No. 1948—163 SERVETİFÜNUN İl 13 AKIN VE İLK TEMSİLİ & — 109 uncu sayfadan mabant — «Hakan hakikatin halka anlatılmasını emrediyor. Müerimlerin cezasını da halkın temiz vicdanına havale ediyor. Ve halk bu cezayı verince hükmünü veriyor: .Bu halkın öz sesidir. Halkın düdaklarında Tanrının öfkesidir. Fakat denizin kurumasından daha büyük bir tehlike başlamıştır. Türk kanının kuruması tehlikesi., Bunun için gençler dört <el» e akın etmelidir. Üçüncü perde düğümlü kalan son noktayı açıyor. «Suna», üç genç beyin sevdiği «Suna» ne olacaktır. Her üç genç de halkın parçaladığı babalarının yerlerine geçmişlerdir. Akın kollarını &lıp girecekler. dir. Fakat <Suna» kiminle gidecektir. Bunun için kendisinin bir teklifi vardır, maktan ziyade bir destandır. Eserin muharriri, büyük şair kalemini kalbine bağlamış coşan duygularının önünde coşkun kalemini ileri sürmüştür. Bu <âkın» ın sahneye vaz'ına ayrıca ehemmiyet verilmesi zaru- retini doğurmuştur. «Akın» piyesinin sahneye kon- ması işi İsmet Paşa Kız Enstitüsü müdürü Münir Heyri Beye havale edilmiştir. «Akin» ın sahneye vaz'ında üç mühim nokta vardır. Evvelâ eser tarihidir ve tarihin teferruatı çok malüm olmıyan bir devrinde cereyan eder. Sonra, «Akın» yüksek bir ideal eseridir. Nihayet Akın'ın kahramanlar büyük tarihimizin derinliklerini temeil eden büyük ve yüksek şahsiyetlerdir, Şüphesiz ki bu büyük esere kendi kıymetile mütenasip bir «sahneye koyuş» lâzımdı. Bunu temin Akın'ın son sabnesi Bu intikamı hakkın Suna, Demir öleri.. İşte başlıyor akın! Bir gümüş yayla üç Da oku üç istikamete atacak kim okunu önçe getirirse «Suna» elini ona uzytacaktır. Üçüncü ok ei için atılmıştır. Bu hakkın intikamıdır. Çünkü tesadüf karanlıkta Demir'- in biraz evvel bağlayıp getirdiği Başbakıcı'nın kalbine bu oku saplamış ve Demirde kolayca onu bulup getirerek zaten hakettiği «Suna» nın elini kazan- mıştır, Diğer iki Beye de iki Bey kızı yoldaş olacaktır. Hakan şimdilik Yuttta kalacaktır ve emri budur: Suna, Demir ileri. İşte başlıyor akın. Gün Beyi Demirle Suna «Güne» Anadolu'ya gelecekler, Ve bizim dedelerimizin dedeleri olacak- lardır. “Akın, ın Sahneye Konuşu: «Akın» klâsik bir eserdir. Bir tiyatro piyesi ol- İçin ilk iş olatak memleketimizdeki tiyatro mezisine bir perde çekilmiş, eserin sahneye konuşunda, deko- rundâ, teferruatında, elbiselerinde şimdiye kadar profesyonel tiyatrolarımızda mutat olmıyan bir yoldan gidilmiştir. «Akın» ın sahneleri için ayrı ayrı balans lar, renk ve ziya eahenkleri tanzim edilmiştir. Bu şuretle her meclisin, her sahnenin gözlere hoş gele- bilecek bir tablo teşkil edebilmesine çalışılmıştır. Bundan başka piyese bazı merasim ve akın gibi «sessiz sahneler» ilâve edilmiştir. Bütün bunlar için elde o zamana ait teferruatlı ve kati vesikalar olmadığından bilhassa şu noktalar- dan hareket edilmiştir. Türk Hakan çadırları ve merasimi hakkındaki en eski vesikalarımızdan biri Bizans müverrihi