılgın bir mând sesiliyordu... Sen ogün ne harikulâde idin, bilsen! Göğrüme dayanan başında birbirine zit renkler karargâh kurmuglu; ogün, sankil,.. Ka ranlık bir gece kadar koyu ve yumuşak saçlar nın altımda yüzün, gelen aydınlığa göre rengi değişen pembe bir sedef... Ağzın bir parça alev... Gözlerinde engin, uçsuz bucaksıa ummanların rengi vardı: Yeşil!... Saçlarından dökülen renk göz kapaklarını gölgelendirmişii... Bu senin başın idil... Aylar geçti... Seneler tamamlandı!.. Bir şıklı günün halırası hâlâ benim hafızamda Ogün seninle Fenere kadar uzanmıştık... Bi- lemem sen bunları unutmadınmı?!... Ogün, eğer sözlerinde samimi idinse, senin de pek memnun ve bahtiyar olduğunu tahmin eliyorum... Du- daklarından en parlak bir gülüş hiç kaybolmu- yordu... Son de mesuttun... Ateşli bir lâle kadar koyu kırmızı görünen dudakların, nemli ve titrek duruşile o aşık günün ük ışıklı hatırasını kalbime, dağlıyarak, hâketti... Bundan sonra, uzun zaman, soni daha gok ve daha yâkından sevdim... Fakat yalnız o ışık günün hatırası hâld hafızamda yaşıyor... Aylar göçti... Seneler tamamlandı! Işgkh günl... Hatırası ebedi güml.. Maltepe : 24/10/930 Haşan Refik