ii Temaşa: Klasik ve modern eserler. Türk sahnesine bir çok kıymetli eser- ler hediye eden geçen gün bana klasik ve modern eserler bir muharrir hakkında şu sözleri söyledi: — Klasik eserler, temaşa kudret ve kuvveti henüz inkişaf etmemiş olan milletlerin üzerinde mürebbilik vazi- fesini görür. Modem eserler ruhun elem şikâyetlerine ve yahut Kalıkaha- larına amil olan bir kuvvettir. Temaşa muharririnin yapmış olduğu bu tasnif hülasası çok doğrudur. Kla sikler, gerek farzı tertip ve gerek mevzu itibarile tamamen katiyet ifade eder. Orada kahraman rolünü ifa ede- nin, ahlakı, düşüncesi gayet vazıhtır. Zaten klasikler hep ayni şekil içine, muhtelif mevzuları, müteaddit fikirleri yerleştirmişlerdir. Klasik asarda içtimai bir hata, azap ve nehayet hakkın te- ellisi ve yahut asabın verdiği cinnet ölüm vardir. Bu o kadar malum bir Şe- kilde devam eder kı herkes neticede haksız olur, kendisini bekleyen acı akibete ugrayacağından emindir. Emile Faguet klasiklerin kahramanı için di- vor ki: “ Onlar bazı zaman hiç bir ihtirasın önünde eğilmeyen ve bükül- meyen bir kudret gösterirler, Bazı zaman da gizli bir kuvvetin, aciz ve biçare esiri olurlar. Herne olursa Olsun, klasiklerden dünkü gibi, içtimai hayatımızı tanzim edecek ahlaki bir netice çikarmak kabil değildir. Klasik trajediler yalnız bir vakayı — tasvir ile geçmemekte, bilakis o vaka- nın felsefesini yaparak, bir tez mey- dana çıkarmak isterler. Corneille ve Racine, hep bu şekil etrafında dolaş- mıştır. Zaten Sanson Corneille'den bahsederken; © Cörneillede muaheze edilecek en büyük nokta şudur: Vakadan bir seciye bir ahlak numunesi çıkarmasıdır. Bu 6 kadar ilerlemiştir ki vaka sırf bu ne- ticeyi elde etmek için ihzar edilmiş olmakta ve çok zamanda tesadüf bağlı olarak asıl mevzudan ouzaklaşmakta idi , diyor. Mamafi bu trajedilerin tiyatronun esasını hepsinin, canlandıran ana hatlarını ihtiva etmesi noktasından pek büyük bir kıymet ve ehemmiyeti vardir. Bugünkü piyesler, klasık eser lerin tamamiyle ziddi denecek kadar değişiktir. Klasikler harakâta, vakayla Şimdiki eser- kelime, cümle en şedit haraketin, en katı bir kararın yerini tutuyor.. ehemmiyet veriyordu. ler de ise, Dünkü tiyatroya vaka, bügünküne ise fikir hakim bulunmaktadır. Bugünkü sinema, dünkü tiyatronun bir taklidi denilebilir Son perde ka- panmadan evel pek büyük bir facia, yahut beklenilen saadetin doğması... İşte dünkü tiyatro, bugünkü sinemanın şekli. Halbu ki bugünkü tiyatro bu mudur? Bugün tek bir kelime ile üç perdelik piyes kapanıyor. Yirminci asırda düelloların kelimelerle yapıldı- ğını bilenler, silahla, mantıktan uzak gayri tabii gavgalardan uzak kalmak- adır. zamanlarda temsil edilen eserler, yirminci asır aile haya- tun tam manasiyle 'canlandirmaktadir. Tristan Bernard son defa temsil etiiği © Jules Julien, Jülictte , isimli pi yes'de yeni aileler arasındaki * gavgayı ve barişiklig, bin bir nükte saçan ka lemiyle canlandirmiştir. Bu eserde en büyük darğınlığın mukaddimesi göz Fransada son HAYAT,1I, yaşı, barışıklığın neticesi öpücüktür. Yekdikerinden ayrılacağını söyleyen karı koca, bu hadisenin etrafta uyan- diracağı dedikoduyu nazarı dikkate alarak, kendi kendilerine temenni tav- siye etmektedir. Tristan Bernard, bu eseri bundan yirmi sene evel yazmış olsaydı, mu- hakkak gayri tabiilikten dolayı sah- nede yer bulmazdı. Netekim Henri Berusthen'in bir esesri, bundan on beş sene evel Fransada halkın protestosu ile karşılanmış ve hatta iki defadan fazla temsil edilmemişti. RE bu nokta bize, piyeslerin za- ve muhite göre kiymet kesbede- Berin göstermektedir. Bazı piyesler her zaman ve her vakit seyir edilmek- tedir. Bunlar temaşa tarihinin hakiki malıdır. Fakat zaman ve hadisata tabi olarak vücuda getirilen eserler, nehayet © zamanın tesiraı kayboluncaya kadar makbuldür. Meşratiyetin ilk senesi pek ziyade alkışlanan “ Tecdili nikâh, komedisi, bundan bir kaç gün evel seyrettiğimiz de manasız bir şey ol- muştu. Çüntü onun içindeki nükteler o Kadar eski ki.. Bu misalde bize bazı eserlerin ne- hayet bir kaç senelik ömrü olacağını gösteriyor. Klasikleri ihmal etmemek Jsızmdır. Güzel tercümeler, “tiyatro hayatımızı canlandirmağa amil olmasi noktasın- dan kıymetlidir. Fakat bütün bunlar- dan başka, biz bugünkü hayatımızı sahnede canlandıracak eserlere muh- tacız; çünkü tiyatro, aynı zamanda bir tarihdir. Milletin yaşiyış ve dü- şünüşlerini canlandiran bir tarih. Bu noktayı nazarı itibare alalim, ve bu- günkü içtimai hayatımiza yarayacak eserler meydana getirelim. Hikmet Şevki