30 Aralık 1929 Tarihli Hayat Dergisi Sayfa 12

30 Aralık 1929 tarihli Hayat Dergisi Sayfa 12
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Merej kousky'nin “İlâhların uyanışı , Islmli eserinden bir pasaj: HAYAT, 1Z, Monna Lisa Del Gioconda Ertesi gün Monna Lisa atelyeye mutat saatte geldi. İlk defn olarak yalnızdı: Gioconda i unun son görüş meleri olacağını biliyordu. Hava güneşliydi; kör edici bir ay- dınlık vardı. Leonard de tarafa bezden bir örtü gerdi. Siyah duvarlı avluda Gioconda'nın çehresine nufuz edici bir cazibe veren şeffaf ve fecri hatırlatan bir ışık hüküm sür- Vinci üst meğe başlamıştı, yalnızdılar O, bir akşam evelki düşüncelerden uzak, sessiz ve oOÇa- lışıyordu. Sanki nazarında ne mazi, ne istikbal vardı. Sanki Gioconda hep esrarlı tebessümiyle tamamiyle böyle tatlı ve dalma onun önünde oturmuş buluna- caktı. Şimdi ondan şikâyet etmeyordu; ondan korkmuyordu. Ve biliyordu ki genç kadın sonuna kadar her şeye katlanacak, her şeyi kabul edecek, her şeye göz yumucak, ölecek fakat isyan etmiyecekti, Ara sıra, çehrelerindeki son raşe- leri tetkik etmek için ta siyasetgâha kadar takip ettiği mahkümların kendi- sinde uyandırdığı ayni tecessüsle ona bakıyordu. Birdenbire kendisinin telkin etme- diğine emin olduğu yabancı bir dü- şüncenin, tıpkı bir nefes buğusunun bir aynayı kaplaması gibi onun çeh- resini gölgelediğini farketti. Onu bun- dan muhafaza etmek, onu yeniden kendi hayalindeki timsale kalbetmek, bu beşeri gölgeyi ondan uzaklaştırmak için, ahenk ve nufuz sahibi sesiyle, bir: sihirbaz “gibi, hatıratında naklettiği Tercüme eden; lügazlara benziyen esrarengiz hikâye- lerinden birini anlatmağa başladı: — İnsanların tabiatın sanatı tara- fından zaptedilmiş meçhul hayallerini görmek arzusuna mukavemet edemi- yerek çıplak ve karanlık kayalar ara- sında görüyordum. (Nihayet bir me garaya vasıl oldum ve mütereddit, eşiğinde durakladım. Sonra Kararımı vererek başımı eydim, belimi büktüm sol elimi sağ dizime dayayarak ve sağ elimle, karanlığa alışmak için, gözlerimi kapayarak girdim ve bir kaç adım attım. Kaşlar çatılmış, göz- ler yarı açık, müşahede kabiliyeti bü- tün kudretiyle, karanlık içinde etrafı yoklıyarak ve bir şeyler görmeğe ça- lışarak dolaşıyor, mütemadiyen yolumu değiştiriyordum. Lâkin Karanlık çok kesifti, Orada bir müddet kaldıktan sonra içimde iki his uyandı ve birbi- riyle mücadeleye başladı: Korku ve tecessüs karanlık mağarada dolaşmak korkusu ve orada şayanı hayret bir sırrın saklı olup olmadığını öğrenmek tecessüsü. Sustu, Gölge Gioconda'nın yüzü- nü terketmemişti. — Hangi his galebe çaldı? diye mırıldandı genç kadın. — Tecessüs, — Ve mağaranın esrarını elde er- tiniz? — Mümkün olduğu kadar. Şimdi de onu insanlara öğretecek- siniz? — Hepsi söylenmez. Fakat onlara daima korkularını yenebilecek mikdır- da bir tecessüs ilka etmek isteyorum. <* Canikoğlu Avni Gioconda nazarlarında beklenme- dik bir parılu ile; — Eğer tecessüs kâfi gelmezse, messe Lonorda? Dedi. Eğer mağara- sonuncu ve belki en şayanı hayret esrarina nüfuz edebilmek için başka bir şey, daha derin bir his lâzımge- lirse? Ve ona san'atkârın şimdiye ka- dar görmediği bir tebessümle bakti, — Daha Leonard. Genç kadın susuyordu. ne lâzım? diye sordu Bu anda ince ve kör edici bir güneş şua iki kumaş yığını arasında sürüldü. We onun yüzündeki vazıh ve uzak bir musiki kadar tatlı gölge- lerin cazibesi kayboldu. Gioconda soruyordu: — Yarın mı gid yorsunuz? — Hayır, bu akşam, San'atkâr söylemek istedi; fakat sustu, ona diskatla baktı; bir şeyler Genç kadının Floransa'da kalmamak için gittiğini biliyordu. Manno Lisa devam etti: — Messer Francesco üç ay için Calabe'a gidiyor; görülecek işleri ver- miş orada. Kendisine refakat etmeği istedim. Leonard de Vinci inkisarla döndü ve güneşin keskin şuasına baku. Fis- kiyenin şimdiye kadar soluk ve can sız görünen damlaları canlı ışığın al- tinda kavsıkuzehin bütün renkleriyle parıldadılar. We Leonard. birdenbire, ürkek, zaf ve acınacak bir halde, kendine geldiğini hissetti. — Hayır, dedi. Kâfi bukadar. — Portreyi o bitirmekten vazmı geçtiniz?

Bu sayıdan diğer sayfalar: